MAHKEMESİ :İş MahkemesiDAVA : Davacı, kıdem, ihbar tazminatı, yıllık izin ve fazla mesai ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı .... avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili, müvekkilinin iş sözleşmesinin davalı işverenlerce haklı sebep olmaksızın feshedildiğini beyanla kıdem ve ihbar tazminatı, yıllık ücretli izin, fazla mesai ve ücret alacaklarının davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştirDavalı ... vekili, müvekkilinin ihale makamı olduğunu, diğer davalı ile aralarında asıl işveren-alt işveren ilişkisi bulunmadığını beyanla davanın reddini savunmuştur.Davalı şirket vekili, davacının kıdem ve ihbar tazminatlarının ödendiğini ve fazla çalışmasının bulunmadığını beyanla davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Hüküm, davalı şirket vekili tarafından temyiz edilmiştir. Anayasamızın “Duruşmaların açık ve kararların gerekçeli olması” başlıklı 141. maddesinin 3. fıkrasında; ”Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır.” hükmüne yer verilmiştir.Mahkeme kararlarında nelerin yazılacağı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 297. Maddesinde belirtilmiştir. Buna göre, hüküm sonucu kısmında gerekçeye ait her hangi bir söz tekrar edilmeksizin isteklerin her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların mümkünse sıra numarası altında birer birer açık şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir. Aynı Kanun'un 294/3. maddesinde de "hükmün tefhimi hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçilerek okunması suretiyle olur. " 298/2. maddesinde ise “gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz.” hükümlerine yer verilmiştir.Davanın reddine veya kabulüne dair karar tefhim edildikten sonra bundan dönülerek yeni ve bundan farklı bir hüküm kurulamayacağı gibi, gerekçeli kararın kısa karara uygun yazılması ve kısa kararla çelişik olmaması da gerekir. Aksinin kabulü mahkemelere güveni sarsacağı gibi Anayasa ve kanunlarda yer alan kurallara açıkça aykırılık oluşturur.Mahkemece tefhim edilen kısa kararda, ücret alacağının 100,00 TL'lik kısmına, "08.07.2011" tarihinden itibaren faize hükmedildiği halde sonradan yazılan gerekçeli kararın hüküm fıkrasında aynı alacağa ilişkin olarak “08.03.2012” tarihinden itibaren faize hükmedilerek kısa karar ile gerekçeli karar çelişkisi oluştuğu anlaşılmaktadır. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 10/04/1992 tarihli ve 1991/7 esas, 1992/4 kararı gereğince kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili olması bozma sebebidir. Kısa karar ile gerekçeli karar çelişkisi sebebiyle kararın bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Hükmün yukarıda gösterilen sebeplerden dolayı BOZULMASINA, bozma sebebine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 07.09.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.