Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1334 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 27668 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :İş MahkemesiDAVA : Davacı, kıdem tazminatı, ücret, yıllık izin, fazla mesai, ulusal bayram ve genel tatil ile hafta tatil ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı İsteminin Özeti:Davacı, yoğun çalışma şartlarına rağmen ücretlerinin ödenmemesi sebebi ile iş sözleşmesini hakıl nedenle feshettiğini ileri sürerek, kıdem tazminatı ile ücret, izin, fazla çalışma, hafta ve genel tatil alacaklarını istemiştir.Davalı Cevabının Özeti:Davalı, davacı nın şefi ile aralarında yaşanan olumsuz tartışma üzerine izin aldığını ve izin sonrası işe devam etmediğini, kendi isteği ile ayrıldığını, kıdem tazminatına hak kazanmadığını, ücretlerinin ödendiğini savunarak maddi hukuki dayanağı bulunmayan davanın reddini istemiştir. Mahkeme Kararının Özeti:Mahkemece, iş sözleşmesinin davacı tarafından haklı nedenle feshedildiği değerlendirilerek, delil durumuna göre istekler kısmen hüküm altına alınmıştırTemyiz:Kararı davalı vekili temyiz etmiştir. Gerekçe:1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.2-İş sözleşmesinin tarafları, asgari ücretin altında kalmamak kaydıyla sözleşme özgürlüğü çerçevesinde ücretin miktarını serbestçe kararlaştırabilirler. İş sözleşmesinde ücretin miktarının açıkça belirtilmemiş olması taraflar arasında iş sözleşmesinin bulunmadığı anlamına gelmez. Böyle bir durumda dahi ücret, Türk Borçlar Kanunun 401. maddesine göre tespit olunmalıdır. İş sözleşmesinde ücretin kararlaştırılmadığı veya çalışma yaşamında daha az vergi ya da sigorta primi ödenmesi amacıyla zaman zaman, iş sözleşmesi veya ücret bordrolarında gösterilen ücretlerin gerçeği yansıtmadığının anlaşıldığı hallerde ücretin miktarı, işçinin kişisel özellikleri, işyerindeki ya da meslekteki kıdemi, meslek unvanı, yapılan işin niteliği, iş sözleşmesinin türü, işyerinin özellikleri, emsal işçiler o işyerinde ya başka işyerlerinde ödenen ücretler, örf ve adetler göz önünde tutularak belirlenir.Somut olayda, plasiyer şoförü olarak 04.03.2008-18.05.2013 tarihleri arasında çalışan davacı 1.800,00 TL net ücret aldığını iddia etmiştir. Davalı ise bordroda belirtilen ücret ile çalıştığını savunmuştur. Davacı tanıkları 2011 yılında 1.600,00-1.700,00 TL aldığını, 2008-2009 yılında ise 1.500,00 TL aldıklarını beyan etmiştir. Yapılan emsal araştırma sonucu Tek gıda iş sendikası 1.750,00 TL net ücret alabileceğini, ... ise 1.100,00 TL brüt ücret alabileceğini belirtmiştir. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda 1.800,00 TL net ücret üzerinden davacı iddiası gibi hesaplama yapılmış ve mahkemece bu kabul doğrultusunda hüküm kurulmuş ise de, iddia ve savunmaya, davacının yaptığı işe ve çalıştığı işyerine, tanık beyanları ve tüm dosya kapsamına göre emsal araştırma sonucu gelen yazı cevabı doğrultusunda 1.750,00 TL net ücret ile çalıştığının kabulü dosya içeriğine daha uygun düşecektir. Davacının kabul edilen alacakları 1.750,00 TL net ücret üzerinden yeniden hesaplanıp hüküm altına alınmalıdır. Davacının net 1.800,00 TL ücretle çalıştığının kabulü isabetsiz olup, kararın bu yönden bozulması gerekmiştir.3-Davacı işçinin fazla çalışma yapıp yapmadığı hususu taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları, delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın bu tür yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada gözönüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.Somut olayda, 2012 yılı giriş çıkış kayıtları bulunduğu için bu kayıtlara göre , diğer yıllar ise tanık beyanlarına göre hesaplama yapılarak fazla çalışma alacağı hüküm altına alınmıştır. Hükme esas alınan ek raporda, davalı tarafça fazla mesai tahakkuku bulunan bordrolardaki tahakkukların giriş çıkış kayıtları ile çelişkili olması davacının yapıtğı iş sebebi ile her ay aynı saat fazla mesai yapılmasının hayatın olağan akışına aykırı olması sebebi ile bordrolarda tahakkuk dilen tutarların mahsup edildiği belirtilmiş ise de isabetli olmamıştır. Dosya içeriğine göde fazla mesai alacaklarının davacı işçi tarafından imzası inkar edilmeyen bordrolarda tahakkuk edilerek ödendiği anlaşılmaktadır. Mahkemece, yeniden bilirkişi raporu aldırılarak imzalı bordrolarda fazla mesai tahakkuku gösterilen aylar dışlanmak suretiyle yapılacak hesaplamaya göre söz konusu alacaklara hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.Sonuç:Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 21.01.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.