MAHKEMESİ :İş MahkemesiDAVA : Davacı, kıdem tazminatı, yıllık izin, fazla mesai, genel tatili, ücret alacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir. Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davacı ve davalılar avukatları tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı vekili, müvekkilinin ücretlerinin ödenmemesinden dolayı iş sözleşmesi haklı sebeple feshettiğini belirterek kıdem tazminatı ile ücret, yıllık izin, fazla mesai ve genel tatil ücret alacağı talebinde bulunmuştur. Davalı vekilleri, davacının ücretlerinin ödendiğini, alacağının bulunmadığını savunarak davanın reddini istemişlerdir.. Mahkemece, davacının davalı birinci şirkette çalışan işçinin aynı şirketin ortaklarına ait aynı adreste ve başka bir tüzel kişiliğe sahip işyerine davalılarca anlaşma üzerine ve davacının iş sözleşmesini devralması ve 01.11.2008 yılından beri de bu şirkette çalışmış olması bakımından ve hizmetinde hiç ara vermeden devamlılığın olması da dikkate alındığında işyeri devri olmamakla birlikte, iş sözleşmesi devri niteliğinde olduğu her iki şirketinde sorumluluğunun bulunduğu, son şirket olan ....'nin hizmetin tamamından, ilk şirket ....'nin ise hizmet ve ücret sınırlaması ile sorumluluğunun bulunduğu 1475 sayılı Kanun'un 14. maddesinde devreden işveren sorumluluğu bakımından kıdem tazminatı yönünden süre sınırlaması öngörülmediği çalıştırdığı döneme ilişkin kıdem tazminatından ...'nin sorumluluğu olduğu, davacının ücretlerin ödenmemesi sebebiyle fesihte haklı olduğu yine dosyaya sunulan belgelerden ve dinlenen tanık beyanlarından davacının yıllık izin, ücret, genel tatil ve fazla çalışma alacağına hak kazanacağı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir. 1- Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davalı ... vekilinin tüm, davacı ve davalı ... vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir. 2- 4857 sayılı İş Kanunu'nun 6. maddesinde işyeri devri düzenlenmiş olup, devreden ve devralan işverenlerin sorumluluk esasları belirtilmiştir. Buna göre, işyerinin veya işyerinin bir bölümü hukuki bir işlemle bir başkasına devredildiğinde, devir tarihinde işyerinde veya bir bölümünde var olan iş sözleşmeleri bütün hak ve borçları ile birlikte devralana geçecek, devirden önce doğmuş olan ve devir tarihinde ödenmesi gereken borçlardan devreden ve devralan işveren birlikte sorumlu olacak, ancak devreden işverenin sorumluluğu devir tarihinden itibaren iki yıl ile sınırlı olacaktır. Keza, kıdem tazminatında da 4857 sayılı Kanun'un 120. maddesi uyarınca yürürlüğü devam eden 1475 sayılı İş Kanunu'nun 14. maddesi ile işyerini devredenin kendi dönemi ile sınırlı olarak devralanla birlikte sorumluluğu kabul edilmiştir. Kanun koyucu bu düzenlemelerle, işçinin haklarını olabilecek en etkin şekilde korumayı amaçlamış ve böylece işçinin işveren değişikliğinden zarar görmesini önlemek istemiştir. Çalışma hayatında sıklıkla işverenler arasında işyeri devri yapıldığı gibi, iş sözleşmesinin devri de yapılmaktadır. İşyeri devrinde tüm işçilerin sözleşmeleri topluca yeni işverene devredilirken, iş sözleşmesinin devrinde sadece bir işçinin sözleşmesi yeni işverene devredilmektedir. Ancak, ikisinde de işveren değişikliği olgusu ortaktır. Diğer bir deyişle, ikisinde de sözleşme sona ermeden işveren taraf değişmektedir. Yukarıda açıklandığı üzere, 4857 sayılı Kanun'da işyeri devri açıkça düzenlenmiş ise de, iş sözleşmesinin devrine ilişkin bir düzenleme bulunmamaktadır. Ancak, işyeri devri ve iş sözleşmesinin devri arasındaki hukuki işlemin benzerliği karşısında öğretide, işyeri devrinde öngörülen düzenlemenin kıyasen iş sözleşmesinin devrinde de uygulanabileceği ifade edilmektedir. Sonuç olarak, işverenlerin sorumluluklarına dair 4857 sayılı Kanun'un 6. maddesi ve 4857 sayılı Kanun'un 120. maddesi uyarınca yürürlüğü devam eden 1475 sayılı İş Kanunu'nun 14. maddesi hükümlerinin bütün halinde iş sözleşmesinin devrine de kıyasen uygulanması kabul edilmelidir. Bu durumda, devralan işvereni sadece kendi dönemindeki borçlarla sınırlı olarak sorumlu tutmak mümkün değildir. İş sözleşmesinin devrinden önce doğmuş borçlardan da devralan işveren sorumlu olacaktır. Mahkemece, davacının, davalılar nezdinde kesintisiz çalışması dikkate alınarak davalılar arasında iş sözleşmesi devri bulunduğu kabul edilmesine rağmen bilirkişi raporu ile tespit edilen fazla mesai ve genel tatil alacaklarından sadece ... şirketinin sorumlu tutulmasına karar verilmiştir. Davacının, ... kayıtlarına göre 31.10.2008 tarihinde davalı ... Şirketinden çıkışı yapıldıktan bir gün sonra 01.11.2008 tarihinde davalı ... şirketine giriş kaydı bulunmaktadır. Bu husus taraflarca da doğrulanmaktadır. Yukarıda izah edildiği üzere 4857 sayılı Kanun'un 6. maddesine göre, devreden ...'nin devralan NBK şirketi ile devirden önce doğmuş olan ve devir tarihinde ödenmesi gereken borçlardan birlikte sorumluluğu bulunmaktadır. Somut olayda, davacı 01.11.2008 tarihinde davalı ... şirketinde çalışmaya başladığından, devir olgusunun bu tarih itibariyle başladığını kabul etmek gerekecektir. Dava ise 01.11.2010 tarihinde açılmıştır. Hal böyle olmakla, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 92/2. maddesi de dikkate alındığında, iki yıllık süre dolmadan devir olgusunun gerçekleştiği anlaşılmakla, davalı ....'nin diğer davalı ile devirden önce doğmuş olan ve devir tarihinde ödenmesi gereken borçlardan birlikte sorumlu olduğu gözetilmeden, tespit edilen alacaklardan sadece devralan şirket NBK şirketinin sorumlu tutulması hatalı olmuştur. SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının isteği halinde ilgiliye iadesine, 29.01.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.