MAHKEMESİ :İş MahkemesiDAVA : Davacı, kıdem, ihbar tazminatı ile yıllık izin ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı İsteminin Özeti:Davacı vekili, müvekkilinin 15 yıl sigortalı olma ve 3600 gün prim ödeme gün sayısının bulunması koşullarını yerine getirmesi nedeniyle Sosyal Güvenlik Kurumu kıdem tazminatına hak kazanıp kazanamayacağ konusunda başvuruda bulunduğunu ve olumlu cevap alması üzerine davalı Kurum ve ihale verdiği şirkete Sosyal Güvenlik Kurumu cevabi yazısını sunarak kıdem tazminatını talep ettiğini, bu talebine davalı kurum tarafından cevap verilmediğini ve ihale verilen şirketin de doğum iznini takiben müvekkilini işe gelmemiş gibi tutanak tanzim ederek devamsızlık nedeniyle iş sözleşmesine son verildiğini, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ve yıllık izin ücreti alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.Davalı Cevabının Özeti:Davalı, alacakların zamanaşımına uğradığını ve öncelikle davanın husumetten reddine karar verilmesini ile davanın reddini istemiştir.Mahkeme Kararın??n Özeti:Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davalının iş sözleşmesini fesihte haklı olduğunu kanıtlayamaması gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Temyiz:Kararı davalı temyiz etmiştir. Gerekçe:1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışındaki tüm temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir. ./..2-İş sözleşmesinin işçi tarafından yaşlılık aylığı tahsisi amacıyla feshedilip feshedilmediği ve buna göre kıdem hakkının doğup doğmadığı konularında taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır. 4857 sayılı İş Kanunu'nun 120. maddesi yollamasıyla, halen yürürlükte olan mülga 1475 sayılı Kanun'un 14. maddesinin birinci fıkrasının dördüncü bendinde, işçinin bağlı bulunduğu kurum veya sandıktan yaşlılık, emeklilik veya malullük aylığı yahut toptan ödeme almak amacıyla ayrılması halinde, kıdem tazminatına hak kazanılabileceği hükme bağlanmıştır. O halde anılan hüküm uyarınca, fesih bildiriminde bulunulabilmesi için işçinin bağlı bulunduğu kurum veya sandıktan yaşlılık, emeklilik, malullük ya da toptan ödemeye hak kazanmış olması şarttır.4447 sayılı Kanun'un 45. maddesi ile mülga 1475 sayılı Kanunun 14. maddesinin birinci fıkrasına (5) numaralı bent eklenmiştir. Anılan hükme göre, işçinin emeklilik konusunda yaş hariç diğer kriterleri yerine getirmesi halinde kendi isteği ile işten ayrılması imkânı tanınmıştır. Başka bir anlatımla, sigortalılık süresini ve prim ödeme gün sayısını tamamlayan işçi, yaş koşulu sebebiyle emeklilik hakkını kazanamamış olsa da, anılan bent gerekçe gösterilmek suretiyle iş yerinden ayrılabilecek ve kıdem tazminatına hak kazanabilecektir. Ancak, işçinin iş yerinden ayrılmasının yaş hariç emekliliğe dair diğer kriterleri tamamlaması üzerine çalışmasını sonlandırması şeklinde gelişmesi ve bu durumu işverene bildirmesi gerekir.Somut olayda, davacı işçiye Sıhhıye Sosyal Güvenlik Merkezi tarafından kendisine tebliğ edilen 16.02.2011 tarih, 2737589 sayılı yazıda; müracaat tarihiniz itibariyle 15 yıl sigortalılık sürenin ve 3600 gün prim ödeme gün sayının bulunduğu, sigortalılık süresi ve prim ödeme gün sayınızın yeterli olduğu ancak mülga 1475 sayılı İş Kanunu'nun 14. maddesinin 1. fıkrasına göre kendi isteğiniz ile işten ayrılabileceğinin bildirildiği görülmüştür. Söz konusu yazı ile davacının emekliliğe hak kazanarak iş akdini haklı sona erdirdiği anlaşılmaktadır. Haklı fesih durumunda davacı kıdem tazminatına hak kazansa da ihbar tazminatına hak kazanamaz. Bu açıdan iş akdi emeklilik nedeni ile sona erdiğinden ihbar tazminatının reddine karar vermek gerekirken kabulü yönünde hüküm kurulması hatalıdır.3-Taraflar arasında asgari geçim indiriminin ödenip ödenmediği uyuşmazlık konusudur.Taraflar arasında asgari geçim indiriminin tazminat hesabında ücretin belirlenmesinde dahiliyeti noktasında uyuşmazlık söz konusudur. Kıdem tazminatının giydirilmiş ücretten, diğer işçilik alacaklarının ise çıplak ücretten hesaplanması gerekir. İşçiye ücreti dışında ödenen asgari geçim indirimi yasa ile getirilmiş olup, bireyin veya ailenin asgari geçim düzeyini sağlayacak bölümünün toplam gelirden düşülerek vergi dışı bırakılmasıdır. Bu nedenle ücretin eki değildir. Ücret olarak nitelendirilemez ve tazminat ve işçilik alacaklarının hesaplanmasına esas ücrete dahil edilemez. Hükme esas bilirkişi raporunda davacının kıdem tazminatının asgari geçim indirimi de dahil edilmiş ücretten hesaplanması hatalıdır. Davacının kıdem tazminatı asgari geçim indirimi dikkate alınmadan hesaplanıp belirlenmelidir.4-Taraflar arasında uyuşmazlık davacı işçinin kullandırılmayan izin sürelerine ait ücretlere hak kazanıp kazanmadığı noktasında toplanmaktadır. 4857 sayılı Kanun'un 59. maddesinde, iş sözleşmesinin herhangi bir nedenle sona ermesi halinde, işçiye kullandırılmayan yıllık izin sürelerine ait ücretlerin son ücret üzerinden ödeneceği hükme bağlanmıştır. Yıllık izin hakkının ücrete dönüşmesi için iş sözleşmesinin feshi şarttır. Bu noktada ilişkinin sona erme şeklinin ve haklı olup olmadığının önemi bulunmamaktadır. ./..Yıllık izinlerin kullandırıldığı noktasında ispat yükü işverene aittir. İşveren yıllık izinlerin kullandırıldığını imzalı izin defteri veya eşdeğer bir belge ile kanıtlamalıdır. Somut olayda yıllık izin hesaplamasında esas alınan bilirkişi raporuna göre bazı yıllar ikinci kez hesaplamaya katılmak suretiyle mükerrer olarak belirleme yapılmıştır. Bu anlamda söz konusu yıllık izin talebinin yeniden hesaplanması kararın bozulmasını gerektirmektedir.Sonuç:Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 18.05.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.