Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 18443 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 4850 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :İş Mahkemesi AVUKAT ...DAVA : Taraflar arasındaki, ücret alacağının ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı sebeplerle gerçekleşen miktarın faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkin hükmün süresi içinde temyizen incelenmesi taraflar avukatlarınca istenilmesi ve davalı avukatınca duruşma talep edilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 26.05.2015 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davalı adına Avukat ... ile karşı taraf adına Avukat ... geldiler. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor sunuldu, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili, müvekkili işçinin davalıya ait iş yerinde kayden alt işveren işçisi olarak çalıştığını, asıl işveren-alt işveren arasındaki ilişkinin muvazaalı olduğunu, müvekkiline, davalının kendi işçisine ödediği aylık ücret miktarından daha düşük tutarda ücret ödendiğini, ikramiye, prim ve benzeri sosyal yardımların ise ödenmediğini ileri sürerek, işçilik alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir. Davalı vekili, davacının alt işveren işçisi olduğunu, müvekkili işveren ile alt işveren arasındaki hizmet alım sözleşmesinin muvazaalı olmadığını, dava konusu alacak taleplerinin haksız olduğunu ileri sürerek, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Kararı taraflar vekilleri temyiz etmiştir.1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, tarafların aşağıdaki bendlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir. 2-Somut uyuşmazlıkta, dava dilekçesinde, asıl işveren-alt işveren arasındaki ilişkinin muvazaalı olması sebebiyle, davacıya ödenmesi gereken aylık ücret miktarının davalı bünyesinde çalışan emsal işçiye ödenen miktar olması gerektiği ve davalının kendi işçilerine sağladığı haklardan davacının da yararlanması gerektiği ileri sürülmektedir. Dosya kapsamına göre, asıl işveren-alt işveren ilişkisinin muvazaaya dayandığı sabittir. Bu halde, uyuşmazlığa konu çalışma süresinde, davalı bünyesinde davacının emsali konumunda çalışan işçinin bulunması halinde, emsal işçiye ödenen aylık ücret miktarının, davacıya da ödenmesi gerektiği açıktır. Ne var ki, somut olayda, davacı, davalıya ait iş yerinde geri kazandırma bölümünde çalışmıştır. Uyuşmazlığa konu çalışma süresinde, geri kazandırma bölümünde davalı bünyesinde çalışan işçi bulunmamaktadır. İş yerinde, davalı bünyesinde istihdam edilen işçiler üretim bölümünde çalışmaktadır. Üretim bölümünde çalışan işçiler ise, davacının emsali konumunda değildir. Esasen bu hususlar mahkemenin de kabulündedir.Mahkemece, davacının iş sözleşmesinin feshinden sonraki tarihte, geri kazandırma bölümünde alt işveren vasıtasıyla işin yürütülmesine son verildiği, bu bölümde davalının kendi bünyesinde işçi çalıştırmaya başladığı nazara alınarak, fesihten sonra davalı bünyesinde geri kazandırma bölümünde istihdam edilen işçilerin emsal işçi olduğu kabul edilmiş ise de, söz konusu işçiler davacının iş sözleşmesinin sona erdiği tarihten sonra davalı bünyesinde istihdam edilmeye başlanmıştır. Dolayısıyla, bahsi geçen işçilerin emsal işçi kabul edilmesi mümkün değildir. Anılan sebeple, davacının çalıştığı dönemde, davalı bünyesinde çalışan emsal işçi bulunmamasına göre, davacının fark aylık ücret talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, kabulüne karar verilmesi hatalı olmuştur.3-Uyuşmazlığa konu dönemde, davalı bünyesinde istihdam edilen emsal işçi bulunmamakta ise de, asıl işveren-alt işveren ilişkisinin muvazaalı olması ve davalı işverenin eşit davranma yükümlülüğünün bulunması karşısında, davalının kendi bünyesinde istihdam ettiği çalışanlarına sağladığı, ikramiye, yakacak yardımı, bayram yardımı, çocuk yardımı gibi sosyal haklardan davacının yararlanması gerektiği kabul edilmelidir. Bu yön nazara alınarak, davacıya ödenmesi gerekli sosyal hakların miktarı hesaplanmalıdır. Hesaplamalarda esas alınması gerekli aylık ücret miktarı ise, davacıya fiilen ödenen miktar olmalıdır.Çocuk yardımı ödemesi bakımından, davacının aile nüfus kaydı dosya kapsamına alınarak, çocuğunun olup olmadığı varsa sayısı tespit edilmeli ve neticeye göre sonuca gidilmelidir.Gece primi ödemesine ilişkin olarak ise, söz konusu ödemenin mahiyeti ve hangi şartlar çerçevesinde yapıldığı hususları hakkında bilgi ve belge dosya içeriğinde bulunmamaktadır. Anılan sebeple, bahsi geçen hususlar araştırılmalı ve davacının bu ödemeye hak kazanıp kazanmadığı, hak kazanmışsa miktarı yeniden değerlendirilmelidir.Yukarıda yazılı sebeplerden, kararın bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, davacı yararına takdir edilen 1.100,00 TL duruşma avukatlık ücretinin davalıya yükletilmesine, davalı yararına takdir edilen 1.100,00 TL duruşma avukatlık ücretinin davacıya yükletilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 26.05.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.