MAHKEMESİ: İzmir 4. İş MahkemesiTARİHİ: 03/10/2011NUMARASI: 2009/628-2011/669Davacı vekili, 3417 sayılı Kanun uyarınca yapılan tasarrufu teşvik kesintilerinin ve işveren katkı paylarının ilgili bankaya yatırılmadığını çalışanların ücretlerinden yapılan kesintilerin tahsilinin 506 sayılı Kanun'un sigorta primlerine tahsiline ilişkin hükümlerine bağlanmış olması nedeniyle söz konusu kesintilerin süresi içinde yatırılmamasından Sosyal Sigortalar Kurumu ve işveren Urla Belediyesinin birlikte sorumlu olduğunu iddia ederek alacaklarının tahsiline karar verilmesini istemiştir.Dahili davalı vekili husumetin hazine müsteşarlığına yöneltilmesi gerektiğinin kabulü halinde 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu uyarınca uyuşmazlığın idari mahkemelerinde görülmesi gerekeceğinden görevsizlik kararının verilmesi gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, dahili davalı T.C. Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı aleyhine açılan davanın bilirkişi raporu doğrultusunda kısmen kabulüne, davalı Urla Belediye Başkanlığı aleyhine açılan davanın husumet nedeniyle reddine karar verilmiştir.Hüküm, davalı hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava, tasarrufu teşvik kesintisi ve katkı paylarının 3417 ve 4853 sayılı Kanunlar gereğince ilgili banka hesabına yatırılmaması nedeniyle tasarrufu teşvik ve nema alacağının davalı Hazine Müsteşarlığından tahsiline karar verilmesi isteğine ilişkindir.Resmi Gazete'nin 14/10/2011 gün ve 28084 mükerrer sayısında yayımlanan Uyuşmazlık Mahkemesinin 20/12/2010 tarih ve 156–328 sayılı kararında da belirtildiği üzere, tasarrufu teşvik kesintilerinin ilgililerin iradeleri dışında, idarenin kamu gücü kullanılarak yapılması, konunun kamu hukuku alanına ilişkin olması gözetildiğinde, tasarruf kesintisi, kurum katkısı ve nemaların tahsili istemiyle anılan idarelere karşı açılan davaların görüm ve çözümünde idari yargı yeri görevlidir. Görev hususu dava şartlarından olup, yargılamanın her aşamasında mahkemece resen dikkate alınmalıdır. Bu durumda, yargı yolu nedeni ile dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verilmesi gerekirken, işin esasına girilerek hüküm kurulmuş olması hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 21.02.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.