MAHKEMESİ :İş MahkemesiDAVA : Davacı, kıdem, ihbar tazminatı, ücret, fazla mesai, yıllık izin ile hafta tatili ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir. Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı ... avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı, davalıya ait iş yerinde 01.01.2002-31.12.2007 tarihleri arasında çalıştığını, iş sözleşmesinin işverence haksız feshedildiğini, iş yerinde fazla çalışma yapmasına, hafta tatillerinde çalışmaya devam etmesine rağmen bu çalışma karşılığı ücret alacaklarının ödenmediğini ileri sürerek, bir kısım işçilik alacaklarının tahsilini istemiştir.Davalı ... vekili, davacı ile müvekkili arasında iş sözleşmesi bulunmadığı, davacının ... ile hizmet alım sözleşmesi imzalayan taşeron firmaların elemanı olduğunu, davanın husumet sebebi ile reddi gerektiğini savunmuştur.Davalı .... davaya cevap vermemiştir.Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davacının iş sözleşmesinin işverence haksız feshedildiği, davacının fazla mesai ve hafta tatili çalışma iddiasını tanık beyanları ile ispatladığı, davalı ... Bakanlığının asıl işveren sıfatı ile işçilik alacaklarından sorumlu olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Kararı süresi içerisinde davalı ... vekili temyiz etmiştir.1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.2- Davacı işçinin fazla çalışma yapıp yapmadığı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır. Fazla çalışmanın ispatı konusunda iş yeri kayıtları, özellikle iş yerine giriş çıkışı gösteren belgeler, iş yeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır. Davacı alt işveren işçisi olup, davalı alt işveren hizmet alım sözleşmesi ile üstlendiği işi yürütebilmesi için kaç işçiyle çalışması gerektiği, işçilere ne kadar ücret ödendiği bu ödemelerin hak ediş bordrolara yansıtılıp yansıtılmadığı hususlarının açıklığa kavuşturulması bakımından hizmet alım sözleşmesi ve dayanağı şartname getirtilip dosya kapsamına alınmadan ve bu belgeler ışığında işyerinde yapılan işin kapasitesi çalıştırılacak işçi sayısı tespit edilmeden inandırıcılığı yeterli olmayan tanık beyanları ile sonuca gidilmesi doğru değildir. Dosya kapsamından alt işverenin işyerini davalı Bakanlığa bağlı hastane olduğu tartışmasızdır. Hastanede günlük çalışma düzeninin ne şekilde oluşturulduğu gerek asıl işvrenen çalışanları, gerekse alt işveren işçileri bakımından hastane yönetimince günlük çalışma sürelerine yönelik düzenleme yapılıp yapılmadığı araştırılmalı, alt işveren işçilerinin fazla mesai yapmaları konusunda bir talimat verilip verilmediği, verilmiş ise kim tarafından verildiği açıklığa kavuşturulmalıdır. Bu konuda hastane yönetiminden belirtilen hususlara ilişkin bilgi ve belgeler getirtilmeli ve davalı tanığın da günlük çalışma sürelerine ilişkin beyanı alınmalı, asıl işveren hastane yönetiminin alt işveren işçilerinin çalışmaları hakkında tanzim ettiği kayıt ve belgeler varsa bu kayıt ve belgeler getirtilmeli ve dosya kapsamına alınmalıdır.Somut olayda, davacı tanıklardan biri, iş yerinde hafta içi 07.00-16.00 saatleri arasında çalışıldığını işlerin yoğun olduğu dönemde bir-iki saat fazla mesai yaptıklarını, tüm Cumartesi günlerinde mesai yapıldığını, Pazar günleri ise nöbetleşe çalıştırdıklarını beyan etmiş iken, diğer davacı tanığı, hafta içi 07.00-19.00 saatleri arasında çalıştığını, ayda iki defa ise Cumartesi veya Pazar günü tam gün mesai yaptıklarını bildirmiştir. Bu durumda, davacının her hafta altı gün çalışıp çalışmadığı, ayda iki hafta tatilinde mesai yapıp yapmadığı hususunda ki tanık beyanları arasındaki çelişki giderilmeden hüküm kurulması hatalı olup kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, 22.01.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.