MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiDAVA : Davacı, kıdem tazminatı alacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davacı ve davalılar avukatları tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili, müvekkilinin iş sözleşmesini emeklilik süresinin dolması nedeniyle haklı sebeple feshettiğini ileri sürerek, kıdem tazminatı alacağının hüküm altına alınmasını talep etmiştir. Davalılar vekilleri ayrı ayrı davanın reddini savunmuşlardır.Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Kararı taraf vekilleri temyiz etmiştir.Savunma hakkı, Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınmıştır. Söz konusu madde hükmüne göre, “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir”. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 27. maddesi hükmünde de, davanın taraflarının, müdahillerin ve yargılamanın diğer ilgililerinin, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olduğu, bu hakkın yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmas??nı, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içerdiği düzenlenmiştir. 6100 sayılı Kanun'un 280. maddesinde, bilirkişi raporunun birer örneğinin taraflara tebliğ edileceği; aynı Kanun'un 281. maddesinde, tarafların bilirkişi raporunun, kendilerine tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde, raporda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebileceği hükme bağlanmıştır. Somut uyuşmazlıkta, hükme esas alınan bilirkişi raporunun davalı şirketler vekillerine tebliğ edilmeksizin, mahkemece dava konusu alacak hakkında karar verilmesi, yukarıda açıklanan Anayasa ve Kanun maddelerine aykırıdır. Bu halde, mahkemenin davalı tarafın hukuki dinlenilme hakkını kullanmasına imkan tanıdığı ve adil bir yargılama yaparak sonuca ulaştığı söylenemez. Anılan sebeple, davalı şirketler vekillerine bilirkişi raporu tebliğ edilerek itirazlarını sunmaları için imkan tanınmalı; itirazlarını sunmaları halinde bu itirazlar doğrultusunda değerlendirme yapılmalı ve sonuca göre bir karar verilmelidir. Kabule göre de; davacının tüm çalışma dönemine göre hesaplanan kıdem tazminatı miktarı bakımından son alt işveren şirket ile asıl işveren Sağlık Bakanlığının, bu çalışma dönemi içindeki diğer alt işverenlerin ise kendi dönemleri ile sınırlı olarak belirlenen miktar bakımından davalı ... ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğuna hükmedilmesi gerektiği hususunun gözardı edilmesi hatalı olmuştur. SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, bozma sebebine göre sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelemesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 17.01.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.