MAHKEMESİ :İş Mahkemesi DAVA : Davacı, kıdem, ihbar tazminatı, yıllık izin, fazla mesai, ulusal bayram ve genel tatil, işe başlatmama tazminatı ile boşta geçen süre ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalılar avukatları tarafından temyiz edilmiştir.Mahkemece, tefhim tarihinden itibaren sekiz günlük kanuni temyiz süresi geçtikten sonra temyiz dilekçesi verildiğinden bahisle davalı ... ... Temyiz talebinin reddine dair 24.01.2014 tarihli ek karar verilmiştir. Temyiz isteminin reddine ilişkin verilen bu ek karar davalı tarafça süresi içerisinde temyiz edilmiştir.Duruşmada tefhim edilen hüküm gerekçe taşımayıp sadece hüküm sonucunu (kısa kararı) içeriyorsa gerekçeli kararın her halükarda davanın taraflarına (taraflar kendilerini vekille temsil ettiriyorlar ise vekillerine) tebliğ edilmesi gerekmektedir. Bir başka anlatımla, sadece hüküm sonucunun (kısa kararın) tefhim edildiği durumlarda, taraflar (ya da vekilleri) duruşmada hazır olsalar dahi gerekçeli kararın taraflara veya vekillerine tebliğ edilmesi gerekir. Duruşmada tefhim edilen hükmün gerekçe taşımadığı bu halde usulüne uygun bir tefhimden söz edilemeyeceği anlaşıldığından mahkemenin temyiz isteminin reddine ilişkin yerinde olmayan 24.01.2014 ek kararın kaldırılmasına karar verildikten sonra dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı vekili, davacının davalılara ait işyerinde 22.04.2003-01.01.2010 tarihleri arası çalıştığını, bu tarihte yapılan haksız fesihle ilgili açılan işe iade istemli davanın Yargılaması sonunda davacının işe iadesine karar verildiğini, kararın Yargıtay incelemesinden geçerek kesinleşmesi üzerine işe iade talebinde bulunulduğunu ancak davacını işe başlatılmadığını, bu sebeple işe başlatmama tazminatı ve boşta geçen süreye ilişkin ücret talebinde bulunduklarını, davacının davalı işyerinde temizlik elamanı olarak en son asgari ücretle çalıştığını, davalı işyerinde üç vardiya halinde günlük dokuz saat çalışma yapıldığını, gelmeyen işçi yerine de fazla çalışma yapıldığını, milli bayramlarda çalıştığını, dini bayramlarda dönüşümlü olarak günlük yirmidört saat çalıştığını, davacıya yaptığı bu çalışmaların karşılığı ücretlerin ödenmediğini, yıllık izinlerin kullandırılmadığını karşılığı ücretin de ödenmediğini, belirterek kıdem ve ihbar tazminatı bir kısım işçilik alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.Davalılar davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece, yapılan yargılama sonucunda toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiştir.Kararı her iki davalı vekilleri temyiz etmiştir.1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre her iki davalılar vekillerinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.2-Davacı işçinin fazla çalışma yapıp yapmadığı hususu taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp ispatlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.Somut olayda, davalı tanıklarının işyerinde sekizer saatlik üç vardiya halinde çalıştığına ilişkin beyanları ve davacı tanıklarının davalı işveren aleyhine dava açmış olmalarından dolayı hasım durumunda olup fazla mesaiye ilişkin beyanlarının kendi lehlerine de menfaat teşkil edecek oluşu dikkate alındığında, davacı tanıklarının beyanlarına itibar edilemeyeceği ve bu durumda davacının üç vardiya halinde çalışılan davalı işyerinde fazla mesai yapıldığını ispat edemediğinden davacının fazla mesai alacağı talebinin reddi gerekirken kabulü isabetsizdir. 3-Davacı işçinin ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalışıp çalışmadığı hususu taraflar arasında uyuşmazlık konusudur. Mahkemece tanık beyanları nazara alınarak davacının dini bayramların bir günü yirmidört saat süreyle nöbetçi olduğu, bu günlerde üç saat ara dinlenmesi düşülmek suretiyle yirmibir saat çalıştığı kabul edilmiştir. Davacı işçinin günde ortalama altı saatlik bir uyku ihtiyacı bulunduğu kuşkusuzdur. Öte yandan, dört saatlik bir sürede özel ihtiyaçları için gereklidir. Nitekim, 05.04.2006 gün 9-107/144 karar sayılı Yargıtay Hukuk Genel Kurul Kararında da aynı olgu paylaşılmıştır.4857 sayılı Kanun'a göre, günlük ondört saat çalışıldığı varsayılarak hesaplamaya gidilmelidir (03.06.2009 gün 9-190/233 Karar sayılı Yargıtay Hukuk Genel Kurul Kararı).Yukarıda belirtilen ilke doğrultusunda dini bayramlarda nöbet tuttuğu günlerde ondört saat çalışıldığı varsayılarak hesaplamaya gidilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ:Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 20.05.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.