Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 13791 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 25946 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :İş Mahkemesi DAVA : Davacı, kıdem, ihbar tazminatı, ücret alacağı, kötü niyet tazminatı, fazla mesai ücreti, hafta tatili, yıllık izin, asgari geçim indirimi ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı .... avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili, davacının davalılardan ...'nde 28.02.2004 tarihinde çalışmaya başladığını,...'nin 2011 yılı Eylül-Ekim aylarında diğer davalı ....'ne satıldığını, davacının yeni şirkette bir ay çalıştıktan sonra 03.11.2011 tarihinde iş sözleşmesine haksız son verildiğini, davacının günlük 08:00-20:00 saatleri arası çalıştığını, bazı günler saat 23:00'e kadar çalıştığını, yaz aylarında her Pazar, kış aylarında ise ortalama iki Pazar çalıştığını, resmi tatillerde çalıştığını, davacıya hiç yıllık izin kullandırılmadığını, asgari geçim indirimi ve çocuk parasının ödenmediğini, en son onyedi aylık maaşının ödenmediğini belirterek kıdem ve ihbar tazminatı ile birlikte bir kısım işçilik alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.Davalı .... Şti. vekili, davacının dava dilekçesinde iddia ettiği dönemlerde müvekkili şirkete ait işyerinde çalıştığını, müvekkili şirketin bu işyerini ... Şirketine 19.11.2011 tarihinde devrettiğini, bu işyeri devredilirken bazı işçilerin ücret alacaklarının kaldığını, davacının da müvekkili şirketten ücret alacağı olduğunu, işçilerin diğer haklarının da ödenmediğini, müvekkili şirketin işyerini devrettikten sonra diğer davalı ...'in kendisine ruhsat alıncaya kadar bir süre davalı şirketin ruhsatı ile üretim yaptığını, işyerinin müvekkili şirketten ... Şirketine devri tarihinde üretime ara verilmediğini, işyerindeki işçilerin çıkarılması ile müvekkili şirketin bir alakasının olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı .... vekili, davacının davalıya ait işyerinde hiç bir zaman sigortalı veya sigortasız olarak çalışmadığını, davalı şirkete karşı açılan davanın husumetten reddi gerektiğini, davacı iddialarının gerçeği yansıtmadığını, davacının taleplerinin zamanaşımına uğradığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.Mahkemece, yapılan yargılama sonucunda toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, yazılı gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Karar davalı .... tarafından temyiz edilmiştir.1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.2-Davacı tarafın 01.07.2013 tarihli bilirkişi raporuna karşı beyan dilekçesinde bilirkişi raporuna karşı beyanlarının yanında alacak miktarını ıslah ettiği anlaşılmaktadır. Dosya kapsamına göre mahkemece aynı zamanda ıslah dilekçesi olduğu anlaşılan bu dilekçeyi usulüne uygun olarak davalı tarafa tebliğ etmediği sabittir. Hal böyle olunca davacı tarafın ıslah dilekçesi usulune uygun olarak davalı tarafa tebliğ edilmesi gerekli iken tebliğ edilmeden karar verilmesi hatalıdır.Ayrıca davalı... Şirketinin cevap dilekçesindeki zamanaşımı definin dikkate alınıp alınmayacağı hususunda da uyuşmazlık bulunmaktadır. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, “davalılardan ... zamanaşımı itirazında bulunmasına karşın, diğer davalı ... zamanaşımı itirazında bulunmamıştır. İş bu raporda davacının ... yem de geçen hizmet süreleri ile ilgili hesaplama yapıldığından, ilgili davalının da zamanaşımı itirazında bulunmaması sebebiyle, tüm hizmet dönemine ilişkin hesaplama yapılacaktır. ” şeklinde açıklamada bulunularak, davalılardan ....'nin zamanaşımı defi dikkate alınmamıştır. Oysa, Mahkemece, her iki davalı da işyeri devri sebebiyle müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulmuştur. İşyeri devrinin esasları ve sonuçları 4857 sayılı İş Kanunu'nun 6. maddesinde düzenlenmiştir. Sözü edilen hükümde, işyerinin veya bir bölümünün devrinde devir tarihinde mevcut olan iş sözleşmelerinin bütün hak ve borçlarıyla devralan işverene geçeceği öngörülmüştür. Devir tarihinden önce doğmuş ve devir tarihinde ödenmesi gereken borçlarda ise, devreden işverenle devralan işverenin birlikte sorumlu olduğu aynı Kanun'un 3. fıkrasında açıklanmış ve devreden işverenin sorumluluğunun devir tarihinden itibaren iki yıl süreyle sınırlı olduğu hükme bağlanmıştır. Hal böyle olunca, devreden işveren ... tarafından zamanaşımı defi ileri sürülmemiş ise de, davalılar arasındaki iş hukukuna özgü sorumluluk ilişkisinin niteliğine göre, devralan işveren .... devraldığı işçilerin, devreden işverende geçen hizmet sürelerine ilişkin işçilik alacaklarından sorumlu olacağından dolayı, zamanaşımı defi de dikkate alınmalıdır. Bu durumda, Mahkemece, davalılardan .... tarafından süresinde ileri sürülen zamanaşımı definden, ödenmeyen ücret, asgari geçim indirimi, fazla çalışma, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının etkilenip etkilenmediği hakkında değerlendirme yapılmaması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.3-Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının yaz aylarında günlük dörtbuçuk saat, kış aylarında günlük birbuçuk saat fazla mesai yaptığı belirtilerek hesaplama yapılmıştır. Tüm dosya kapsamındaki bilgi ve belgeler, davacının yaptığı işin niteliği, dosyadaki ve emsal dosyalardaki tanık beyanları dikkate alındığında davacının yaz aylarında günlük üç saat haftalık yirmibir saat fazla mesai yaptığının kabulü ile fazla mesai alacağının hesaplanması gereklidir.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan sebeplerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek olması halinde ilgiliye iadesine, 15.04.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.