Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 24863 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 19516 - Esas Yıl 2015





Y A R G I T A Y İ L A M IMAHKEMESİ : İş MahkemesiDAVA : Davacı, icra takibine yapılan itirazın iptali ile icra inkar tazminatının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde taraflar avukatları tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı İsteminin Özeti:Davacı vekili; davalının Beyoğlu 5. İcra Müdürlüğünün 2009/12711 esas sayılı dosyası ile aleyhine yürütülen 46.543,24 TL miktarındaki icra takibi sebebiyle düzenlenen ödeme emrine itiraz ettiğini, bu itirazın haksız ve kötü niyetli olduğunu, müvekkilin iş sözleşmesinin 20.04.2009 tarihinde 4857 sayılı İş Kanunu’nun 17. maddesi uyarınca davalı işverence feshedildiğini, fesihten doğan alacakları ile ücret alacaklarının ödeneceğinin söylenmesine rağmen ödenmeyince genel haciz yolu ile icra takibi başlatıldığını ancak işverenin itiraz ettiğini beyan ederek, haksız ve kötü niyetli itirazın iptaline ve takibin devamına, müvekkil lehine % 40'tan az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesine talep etmiştir.Davalı Cevabının Özeti:Davalı vekili; davalının merkez yönetim kurulunun mahkeme kararı ile değiştiğini, bu dönemde yaşanan yönetim kargaşası sebebiyle görevden düşen eski yönetimin bu davaya cevap dahi veremediğini, davacının ....’in ..... Başkanı olduğunu, 2006 yılında seçildiği bu görevi profesyonel sendika yöneticisi olarak yaptığını, 20.04.2009 tarihinde yapılan seçimle ...... Başkanlığı görevinin sona erdiğini, davacının ..... Sendikasının çalışanı değil, profesyonel yöneticisi olduğunu, o tarihte ..... Başkanı sıfatı yanında Genel Başkan Yardımcısı sıfatıyla merkez yönetim kurulu (MYK) üyesi olduğunu, MYK üyelerinin seçimle göreve geldiklerini, bir MYK üyesinin görevinin istifa ya da yeniden seçilmeme ile sona erebileceğini, bu sebeple kıdem tazminatı istenemeyeceğini, aylık ücret hesaplamasının da gerçeğe aykırı bulunduğunu, ekonomik kriz sebebiyle çalışanlara zam uygulanmadığını, davacının sendikanın yöneticisi olarak işçi değil işveren konumunda olduğunu, davacının iddia ettiği ücreti almadığını, Sendikalar Kanunu ve emsal Yargıtay kararlarına göre işveren konumunda olan sendika yöneticilerinin izin hakkının bulunmadığını, amatör yöneticilerin ise görevlerini işlerinden ayrılmadan sürdürdüklerinden izinlerinin çalıştıkları yerlerce düzenlendiğini savunarak davanın reddine karar verilerek haksız icra takibi sebebiyle % 40 kötüniyet tazminatının hüküm altına alınmasını istemiştir.Mahkeme Kararının Özeti:Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Temyiz:Kararı taraflar temyiz etmiştir.Gerekçe:Maddi olay tarihinde yürürlükte bulunan mülga 2821 sayılı Sendikalar Kanunu’nun 44. maddesinde, “Sendikalar gelirlerini Sendikalar Kanunu ve tüzüklerinde gösterilen faaliyetler dışında kullanamazlar ve bağışlayamazlar.” denilmiştir.Yine aynı Kanun’un 45. maddesinde ise, “Konfederasyonlar ile sendikaların ve şubelerinin yönetim kurulu üyeleri ile başkanlarına verilecek ücretler, her türlü ödenek, yolluk ve tazminatlar genel kurul tarafından tespit olunur. Bunlar da yönetim kurulunca faaliyet raporunda gösterilir.” hükmüne yer verilmiştir.Sendika Tüzüğünün 15. maddesinin “n” bendinde yöneticilere verilecek ücretler, yolluk, ikramiye ve tazminatları belirlemek genel kurulun yetkisi içinde sayılmıştır. Tüzüğün 19. maddesinin “d” bendinde ise genel kurulca kabul edilen bütçe hükümleri çerçevesinde genel merkez, Bölge Şube ve Şube yönetim kurullarında görev alanlardan bu yerlerdeki aidat ödeyen üye sayısını baz alarak kimlerin ücret karşılığında profesyonel yönetici olarak veya yarı profesyonel yönetici olarak ya da huzur hakkı veya ücret karşılığında amatör yönetici olarak görev alacakları belirlemek, aldığı bu kararları gerektiğinde iptal edip yeni kararlar almak yönetim kurulunun yetkileri arasında sayılmıştır.Tüzüğün 80. maddesinin “a” bendinde “Sendikada ücretle çalışacak yönetici ve personele ödenecek ücret ve diğer ödemeler bütçe ile belirlenir” hükmü yer alırken “b” bendinde sendika yöneticilerinin aday olmama, seçilmeme çekilme ya da ölüm sebebiyle görevlerinin sona ermesi durumunda her tam hizmet yılı için ek ödemelerde dikkate alınarak 1 günlük ücret ve diğer hakların 45 katı tutarında her tam yıl için hizmet ödeneceğinin net olarak ödeneceğinin yer aldığı, aynı dönem için birden fazla hizmet ödeneğinin ödenemeyeceği, tam hizmet yılından artanların da oranlanarak dikkate alınacağı düzenlenmiştir. Aynı maddenin “i” bendinde de, “Sendika, yönetici ve çalışanlarının sosyal güvenlik, sigorta ve dinlenme haklarını garanti eder. Yönetici ve personelin yıllık izin saatleri personel yönetmeliğinde belirtilir” denilmiştir.Sendika ile sendika yöneticileri arasındaki ilişkinin kural olarak vekalet ilişkisi olduğu kabul edilmelidir. Sendika yöneticisine emeği karşılığı düzenli olarak dönemsel ödeme yapılması, çalışmasının kuruma bildirilmesi ve ücret bordrosu düzenlenmesi iş ilişkisinin varlığını göstermez.Ücret, vekalet sözleşmesinin zorunlu unsuru değildir. Buradan hareketle sendikalarda profesyonel sendika yöneticisi ve amatör sendika yöneticisi olmak üzere iki tip yöneticinin söz konusu olduğunu söylemek gerekir. Sendika yöneticilerine verilecek ücretler ile sağlanacak diğer menfaatleri belirleme yetkisi münhasıran genel kuruldadır. Somut olayda tüzüğün 80. maddesine göre bu belirlemenin bütçeye göre yapılacağı ifade edilmiştir.Bu genel açıklamalar ışığında tarafların temyiz itirazları değerlendirildiğinde;1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere göre tarafların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.2-İnceleme konusu davada, mahkemece davanın kabulüne dair verilen ilk karar, Dairemizin 06.12.2013 tarihli ilâmıyla, izin yönetmeliği ve davacının statüsüne ilişkin genel kurul ve yönetim kurulu kararları, davacının mali haklarına ilişkin bütçe hükümleriyle genel kurul ve yönetim kurulu kararları doğrultusunda taleplerin değerlendirilmesi gerektiği gerekçesiyle araştırmaya yönelik olarak bozulmuştur. Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonrasında davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de, yapılan araştırma eksik ve hüküm kurmaya yeterli değildir.Öncelikle ifade etmek gerekir ki, bozma ilâmında ücretin nasıl tespit edileceğinin belirtilmesine rağmen, davacının asgari ücretle çalıştığının kabulü hatalıdır. Dosya içeriğinde bulunan ve 24.08.2003 ilâ 25.08.2007 tarihleri arasında geçerli olan bütçenin 14. maddesinde profesyonel yöneticilerin başlangıç ücretleri belirlenmiş, yine aynı maddede gösterilen tarihlerde, belirtilen yönetici ücretlerine % 50' yi geçmemek üzere Merkez Yönetim Kurulunun belirleyeceği oranda zam yapılacağı öngörülmüş, bir kısım MYK kararları da dosyaya sunulmuştur. Şu halde, mahkemece, 25.08.2007 tarihinden sonraki döneme ilişkin uygulanacak bütçe de dosyaya getirtilerek, bütçe hükümleri ve MYK kararları doğrultusunda davacının ücretinin tespiti gerekirken, eksik inceleme ile verilen karar hatalıdır.3-Sendika tüzüğünün 80. maddesinin (b) bendine göre “Sendika yöneticilerinin aday olmama, seçilememe, çekilme ya da ölüm nedeniyle görevlerinin sona ermesi durumunda, kendilerine ya da yasal mirasçılarına, göreve seçildikleri tarihten itibaren görevlerinin sona erdiği tarihe kadar fiilen çalıştıkları her tam yıl için, kendilerine ödenen aylık ücretlerine ek olarak sağlanan para ve para ile ölçülmesi mümkün hakların da gözönünde tutulması suretiyle saptanacak bir günlük ücretin 45 katı tutarında bir hizmet ödeneği net olarak verilir.”Dosya içeriğinden, davacının, 09.11.2004 ilâ 21.04.2009 tarihleri arasında davalı sendikada profesyonel yönetici olarak görev yaptığı anlaşılmaktadır. Bu itibarla, davacının, belirtilen çalışma süresi yönünden, yukarıdaki esaslar doğrultusunda belirlenecek ücrete göre ve hizmet ödeneği alacağının kıdem tazminatı tavanına tabi olduğu da gözetilerek hizmet ödeneği alacağının hesaplanması gerekirken, davacının 28.05.2007 ilâ 20.04.2009 tarihleri arası dönemde iş sözleşmesi ile çalıştığına dair dosya içeriğine uygun düşmeyen gerekçe ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.4-Bozma ilâmında belirtildiği üzere, davacı işçi niteliği taşımadığından 4857 sayılı Kanun’da öngörülen yıllık izin ücretine hak kazanamaz. Dolayısıyla vekalet ilişkisinin sona ermesi halinde sendika yöneticilerine haklı bir sebep yokken kullandırılmayan yıllık izinlerinin karşılığı olarak ücret ödenmesi kural olarak mümkün değildir. Ancak sendika tüzüklerinde bu yönde hükümler konulmuşsa bu hükümlere itibar edilmelidir.Bozma sonrası yapılan araştırmada da, davacının görev yaptığı dönem yönünden, yıllık izinlerini kullanmayan yöneticilere ücret ödemesi yapılacağına dair bir düzenleme bulunduğu ispatlanmadığından, yıllık izin ücreti isteminin reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.5-Dosya içeriğinden, sendika tarafından düzenlenen davacıya ait cari hesap kayıtları ile davacının ücret ve ikramiye tahakkuklarının gerçekleştirildiği, ayrıca davacıya çok sayıda ödeme yapıldığı ve bu ödemelere ilişkin açıklamalar yer aldığı anlaşılmaktadır.Bununla birlikte, ödemelerin ücret ve ikramiye alacaklarına mahsuben yapılıp yapılmadığının açıklığa kavuşturulması gerekmektedir. Ücret, ikramiye ve ücret avansı açıklaması yer alan ödemelerin, ücret ve ikramiye alacakları için yapıldığı tartışmasızdır. Ancak, açıklama olarak iş avansı yahut başkaca ifadelerin yer aldığı ödemelerin, iş ve sendikal faaliyetler sebebiyle yapıldığı anlaşıldığından, mahkemece, mali müşavir bilirkişi aracılığıyla sendika kayıtları üzerinde de gerekli incelemenin yapılarak, söz konusu ödemelerin mahiyetinin duraksamaya yer vermeyecek şekilde tespiti gereklidir. Diğer taraftan, yapılan ödemeler karşılığının sendikal faaliyetlere harcandığı konusunda ispat yükünün de artık davacı üzerinde olduğu da gözetilmelidir.6-Mahkemece, hüküm altına alınan hizmet ödeneğinin mevduata uygulanan en yüksek faiziyle tahsiline karar verilmiş ise de, davacı ile davalı arasındaki ilişkinin vekalet ilişkisi olması sebebiyle, işçi ücretleri için öngörülen “bankalarca mevduata uygulanan en yüksek faizin” somut olayda uygulanamayacağının gözardı edilmesi de isabetsizdir. Söz konusu alacakların da kanuni faiziyle tahsiline karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.Sonuç:Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 14.09.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.