Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 24824 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 11266 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :İş MahkemesiDAVA : Davacı, maddi tazminat alacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme, isteğin reddine karar vermiştir.Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı isteminin özeti: Davacı vekili, davalı işçinin, müvekkil kurumun hukuk müşavirliğine bağlı icra ve dava takip şefliğinde, dava takip ve harç ödemeleriyle ilgili olarak görev yaptığını, yapılan kontrollerde usulsuz belgelerle avans kapatıldığını, ödeme yapılmış gibi gösterildiğini, davalının söz konusu eylemlerin bir kısmını dava dışı işçi ile birlikte yaptığını beyanla; davalının zimmetinde bulunan avansları kapatmaması sebebiyle müvekkilinin uğradığı zararın tahsiline karar verilmesini istemiştir.Davalı cevabının özeti: Davalı vekili, müvekkili aleyhine İş Mahkemesinde açılan 2004/642 esas sayılı dosyanın derdest olduğunu, derdestlik itirazında bulunduklarını, müvekkilinin eylemlerinin iş yeri uygulamasına uygun olduğunu, müvekkiline yükletilen eylemlerin gerçek olmadığını beyanla davanın reddini savunmuştur.Mahkeme kararının özeti:Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre, davanın reddine karar verilmiştir.Temyiz: Karar süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Gerekçe: Ceza ve hukuk mahkemeleri kararları arasındaki ilişkiyi düzenleyen ve maddi olay tarihinde yürürlükte olan 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 53. maddesi hükmü hukuk hakimini, ceza mahkemesinin kesinleşen kararı karşısında maddi hukuk bakımından kural olarak bağımsız kılmaktadır. Hemen belirtmek gerekir ki, hukuk hakiminin bu bağımsızlığı sınırsız değildir. Her mahkumiyet kararı o eylemin hukuka aykırılığını tespit etmesi bakımından hukuk hakimini bağlayıcı niteliktedir. Ceza hakiminin saptadığı maddi olaylar ve özellikle fiilin hukuka aykırılığı ve işlenmiş olup olmadığı hukuk hakimini tamamen bağlayıcıdır. 818 sayılı Borçlar Kanunu’nu 53. maddesine ve yerleşik Yargıtay uygulanmasına göre, hukuk hakimi; sanığın isnat edilen eylemi işlemediğinin kesin olarak tespiti olgusuna dayalı beraat kararı ile ve o eylemin hukuka aykırılığını ve failiyle belirlenen mahkumiyet kararının bu yönleri ile bağlıdır. Ancak hukuk hakimi; gerek ceza hakiminin belirlediği kusur oranı ile gerekse delil yetersizliğine davalı beraat kararı ile bağlı değildir. Somut olayda davacı işverence, davalı işçinin işyerinde usulsüz belgelerle avans kapatarak ve ödeme yapılmış gibi göstermek suretiyle davacı işvereni zarara uğrattığı iddiası ile talep edilen maddi tazminat isteği mahkemece, ceza mahkemesi kararının maddi vaka yönünden hukuk hakimini bağlayacağı gerekçe gösterilerek, davalı işçi hakkında söz konusu eylemleri nedeniyle ceza mahkemesince yapılan yargılamada verilen beraat kararına atfen reddedilmiştir. Dosya kapsamına göre davalı işçinin sanığı olduğu ve beraatına karar verilen Ağır Ceza Mahkemesi 2004/308 esaslı dosyasının 08.03.2006 tarihli bilirkişi raporunda dahi davalının eylemlerinin davacı işverene zarar verdiğinin tespit edildiği ancak atılı suçun davalı işçi tarafından işlendiğine dair kesin ve inandırıcı delil bulunmadığından beraatına hükmedildiği, davalı işçinin yargılandığı zimmet ve görevi ihmal suçlarına ilişkin Ceza Mahkemesinin bu şekildeki kararının hukuk hakimini bağlamayacağı, zira ceza mahkemesince, davacının müsnet suçu işlemediğine dair kesin bir tespit bulunmadığı anlaşılmış olup dosya içinde mevcut 19.04.2006 tarihli bilirkişi raporuna göre davalının kusurlu eylemleri sonucu davacının zarara uğradığı ve bu rapora göre belirlenen miktarda davalı işçinin sorumluluğuna hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 14.09.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.