MAHKEMESİ :İş MahkemesiDAVA : Davacı, kıdem tazminatı, fazla mesai, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı isteminin özeti: Davacı vekili, müvekkilinin davalı işverenin yurt dışında bulunan şantiyelerinde çalıştığını, sözleşmesinin davalı tarafından haklı sebep olmaksızın feshedildiğini beyanla kıdem ve ihbar tazminatı, yıllık ücretli izin, fazla çalışma, hafta tatili ve ulusal bayram ve genel tatil alacaklarını istemiştir.Davalı cevabının özeti: Davalı vekili, davacının müvekkili şirkette iddia edilen kadar çalışmasının bulunmadığını, çalıştığı süreye ilişkin olarak tüm işçilik alacaklarının ödendiği beyanla davanın reddini savunmuştur.Mahkeme kararının özeti:Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Temyiz: Karar süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Gerekçe: 1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.2-Davacı işçinin fazla mesai alacağı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 26. maddesi “Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir.” hükmü uyarınca taleple bağlılık kuralına aykırı olarak talepten fazlasına karar verilmesi usule aykırıdır.Hâkim, dava veya cevap dilekçesinde bildirilen vakıalarla bağlı olup, tarafların bildirmediği vakıaları kendiliğinden inceleyemez ve onları hatırlatabilecek davranışlarda dahi bulunamaz. Tarafların talep sonuçları ile bağlıdır, ondan fazlasına veya başka şeye karar veremez.Somut olayda davacının 22.03.2003-30.11.2005 ve 03.03.2006-30.05.2010 tarihleri arası davalı işyerinde formen olarak görev yaptığı, dava dilekçesinde haftada altı gün 06:00-18:00 saatleri arası, cuma günleri ise yarım gün olmak üzere haftada yedi gün çalıştığını beyan ettiği, ancak mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının haftanın üç günü saat 21:00'e kadar çalıştığı kabul edilerek fazla çalışma ücretinin hesaplandığı anlaşılmıştır. Hal böyle iken, dava konusu fazla çalışma ücreti alacağının, dava dilekçesinde belirtilen çalışma düzeni, tanık beyanları ve tüm dosya kapsamına göre, haftada dokuz saat fazla çalışma yapıldığı kabulü ile hesaplanması gerekirken davacının talebi aşılarak yazılı şekilde karar verilmesi isabetli olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.3-Kıdem ve ihbar tazminatına esas alınacak olan giydirilmiş ücretin tespitinde 4857 sayılı İş Kanunu'nun 32. maddesinde sözü edilen asıl ücrete ek olarak işçiye sağlanan para veya para ile ölçülebilen menfaatler göz önünde tutulur. Buna göre ikramiye, devamlılık arz eden prim, yakacak yardımı, giyecek yardımı, kira, aydınlatma, servis yardımı, yemek yardımı ve benzeri ödemeler kıdem tazminatı hesabında dikkate alınır.Somut olayda mahkemece karara esas teşkil eden bilirkişi raporunda davacıya, ne şekilde tespit edildiği belirli olmayan aylık 650,00 TL yemek ve barınma yardımı yapıldığı kabulü ile giydirilmiş ücret hesaplanması hatalı olup Dairemizce incelenen, emsal işçilere dair dosyalarda (Dairemiz 2015/12730 esas seri) davalının yurt dışındaki şantiyelerinde çalışan işçilere aylık 150,00 TL yemek ve barınma yardımı yapıldığına ilişkin kabulde değerlendirilmek suretiyle giydirilmiş ücret belirlenmelidir. Yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetli olmayıp bozmayı gerektirmiştir.4-Ödeme itirazı yargılamanın her aşamasında ileri sürülebilir. Kural olarak, yargılama aşamasında sunulmayan deliller, temyiz veya karar düzeltme aşamasında sunulamazlar. Bu kuralın tek istisnası, dayanılıp sunulan delilin o davaya konu olan borcu kesin olarak ortadan kaldıran bir nitelik taşımasıdır. Borcun ödendiğini gösteren makbuz veya ibraname bu istisnanın tipik örneğidir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 27.01.2010 tarih 2009/9-586 esas-2010/31 karar sayılı kararı )Davalı işveren tarafından dosyaya, temyiz aşamasında 2010 yılı mayıs ayına ait olduğu anlaşılan .... başlıklı belge ibraz edildiği görülmektedir. Davalı tarafça yabancı dilde hazırlanmış bordro olduğu anlaşılan belgede yazılı miktarda kıdem ve ihbar tazminatı ile yıllık ücretli izin alacaklarının ödendiği savunulmuştur. Ayrıca, davacının alacaklarının banka aracılığıyla ödendiği ileri sürülerek, ....nde bulunan .... isimli bankadan davacının hesap dökümünün celbi talep edilmiş ise de mahkemece bildirilen banka hesap dökümleri celp edilmemiştir.Söz konusu belge yabancı dilde hazırlanmış olmakla birlikte, belge içeriklerinde rakamlar yer almaktadır.Saptanan bu durum karşısında ve yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulduğunda, söz konusu belgeye ilişkin davacı asil isticvap olunmaksızın ve davalı vekilince bildirilen banka hesabına ilişkin hesap dökümleri celp edilip incelenmeksizin sonuca gidilmesi hatalı olmuştur. Anılan sebeple, öncelikle, bildirilen banka hesabına ilişkin hesap dökümleri ilgili bankadan istenilmeli; sonrasında ... başlıklı belgelerde yer alan tahakkukların hangi alacağa yönelik olduğu tercüme yoluyla tespit edilmeli, belirtili rakamlarda ödemelerin yapılıp yapılmadığına dair, davacı asil 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 169. ve devamı maddeleri uyarınca isticvap olunmalıdır. Neticeye göre, yukarıda bahsedilen ilkeler çerçevesinde dosya kapsamı bir değerlendirmeye tabi tutularak, sonuca gidilmelidir. Yazılı şekilde eksik inceleme ve araştırmayla karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 14.09.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.