Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 19057 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 8596 - Esas Yıl 2014
MAHKEMESİ :İş MahkemesiDAVA : Davacı, cezai şart ve manevi tazminat alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı İsteminin Özeti:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının kadın hastalıkları ve doğum uzmanı davalı şirkete ait Özel Akademi Tıp Merkezinde çalıştığını, ücretlerinin ödenmemesi sebebiyle iş akdini feshettiğini, sözleşme hükmü gereğince cezai şartın davacıya ödenmesi gerektiğini, ücretlerinin ödenmemesi ve fesih sebebiyle manevi tazminata hak kazandığını belirterek ücret alacağı, sözleşmeden kaynaklanan cezai şart alacağı ve manevi tazminat alacaklarının faiziyle davalıdan tahsilini istemiştir.Davalı Cevabının Özeti:Davalı vekili davaya cevap vermemiş, duruşmaları da takip etmemiştir. Mahkeme Kararının Özeti:Mahkemece, işçinin çalışma ücretinin ödenmesinde gecikme olduğunun ötesinde ödenmediği saptanmakla birlikte; taraflar arasında yapılan sözleşmenin 4/2 maddesinde öngörülen cezai şart ( 192.000,00 TL ) ile sadece davalı işverene yükümlülük getirildiği, davalı işveren tüzelkişi tacir olsa bile, sözleşme serbestisi ilkesinden hareketle sadece tek tarafa yükümlülük yükleyen cezai şartın kabul edilemeyeceği, taraflar arasında yapılan sözleşme/borç ilişkisi dolayısıyla manevi tazminat talep koşullarının oluşmadığından bahisle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Temyiz:Karar davacı vekili tarafından yasal süresi içerisinde temyiz edilmiştir.Gerekçe: 1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.2-6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 179. maddesinde “Bir sözleşmenin hiç veya gereği gibi ifa edilmemesi durumu için bir ceza kararlaştırılmışsa, aksi sözleşmeden ./..anlaşılmadıkça alacaklı, ya borcun ya da cezanın ifasını isteyebilir. Ceza, borcun belirlenen zaman veya yerde ifa edilmemesi durumu için kararlaştırılmışsa alacaklı, hakkından açıkça feragat etmiş veya ifayı çekincesiz olarak kabul etmiş olmadıkça, asıl borçla birlikte cezanın ifasını da isteyebilir.” düzenlemesi ile Cezanın miktarı, geçersizliği ve indirilmesi başlıklı 182.maddesinde “taraflar, cezanın miktarını serbestçe belirleyebilirler. Asıl borç herhangi bir sebeple geçersiz ise veya aksi kararlaştırılmadıkça sonradan borçlunun sorumlu tutulamayacağı bir sebeple imkânsız hâle gelmişse, cezanın ifası istenemez. Ceza koşulunun geçersiz olması veya borçlunun sorumlu tutulamayacağı bir sebeple sonradan imkânsız hâle gelmesi, asıl borcun geçerliliğini etkilemez. Hâkim, aşırı gördüğü ceza koşulunu kendiliğinden indirir.” düzenlemeleri bulunmaktadır. Aynı Kanun'un 420. maddesine göre ise hizmet sözleşmelerine sadece işçi aleyhine konulan ceza koşulu geçersizdir.4857 sayılı İş Kanunu'nda konuya dair bir hükme yer verilmemiştir. Belirsiz süreli sözleşmelerde cezai şart konulamayacağı yönünde bir düzenleme bulunmamaktadır. Belirsiz süreli bir iş sözleşmesinde asgari çalışma süresi kararlaştırılabilir ve bu asgari süreye riayeti sağlama amacına yönelik cezai şart kararlaştırılabilir. Dolayısıyla gerek belirli gerekse belirsiz süreli iş sözleşmelerinde, cezai şart içeren hükümler, karşılıklılık prensibinin bulunması halinde kural olarak geçerlidir. Ancak, belirli süreli olduğu iddia edilen iş sözleşmesinin süresinden önce feshi şartına bağlı cezai şartın sonuç doğurabilmesi için, öncelikle taraflar arasındaki iş sözleşmesinin belirli süreli olup olmadığının tespiti gerekir.Somut olayda davacı davalıya ait tıp merkezinde 20.06.2012-02.11.2012 arasında kadın doğum doktoru olarak çalışmıştır. 4857 sayılı Kanun'un 11. maddesindeki düzenleme karşısında, taraflar arasındaki iş sözleşmesinin belirsiz süreli nitelikte olduğu anlaşılmaktadır. Dosyada mevcut 18.06.2012 tarihli bir yıllık doktor sözleşmesinin 4. maddesinde “ücret çalışılan ayı takip eden ayın ilk haftası ödenir, hekime çalıştığı her ay için 16.000 TL ödenir, gecikmelerden dolayı sözleşme akdinin feshi halinde sözleşmenin toplam bedeli 192.000 TL hekime ödenir.” düzenlemesi bulunmaktadır. Bu durumda söz konusu sözleşme ile ücretin geç ödenmesi ya da ödenmemesi halinde iş sözleşmesinin feshi söz konusu olduğunda işçi lehine cezai şart kararlaştırılmıştır. Dosya kapsamından belirsiz süreli iş sözleşmesi işçi tarafından haklı sebeple feshedildiğinden davacının sözleşmede kararlaştırılmış olan cezai şartı talep etme hakkı bulunmaktadır. Mahkemece cezai şart talebi kabul edilmelidir, ancak bu alacaktan Borçlar Kanunu 182/son maddesi gereği davacının cezai şart alacağı hesaplanırken sözleşme kapsamında çalışılan ve çalışması gereken süreler de dikkate alınmak suretiyle uygun bir indirim yapılmalıdır. Bu durumda yazılı gerekçeyle cezai şart alacağının reddedilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 01.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.