MAHKEMESİ :İş Mahkemesi DAVA : Davacı, kıdem tazminatı, fazla çalışma ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili, davacının, davalıya ait işyerinde Mayıs 2007-22.09.2011 tarihleri arasında 920,00 TL ücretle çalıştığını, iş sözleşmesini emeklilik nedeniyle haklı olarak feshettiğini, tazminat ve alacaklarının ödenmediğini ileri sürerek, kıdem tazminatı, fazla çalışma ücreti, ulusal bayram genel tatil ücreti alacaklarının faizleriyle birlikte davalıdan tahsilini istemiştir.Davalı vekili, zamanaşımı definde bulunarak, iş sözleşmesinin devamsızlık nedeniyle haklı olarak feshedildiğini, tazminata hak kazanmadığını, fazla mesai yapmadığını belirterek, davanın reddini talep etmiştir.Mahkemece, 1475 sayılı İş Kanunu'nun 14/5. maddesine göre sigortalılık ve prim ödeme gün sayısının gerçekleşmesi nedeniyle işçinin haklı nedenlerle iş akdini feshetmesi mümkün ise de, asıl amacın başka bir işyerinde çalışmanın sağlanmasına yönelik olmaması gerektiği, davacının ihtarnamesi işverene tebli?? edilmeden başka bir işyerinde çalıştığı anlaşıldığından, kıdem tazminatı talebinin reddi gerektiği, fazla çalışma yaptığı, ulusal bayram genel tatillerde çalıştığı gerekçesiyle bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Kararı kanuni süresi içinde taraflar temyiz etmiştir.1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, tarafların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.2-Davacı işçinin fazla çalışma yapıp yapmadığı, ulusal bayram genel tatil ücreti alacağı olup olmadığı ve kıdem tazminatına hak kazanıp kazanmadığı hususları taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.Fazla çalışma yaptığını, ulusal bayram genel tatillerde çalıştığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.Fazla çalışma ile ulusal bayram genel tatillerde çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları, delil niteliğindedir. Ancak, çalışmanın bu tür yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ve ulusal bayram genel tatil çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin alacağ??nın daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille söz konusu olabilir. Buna karşın, bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda dahi, işçinin geçerli bir yazılı belge ile bordroda yazılı olandan daha fazla çalışmayı yazılı delille kanıtlaması gerekir.Fazla çalışmanın yazılı delil ya da tanıkla ispatı imkan dahilindedir. İşyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemez.Mahkemece, davacının, haftalık ortalama 13,5 saat fazla çalışma yaptığı, dini bayramların iki günü hariç diğer tatillerde çalıştığı kabul edilmiş ise de, bir kısım imzasız ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ve ulusal bayram genel tatil ücreti tahakkuku bulunmaktadır. Bu durumda, bordrolardaki miktarların davacıya ödenip ödenmediği araştırılarak, ödenmişse bu miktarlar mahsub edilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması hatalıdır.Öte yandan, 4447 sayılı Kanun'un 45. maddesi ile 1475 sayılı Kanun'un 14. maddesinin birinci fıkrasına (5) numaralı bent eklenmiştir. Anılan hükme göre, işçinin emeklilik konusunda yaş hariç diğer kriterleri yerine getirmesi halinde kendi isteği ile işten ayrılması imkânı tanınmıştır. Başka bir anlatımla, sigortalılık süresini ve pirim ödeme gün sayısını tamamlayan işçi, yaş koşulu sebebiyle emeklilik hakkını kazanamamış olsa da, anılan bent gerekçe gösterilmek suretiyle işyerinden ayrılabilecek ve kıdem tazminatına hak kazanabilecektir.Somut olayda, mahkemece, davacının yaş hariç diğer emeklilik şartlarını sağlasada, işten ayrıldıktan sonra, ancak fesih ihtarnamesinin işverene tebliğinden önce başka işyerinde çalışmaya başladığından feshin kötüniyetli olduğu gerekçesiyle kıdem tazminatı talebi reddedilmiş ise de, davacının fesihten sonra başka işyerinde çalışmaya başlaması fesih konusunda yasal hakkını kullanması nedeniyle feshin kötüniyetli ve haksız olarak yapıldığını göstermez. Bu durumda, kıdem tazminatı talebinin kabulüne karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 28.05.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.