MAHKEMESİ : Ankara 9. İş MahkemesiTARİHİ : 07/12/2011NUMARASI : 2010/858-2011/1408Davacı vekili; davacının, ....A.Ş.'de çalışmakta iken işten çıkarılması üzerine açılan feshin geçersizliği ve işe iade davasının kabul edildiğini, işverence yaklaşık 1 yıl sonra işe başlatıldığını, işten çıkarıldığı tarihlerde işsizlik ödeneği için İş Kur'a başvuruda bulunup Aralık 2008'den itibaren işsizlik ödeneği aldığını, mahkeme kararı gereğince sadece işten çıkarma tarihinden sonraki boşta geçen 4 aylık süreye ilişkin ücret ve diğer alacaklara hak kazanıldığını, bu süreye ait sigorta primlerinin tamamlatıldığını, müvekkilinin işsiz ve açıkta kaldığı sürenin 1 yıla yakın olduğunu, davalı kurumun tüm işsizlik ödeneğinin iadesini istemesinde yasal dayanak bulunmadığını, işsizlik ödeneği alınan dönemde çalışılmadığını, davanın devam ettiğini, işsizlik ödeneği alınan dönemde çalışılması ve kusurlu olunması halinde iadesinin gerektiğini, İş Kur'un talebinin hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek işsizlik ödeneğinin geri istenmesine ilişkin kurum işleminin iptali ve borçlu olunmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir.Davalı kurum vekili; davacının 18.12.2008 tarihinde işten çıkarılması ve başvuruda bulunması üzerine kendisine işsizlik ödeneği ödendiğini ve ödemelerin bittiğini, feshin geçersizliği ve işe iade davası sonucunda işine başlatıldığını, ödenen 4.286,78.-TL işsizlik ödeneği ana para ve işe başlatılma durumunu kuruma bildirmediği için 510,17.-TL işlemiş yasal faizin ilgiliden geri istendiğini, 4447 Sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu'nun 51. maddesinde işsizlik ödeneğine hak kazanma koşullarının düzenlendiğini, feshin geçersizliği ve işe iade davasının işçi lehine sonuçlanması halinde fesih geçersiz sayıldığından ve olmayan bir fesih için işsizlik ödeneği ödenmesi mümkün bulunmadığından, mahkeme kararı ile geçersiz sayılan feshe göre ödenen işsizlik ödeneğinin davacıdan geri istendiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.Mahkemece, davacının feshin geçersizliği ve işe iade davası sonucunda, işverence 09.12.2009 tarihinde işine iade edildiği ve boşta geçen 4 aylık dönem ücret ve diğer haklarının ödendiği, böylece davacının 18.12.2008 fesih tarihinden 18.04.2009 tarihine kadar olan 4 aylık dönem için gelir kaybının giderildiği, kurumca davacıya ödenen işsizlik ödeneğinin 18.04.2009 tarihine kadar olan tutarının ayrıca gelir elde edilen dönemle çakıştığı ve çakışan döneme isabet eden işsizlik ödeneği tutarının iadesinin gerekeceği belirtilerek davacının bu miktarda borçlu bulunmadığının tespiti yönündeki isteminin yerinde olmadığı gerekçesiyle davanın reddine reddine karar verilmiştir.Dosya içeriğinden, davacının iş sözleşmesinin 18.12.2008 tarihinde feshedildiği, kanuni süresi içinde feshin geçersizliği ve işe iade davası açıldığı, aynı zamanda davalı kuruma başvurarak işsizlik ödeneği isteminde bulunulduğu, davacıya yasal düzenlemeler çerçevesinde 4.286,78.-TL işsizlik ödeneği ödendiği, feshin geçersizliği ve işe iade davası sonucunda davacının 09.12.2009 tarihinde işe başlatıldığı,işe iade kararı gereğince boşta geçen 4 aylık süreye ait ücret ve diğer hakların davacıya ödendiği, İş Kurumu tarafından ödenen işsizlik ödeneğinin tahsili için icra takibi başlatıldığı anaşılmaktadır.Davada çözülmesi gereken uyuşmazlık; iş akdi feshedildikten sonra işsizlik ödeneği alan sigortalı işsizin, işe iade kararı ile işe başlaması halinde boşta geçen süre içinde aldığı işsizlik ödeneğinin iadesinin gerekip gerekmeyeceğine ilişkindir.4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanununun genel gerekçesinde “İşsizlik sigortası bir iş veya işyerinde çalışırken, çalışma istek, yetenek, sağlık ve yeterliliğinde olmasına karşın tamamen kendi istek ve kusuru dışında işini kaybeden çalışanlara bir yandan yeni bir iş bulunmasına gayret edilirken, diğer yandan da bunların işsiz kalmaları nedeniyle uğradıkları gelir kaybını kısmen de olsa karşılayarak, kendisinin ve ailesinin zor duruma düşmesini önlemek amacıyla belli süre ve ölçüde ödemeyi kapsayan, sigortacılık tekniği ile faaliyet gösteren, devlet tarafından kurulmuş zorunlu bir sigorta koludur.İşsizlik sigortasının önemli unsurlarından birisi de işsiz kalan sigortalılara mesleklerine uygun, en son çalıştıkları işin çalışma ve ücret koşullarına yakın bir iş bulunamadığı takdirde meslek değiştirme ve yetiştirme eğitimlerinin verilmesidir.Sigortalı işsizlere, işsizlik ödeneği vermek suretiyle gelir sürekliliğini sağlamak işsizlik sigortasının bir yönünü oluşturmaktadır. Diğer bir yönü ise sigortalı işsizleri işe yerleştirmek ya da yeniden istihdam şansı elde edebilmeleri için gerekli olan meslek geliştirme, edindirme ve yetiştirme eğitimi vermektir. Bütün bunlar göz önüne alındığında işsizlik sigortası ile iş ve işçi bulma hizmetlerinin birbirinden farklı düşünülmesinin imkansızlığı ortaya çıkmaktadır.Sistemin amacı işsizlerin gelir kayıplarını bir ölçüde de olsa gidermenin yanı sıra iş gücünü sürekli, etkin ve verimli çalıştırarak insan gücü israfını en aza indirmektir.” açıklaması ile kanunun işsizlik sigortasının amacını kabul şekli açıkça belirtilmiştir.Davanın kanuni dayanağını oluşturan 4447 sayılı Kanunun gerekçesinde belirtilen ilkelerde de açıklandığı üzere; işsizlik sigortasının ilk ve doğrudan amacının işsizlik riski ile karşılaşan sigortalı işsize gelir güvencesi sağlamak olduğu, böylece işçi ve ailesinin yaşam standartının yeni bir iş buluncaya veya eski işine dönünceye kadar korunmuş olacağı, sigortalı işsizin işe iade davasının devamı süresince fiilen işsiz kaldığı gözetildiğinde; işveren tarafından 4447 sayılı Kanununu 51. maddesinde yazılı haller kapsamında iş akdi feshedilen sigortalı işsizin, feshin geçersizliğine karar verilerek işe başlatılması halinde, boşta geçen dönem içinde aldığı işsizlik ödeneğinin iadesinin mümkün olmadığının kabulü gerekir.Öte yandan; 4857 sayılı İş Kanununun, 21/3. maddesindeki feshin geçersizliğine ilişkin kararın kesinleşmesine kadar çalıştırılmadığı süre için işçiye en çok dört aya kadar doğmuş bulunan ücreti ve diğer haklarının ödeneceğinin belirtilmiş olması da, anılan Kanun'un 20. maddesinde, işçi feshin geçersizliği talebiyle açacağı davayı fesih bildiriminin tebliği tarihinden itibaren bir ay içinde açacağı, ilk derece mahkemesi seri yargılama usulüne göre davayı iki ay içinde sonuçlandıracağı ve kararın temyizi üzerine Yargıtay’ca bir ay içinde kesin karar verileceği gözetilerek, yargılamanın en çok dört ayda tamamlanacağını öngörür. Ancak uygulamada iş yoğunluğu nedeniyle bu süre içinde davanın karara bağlanmasının mümkün olmadığı ve İş yargılamasına ilişkin sürecin dört ayı aştığı bilinen bir gerçektir. Kanundaki düzenleme ile feshin geçersizliğine dair karar alan işçinin, en çok dört aya kadar doğmuş bulunan ücret ve diğer haklarının hüküm altına alınarak korunmuş olması, yargılamanın bu süreleri aşması halinde kanunda getirilmiş bir yaptırım bulunmaması karşısında, yargılamanın uzamasının ve dört ay içinde karara bağlanamamasının olumsuz sonuçlarının sigortalıya yüklenerek ödenen işsizlik ödeneğinin iade edilmesi sonucuna varılması, 4447 sayılı Kanunun ve sosyal güvenlik ilkeleri ile bağdaşmaz.Ayrıca; 4447 sayılı Kanun'un 50. maddesinde de; sigortalının kusurundan kaynaklandığı belirlenen fazla ödemelerin geri alınacağından bahsedilmekte olup, işsizlik ödeneğine hak kazanacak şekilde iş akdi feshedilen ve kendisine işsizlik ödeneği ödenen sigortalı işsizin kusurunun bulunduğundan da bahsedilemez.Ne var ki; 4447 sayılı Kanun'un 52/b maddesine göre işsizlik ödeneği, işsiz kalan işçiye verilir ve bu ödeneği almakta olan kimsenin gelir getirici bir işte çalışmaması gerekir. Kanun koyucunun açıkça öngördüğü üzere; gelir getirici işte çalışma hali; işsizlik ödeneği yönünden hak düşürücü niteliktedir. Feshin geçersizliğine dair mahkeme kararının kesinleşmesine kadar işe başlatılsın veya başlatılmasın işçiye çalıştırılmadığı süre için ödenen en çok dört aya kadar doğmuş bulunan ücret ve diğer haklardan, iş kazaları ve meslek hastalıkları ile işsizlik sigortası dahil olmak üzere tüm sigorta kollarına ait primlerin kesilmesi, primlerin işverence ödenmesi ve bu sürelerin hizmetten sayılarak işçinin prim ödeme gün sayısına dahil edilmesi gereklidir. İşçinin boşta geçen ve çalışılmış gibi kabul edilen en çok dört aylık süre içinde gelir elde ettiği, işsiz kalmanın sonuçlarının bu şekilde telafi edildiği gözetildiğinde, dört aylık süre için ödenmiş olan işsizlik ödeneğinin İş Kurumuna iadesi gerekir. Aksinin kabulü çifte ödemeye neden olacağı gibi, 4447 sayılı Kanun'un yukarıda açıklanan amacına da aykırılık teşkil eder.Sigortalı tarafından açılan işe iade davası sonucunda, işe iadeye karar verilip, işe başlatılması halinde, çalışılmış olarak kabul edilen dört aylık süreye ilişkin olarak iadesi gereken işsizlik ödeneği miktarı belirlenirken de kuşkusuz; sigortalı işsizin kusurunun bulunmadığı gözetilerek temerrüt tarihinden itibaren işleyecek faizden sorumlu olması gerektiği ve icra inkar tazminatına da hükmolunamayacağı yönleri üzerinde durulmalıdır.Mahkemece açıklanan maddi ve hukuki ilkeler gözetilmek suretiyle hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde ödenen işsizlik ödeneğinin tümünün iadesine karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirir.SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz giderinin istek halinde ilgiliye iadesine, 29.06.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.