MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiDAVA : Davacı, icra takibine yapılan itirazın iptali ve icra-inkar tazminatının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme, davanın açılmamış sayılmasına karar vermiştir.Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili, davacının, davalıya ait işyerinde terzi olarak 20.10.2010-23.05.2011 tarihleri arasında çalıştığını, iş sözleşmesinin işverence haksız olarak feshedildiğini, tazminat ve alacaklarının ödenmediğini, alacaklarının tahsili amacıyla İcra Müdürlüğünün 2012/1668 esas sayılı dosyası ile davalı aleyhine icra takibi başlatıldığını, davalı borçlunun borca itiraz ettiğini ve takibin durduğunu, itirazın haksız ve dayanaksız olduğunu belirterek davalının İcra Müdürlüğünün 2012/1668 esas sayılı icra dosyasına yaptığı itirazın iptaline, takibin devamına ve icra inkar tazminatına hükmedilmesini istemiştir.Davalı, davanın reddini talep etmiştir.Mahkemece, dosyanın 23.07.2013 tarihinde taraflarca takip edilmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu 150/1 mad. İşlemden kaldırıldığı, davacı vekilince 24.07.2013 tarihli dilekçe ile yenilendiği, 15.08.2013 tarihinde yeniden taraflarca takip edilmediği gibi bir mazeret de bildirilmediği, davacı tarafın açmış olduğu işçilik alacağına dayalı itirazın iptali davasının takipsiz bırakılarak bir defa yenilendiği, ikinci defa da mazeret verilmediği gibi davanın takip edilmediği, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 150/6. maddesine göre, işlemden kaldırılmasına karar verilmiş ve sonradan yenilenmiş olan davanın, ilk yenilenmeden sonra bir defadan fazla takipsiz bırakılamayacağı, aksi halde dava açılmamış sayılacağı, yine 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 320/4. maddesi uyarınca, basit yargılama usulüne tabi davalarda, işlemden kaldırılmasına karar verilmiş olan dosyanın, yenilenmesinden sonra takipsiz bırakılırsa, davanın açılmamış sayılacağı, somut olayda da açılan dava işçilik alacağına dayalı icra takibine itirazın iptal istemine ilişikin olup basit yargılama usulüne tabi olduğu gerekçesiyle davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.Karar, kanuni süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmiştir.Davacıya 15.08.2013 tarihinde yapılan tebliğin geçerli olup olmadığı hususu taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.Tebligat yapılacak kişinin, tebliğ evrakında belirtilen adreste bulunmaması ve bu sebeple tebligat yapılaması halinde adres araştırması yapılmalıdır. Tebligatın muhatabı adresinde oturmakla birlikte, tebliğ yapıldığı sırada kendisi veya kendisi adına tebliği alacak kimseler adreste bulunmaz, kısaca adres kapalı ise, adreste bulunmama sebebinin komşu, yönetici, kapıcı, muhtar, ihtiyar heyeti, meclis üyesi, zabıta veya memurlardan öğrenilmesi, tebliğ tutanağına yazılması ve beyanına başvurulan kişiye ./..imzalatılması, imzadan çekinilmesi halinde tebliğ mazbatasına bunun da yazılması ve tebliğ evrakını dağıtan memurun imzalaması gerekir. Dağıtım saatinden sonra muhatap veya tebliği alacak kimseler dönecek ise, tebliğin Tebligat Kanunu’nun 21. maddesine göre, birkaç gün adreste yoklar ise aynı kanunun 20. maddesine göre yapılacaktır. 21. maddeye göre yapılan tebligatta, 2 numaralı ihbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih tebliğ tarihi sayılırken, 20. maddeye göre tebliğde, tebliğ 2 numaralı ihbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarihten itibaren 15 gün sonra tebliğ edilmiş sayılacaktır. 2 numaralı ihbarname kapıya asılması dışında tebliğ evrakının dağıtım yapan memur tarafından muhtar, ihtiyar heyeti üyeleri, zabıta amir veya memurlarından birine imza karşılığı teslim edilmelidir. Kapıya yapıştırılan ihbarnameye de tebliğ evrakının teslim edildiği görevlinin adı ve soyadı yazılmalıdır. Tebliğ evrakını alan bu kişiler, tebligat evrakını muhataba teslim etmelidir. Ayrıca bu işlemlerden sonra tebliğ olunacak kişiye keyfiyetin haber verilmesi için en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya bildirim yapılması zorunludur. Tebligat işlemlerinde bu sıraya uyulmalıdır. Aksi halde tebliğ usulsüz ve geçersiz olur.Tebligat yapılacak kişinin nereye gittiği ve ne zaman döneceği belli değilse, tebligatı alacak kişi ölmüş veya gösterilen adreste daimi olarak ayrılmış ve yeni adresi de tebligat memurunca saptanmamış ise tebligat evrakına bu durum açıkça yazılmalı ve tebligat evrakı bila tebliğ çıkış merciine iade edilmelidir.Tebligat Kanunu’nun 35/son maddesi ile daha önce tebligat yapılamayan adrese de aynı madde uyarınca tebliğ yapılma olanağı getirilmiştir. Buna göre taraflar arasında yapılan, imzası resmi makamlar önünde ikrar olunmuş sözleşmelerde belirtilen adresler ile kamu kurum ve kuruluşları ve kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarına, ticaret sicillerine ve esnaf ve sanatkârlar sicillerine verilen en son adreslerdeki değişiklikler hakkında da 35. madde hükümlerin uygulanmalıdır. Somut olayda, dava dosyasının ilk kez 23.07.2013 tarihinde takipsiz bıratıldığı ve işlemden kaldırıldığı, kanuni süresi içisinde 24.07.2013 havale tarihli dilekçe ile yenileme talebinde bulunulduğu, yeni duruşma günü olan 15.08.2013 tarihinin davacı vekiline tebliğe çıkartıldığı ve tebligatın “muhatap duruşmada olduğundan işçisi ...' ya” tebliğ edildiği, tebliğ alanın imzasının alındığı, 15.08.2013 tarihli duruşmaya davacı vekilinin katılmadığı, Mahkemece, dosya ikinci tez takipsiz bırakıldığından davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği görülmektedir. Davacı vekilinin, yenileme talebinden yaklaşık 20 gün sonrasına ve adli tatil içerisine duruşma günü verildiğini, duruşma gününü bildirir tebligatın 12.08.2013 tarihinde tanımadığı ve çalışanı olmayan ... isimli şahsa tebliğ edildiğini, ... isminde ve o dönemde ofisinde çalışan başka kimse bulunmadığını, sigortalı başka bir çalışanı da bulunmadığını, tüm işlerini kendisinin takip ettiğini, bu tebligatın hiçbir zaman kendisine ulaşmadığını, durumu tesadüfen dosyanın akibetini öğrenmek için kalemde inceleme yaparken öğrendiğini beyan ettiği, ... yazısından, davacı vekilinin tebliğ tarihi itibariyle sigortalı çalışanı bulunmadığının belirtildiği anlaşılmış olup,15.08.2013 tarihli duruşma gününün davacı vekiline usulüne uygun olarak tebliğ edilmediği ortadadır. Hal böyle olunca, yenileme talebinden sonra belirlenen duruşma gününün davacı vekiline usulüne uygun olarak tebliği yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir. SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 04.06.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.