MAHKEMESİ: Ankara 17. İş MahkemesiTARİHİ: 30/03/2009NUMARASI: 2006/586-2009/219Davacı vekili, işe iade davasının kesinleşmesinin ardından işveren tarafından maaş bordrosunda gösterilen miktar üzerinden dört aylık boşta geçen süre ücreti ödemesi yaptığını, oysa davacının aylık br ücretinin maaş belgesine göre daha yüksek olduğunu, bu nedenle bakiye boşta geçen süre ücreti alacağının takibe konulduğunu, davalının yersiz itirazı ile takibin durduğunu belirterek itirazın iptaline, takibin devamına, borçlu davalının icra inkar tazminatı ödemesine karar verilmesini istemiştir.Davalı vekili, davacının işe iade kararı uyarınca boşta geçen dört aylık süre için haksız olarak icra takibi yaptığını, ödeme nedeniyle takibe itiraz edildiğini, davacı aylık ücretinin bordro üzerinde yazılı miktardan çok fazla olduğunu iddia etmekte ise de gerçeği yansıtmadığını, davacının 26/01/2006 tarihinde işe iadesini talep ettiğini, müvekkili şirketin davacının iş başı yapması için 08/02/2006 tarihli ihtarname gönderdiğini, fakat davacının işbaşı yapmadığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.Mahkemece, itirazın iptaline ve takibin devamına karar verilmiştir. Hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.İşe iade davası sonunda işçinin başvurusu, işverenin işe başlatmaması ve buna bağlı olarak boşta geçen süreye ait ücret yönünden taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.4857 sayılı İş Kanunu'nun 21. maddesinin 5. fıkrasına göre, işçi kesinleşen mahkeme kararının kendisine tebliğinden itibaren 10 iş günü içinde işe başlamak için işverene başvuruda bulunmak zorundadır. Aksi halde işverence yapılan fesih geçeri bir feshin sonuçlarını doğurur. İşçinin işe iade yönündeki başvurusu samimi olmalıdır. İşçinin gerçekte işe başlamak niyeti olmadığı halde, işe iade davasının sonuçlarından yararlanmak için yapmış olduğu başvuru geçerli bir işe iade başvurusu olarak değerlendirilemez. İşçinin süresi içinde işe iade yönünde başvurusunun ardından, işverenin daveti üzerine işe başlamamış olması halinde, işçinin gerçek amacının işe başlamak olmadığı kabul edilmelidir. Başka bir anlatımla, işçi işverene hiç başvurmamış gibi sonuca gidilmelidir. Bu durumda işverence yapılan fesih, 4857 sayılı Kanun'un 21/5. maddesine göre geçerli bir feshin sonuçlarını doğurur. Bunun sonucu olarak da, işe iade davasında karara bağlanan işe başlatmama tazminatı ile boşta geçen süreye ait ücret ve diğer hakların talebi mümkün olmaz.Somut olayda, kesinleşen işe iade davasının ardından işçi tarafından işverene işe başlatılması için 26/01/2006 tarihinde başvurmuştur. İşverenin 08/02/2006 tarihli ihtarı ile işçiye işe başlaması usulüne uygun olarak bildirildiği halde, işçinin işe başlamadığı sabittir. Bu durumda boşta geçen süre ücretini talep etme hakkı bulunmamaktadır. Davanın reddine karar verilmesi gerekirken hatalı gerekçe ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 09/02/2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.