Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 19013 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 9696 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :İş MahkemesiDAVA : Davacı, kıdem, ihbar tazminatı, yıllık izin, ulusal bayram ve genel tatil, hafta tatili ile fazla mesai ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde taraflar avukatları tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili, iş sözleşmesinin gerekçesiz ve haksız olarak feshedildiğini belirterek, kıdem, ihbar tazminatı ile yıllık izin fazla çalışma, ulusal bayram ve genel tatil ücretlerinin tahsilini talep etmiştir.Davalı vekili, davacının iş sözleşmesinin ihale bitimi ile sona erdiğini, ayrıca tüm ödemelerin yapıldığına dair ibranamelerin alınmış olduğunu beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, yapılan yargılama, davacı vekilinin ve davalı vekilinin beyanları, Sosyal Güvenlik Kurumu ve iş yeri kayıtları, bilirkişi raporu, tanık beyanları ve tüm dosya kapsamına göre iş sözleşmesi her ne kadar davalı tarafından haksız feshedilmişse de ibranamede belirtilen kıdem ve ihbar tazminatı meblağlarının mahsubu ile bakiye tazminat kalmadığından bu yönden reddine, diğer alacaklar bakımından davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Hüküm taraflar vekillerince temyiz edilmiştir.1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davacının tüm, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.2-Taraflar arasındaki bir diğer uyuşmazlık ibranamenin geçerliliği ve burada yer alacaklar yönündendir. İşçi ve işveren arasında işverenin borçlarının sona erdirilmesine yönelik olarak Türk Borçlar Kanunu’nun yürürlülüğü öncesinde yapılan ibra sözleşmeleri yönünden geçersizlik sorunu aşağıdaki ilkeler dahilinde değerlendirilmelidir. İş ilişkisi devam ederken düzenlenen ibra sözleşmeleri geçersizdir. İşçi bu dönemde tamamen işverene bağımlı durumdadır ve iş güvencesi hükümlerine rağmen iş ilişkisinin devamını sağlamak veya bir kısım işçilik alacaklarına bir an önce kavuşabilmek için iradesi dışında ibra sözleşmesi imzalamaya yönelmesi mümkündür.İbranamenin tarih içermemesi ve içeriğinden de fesih tarihinden sonra düzenlendiğinin açıkça anlaşılamaması durumunda ibranameye değer verilemez.İbranamenin geçerli olup olmadığı 01.07.2012 tarihine kadar yürürlükte olan mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun irade fesadını düzenleyen 23-31. maddeleri yönünden de değerlendirilmelidir. İbra sözleşmesi yapılırken taraflardan birinin esaslı hataya düşmesi, diğer tarafın veya üçüncü şahsın hile ya da korkutmasıyla karşılaşması halinde, ibra iradesinden söz edilemez. Öte yandan mülga 818 sayılı Kanun'un 21. maddesinde sözü edilen aşırı yararlanma (gabin) ölçütünün de ibra sözleşmelerinin geçerliliği noktasında değerlendirilmesi gerekir. İbranamedeki irade fesadı hallerinin, mülga 818 sayılı Kanun'un 31. maddesinde öngörülen bir yıllık hak düşürücü süre içinde ileri sürülmesi gerekir. Ancak, işe girerken alınan matbu nitelikteki ibranameler bakımından iş ilişkisinin devam ettiği süre içinde bir yıllık süre işlemez.İbra sözleşmesi, varlığı tartışmasız olan bir borcun sona erdirilmesine dair bir yol olmakla, varlığı şüpheli ya da tartışmalı olan borçların ibra yoluyla sona ermesi mümkün değildir. Bu sebeple, işçinin hak kazanmadığı ileri sürülen bir borcun ibraya konu olması düşünülemez. Savunma ve işverenin diğer kayıtları ile çelişen ibra sözleşmelerinin geçersiz olduğu kabul edilmelidir. Miktar içeren ibra sözleşmelerinde ise, alacağın tamamen ödenmiş olması durumunda borç ifa yoluyla sona ermiş olur. Buna karşın kısmi ödeme hallerinde, Dairemizin kökleşmiş içtihatlarında ibraya değer verilmemekte ve yapılan ödemenin makbuz hükmünde olduğu kabul edilmektedir. Miktar içeren ibranamenin çalışırken alınmış olması makbuz etkisini ortadan kaldırmaz.Miktar içermeyen ibra sözleşmelerinde ise, geçerlilik sorunu titizlikle ele alınmalıdır. İrade fesadı denetimi yapılmalı ve somut olayın özelliklerine göre ibranamenin geçerliliği konusunda çözümler aranmalıdır. Yine, işçinin ibranamede kanuni haklarını saklı tuttuğuna dair ihtirazi kayda yer vermesi ibra iradesinin bulunmadığını gösterir.İbranamede yer almayan işçilik alacakları bakımından, borcun sona erdiği söylenemez. İbranamede yer alan işçilik alacaklarının bir kısmı yönünden savunma ile çelişkinin varlığı ibranameyi bütünüyle geçersiz kılmaz. Savunma ile çelişmeyen kısımlar yönünden ibra iradesine değer verilmelidir. Başka bir anlatımla, bu gibi durumlarda ibranamenin bölünebilir etkisinden söz edilebilir. Bir ibraname bazı alacaklar bakımından makbuz hükmünde sayılırken, bazı işçilik hak ve alacakları bakımından ise çelişki sebebiyle geçersizlikten söz edilebilir. İbraname savunması, hakkı ortadan kaldırabilecek itiraz niteliğinde olmakla yargılamanın her aşamasında ileri sürülebilir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 27.1.2010 tarihli, 2009/9-586 esas, 2010/31 karar).Somut olayda, dosya içerisinde bulunan davacının davalı işverenlikte 01.01.2008-31.12.2009 tarihleri arasında çalışması bulunduğu görülmektedir. Dosyada davacının imzasına havi, 31.12.2009 tarihli ibraneme mevcuttur. Düzenlenen ibranamelerin imza yönünden geçerliliği konusunda uyuşmazlık imza incelemesi ile giderilmiştir. Çalışmanın sona erdiği dönem alınan kıdem ve ihbar tazminatına ilaveten bütün ücretlerini, sosyal haklarını, hafta ve genel tatil günlerine ait ücretlerini, fazla mesai ve yıllık izin ücretlerini aldığını yani alacak kalemlerini bildiren ibranamenin kıdem ve ihbar tazminatı yönünden makbuz hükmünde, diğer alacaklar için ise tamamının ödendiği kabul edilmelidir. Mahkemece yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.SONUÇ : Temyiz olunan hükmün yukarıda açıklanan sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 01.06.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.