Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 2446 - Karar Yıl 2012 / Esas No : 17408 - Esas Yıl 2011
MAHKEMESİ: Haymana Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ: 10/02/2009NUMARASI: 2007/125-2009/26Davacı tasarrufu teşvik kesintisi ve nema alacağının ödenmediğini belirterek bu alacakları talep etmiştir.Davalı Belediye, davacının alacaklarından çalıştığı Hazinenin sorumlu olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.Kararı davalı Belediye temyiz etmiştir.Tasarruf teşvik ve nema alacaklarından sorumluluk konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.Tasarruf teşvik kesintisi ve katkı payı ödemeleri, 18/03/1988 tarihinde yürürlüğe giren 3417 sayılı Kanun ile öngörülmüş, anılan Kanun'un 6. maddesine göre sözkonusu ödemelerin ilgili adına açılacak banka hesabına yatırılmaması durumunda, Sosyal Sigortalar Kurumunun tahsil görevinin olduğu açıklanmıştır.3417 sayılı Kanun 24/04/2003 tarih ve 4853 sayılı Kanun ile yürürlükten kaldırılmış ve sözü edilen Kanun'un 7. maddesinde, “3417 sayılı Kanunun mülga 2. maddesi kapsamındaki hak sahipleri tarafından bu Kanun kapsamına giren alacaklarla ilgili olarak yargı mercilerine açılmış ve devam eden davalar ile icra takipleri hakkında bu Kanun hükümleri uygulanır” şeklinde kurala yer verilmiştir. 4853 sayılı Kanun'un 8. maddesinde ise, tasarruf teşvik kesintileri ile katkı paylarını süresinde işverence yatırılmaması halinde, Sosyal Sigortalar Kurumu tarafından primlerin tahsiline ilişkin hükümler çerçevesinde tahsil edileceği açıklamıştır.4853 sayılı Kanuna 26/12/2006 tarihinde 5568 sayılı eklenen ek madde 1 hükmü doğrultusunda, tasarruf teşvik hesaplarına dair tüm varlık ve yükümlülükler 31/12/2007 tarihi itibarıyla Hazineye devredilmiş durumdadır. Anılan hükümde, “Mülga 09/03/1988 tarihli ve 3417 sayılı Kanunla kurulan ve bu kapsamda hak sahiplerine yapılacak ödemelere ilişkin usûl ve esasları belirlemek üzere 24/04/2003 tarihli ve 4853 sayılı Kanunla tasfiye edilen Çalışanların Tasarruflarını Teşvik Hesabına ait tüm varlık ve yükümlülükler, 31/12/2007 tarihine kadar Hazineye devrolunur. Devre ilişkin hususları belirlemeye Hazine Müsteşarlığının bağlı olduğu Bakan yetkilidir. Devir tarihinden sonra hak sahiplerine yapılacak her türlü ödeme, Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası Anonim Şirketi kayıtları esas alınarak Banka tarafından gerçekleştirilir. Bu ödemelere ilişkin bilgi ve belgelerin Hazine Müsteşarlığına iletilmesini takiben söz konusu ödeme karşılığı tutarlar Müsteşarlık bütçesine bu amaçla konulacak ödenekten karşılanmak suretiyle hak sahibine ödenmek üzere Bankaya aktarılır. Konusu suç teşkil eden fiillerden kaynaklanan ödemeler hariç hak sahiplerine fazla ödeme yapıldığının tespiti halinde, bu tutarların tahsilinden vazgeçilerek terkin edilir ve Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası Anonim Şirketi yönünden gerçekleşmiş ödemelere ilişkin tüm hak ve yükümlülükler kendiliğinden sona erer” şeklinde kurala yer verilmiştir.13/07/2005 tarihinde yürürlüğe giren 5393 sayılı Belediye Kanunu'nun Geçici 5. maddesinde "Belediyeler ve bağlı kuruluşları ile sermayesinin yüzde ellisinden fazlası belediyelere ait şirketlerin, 31/12/2004 tarihi itibariyle kamu kurum ve kuruluşlarından olan kamu ve özel hukuka tâbi alacakları, bunların diğer kamu kurum ve kuruluşlarına olan borçlarına karşılık olmak üzere 31/12/2005 tarihine kadar takas ve mahsup edilir. Bakanlar Kurulu bu süreyi altı aya kadar uzatmaya yetkilidir. Bu madde kapsamındaki alacak ve borç ifadesi bu alacak ve borçlara ilişkin fer'ileri ve cezaları da kapsar. "Yukarıda açıklanan kapsamda yer alan kuruluşların takas ve mahsup işlemine konu olan veya olmayan borçları, genel bütçe vergi gelirlerinden her ay ayrılacak paylarının yüzde kırkını geçmemek üzere kesinti yapılarak tahsil edilmektedir." biçiminde düzenleme yer almaktadır. Bu noktada sözü edilen kurum ve kuruluşlar bakımından Sosyal Güvenlik Kurumuna olan tasarruf teşvik kesintisi ve katkı paylarını da içeren borçların yeniden yapılandırılmasının gerçekleşip gerçekleşmediği ve bu konuda Hazine Müsteşarlığı ile uzlaşma yoluna gidilip gidilmediği hususu sorumluluğun belirlenmesi bakımından önemlidir.Uzlaşma kapsamında tahsil edilecek tasarruf teşvik kesintisi ile katkı payını tahsil eden tasarruf teşvik kesintisi, işveren katkı payı ve bunların neması işçiye ait bir hak olsa da; Kanun gereği, işverenden tahsil yükümü Sosyal Sigortalar Kurumuna ait olmakla, Kurum tarafından tasarruf teşvik kesintisinin uzlaşma kapsamında tahsiline başlanmış olması halinde işverenin yükümlülüğünün devam ettiğinden söz edilemez. Aksi halde, davalı belediyenin aynı borç sebebiyle mükerrer şekilde sorumluluğuna gidilmiş olur.Hal böyle olunca, 5393 sayılı Kanun'un 5. maddesi kapsamında uzlaşma kapsamına alınan tasarrufu teşvik kesintisi, katkı payı ve nema alacaklarından sorumluluğun Sosyal Güvenlik Kurumu ve Hazineye ait olduğu kabul edilmelidir. (Yargıtay HGK 23/12/2009 gün 2009/ 9-480 E, 2009/ 596 K.). Bu durumda, uzlaşma kapsamına alınan borç miktarı kadar sorumluluk işveren yönünden kalkacağından husumetin Hazineye yöneltilmesi gerekir.Hazinenin sorumluluğunun 4853 sayılı Kanuna 26/12/2006 tarihinde 5568 Kanun ile eklenen ek madde 1 hükmüne dayandırılması halinde, özel sektörün de sağlaması gereken katkı payı ve nema alacağından da, hazinenin sorumlu olduğu sonucu ortaya çıkar. Ancak somut olayda bu hükmün uygulanmasının mümkün olmadığı açıktır.Davalı işveren tarafından T.C. Ziraat Bankasına yatırılan tasarrufu teşvik kesintisinin bulunması halinde ise, hesapta bulunan tasarrufu teşvik kesintisi ve nemasından tarafların sorumlu olmayacağı göz önünde bulundurulmalıdır.Mahkemece, yukarıda belirtilen ilkeler çerçevesinde araştırma, inceleme ve değerlendirmede bulunmak suretiyle davalı işverenin, Hazine Müsteşarlığının ve Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumlu olup olamayacağı belirlenmeli, buna göre sonuca gidilmelidir. Eksik incelemeyle karar verilmesi hatalı olup kararın bu yönden bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 21/02/2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.