Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 12702 - Karar Yıl 2012 / Esas No : 9697 - Esas Yıl 2012
MAHKEMESİ: Kocaeli 1. İş MahkemesiTARİHİ: 22/03/2012NUMARASI: 2010/375-2012/245Davacı vekili, davalı Bakanlığın müvekkiline ait iş yerinde Türk Metal Sendikası’nın toplu iş sözleşmesi yapma yetkisinin bulunduğuna ilişkin yetki tespitinde bulunduğunu, 2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Kanunu uyarınca sendikanın toplu iş sözleşmesi yapabilme yetkisine haiz olabilmesi için işverenin aynı iş kolunda yer alan işyerlerinin tümünde çoğunluğa sahip olması gerektiğini, müvekkili firmanın sadece Gebze adresindeki işyerinden ibaret olmayıp Yukarı Dudullu Ümraniye ve Yukarı Dudullu Organize Sanayi Bölgesi adreslerinde de aynı iş kolunda ve aynı organizasyon içinde yer alan satış pazarlama departmanı, depo, muhasebe, finans ve yönetiminin yer aldığı iki ayrı işyerinin daha bulunduğunu, dolayısıyla müvekkili firmanın işletme vasfına haiz olmakla yetki başvurusunun yapıldığı anda toplam yetmişaltı işçinin istihdam edildiğini, dolayısıyla sendikanın yirmiüç olan üye sayısının kanunun aradığı çoğunluğu sağlamadığından yetki tespitine ilişkin hesabın hatalı olduğunu, ayrıca üyelik fişlerini çalışma ve sosyal güvenlik bakanlığına yetki için başvurduğu tarihten itibaren üç iş günü içinde müvekkili firmaya vermesi gerekirken bu yükümlülüğünü yerine getirmediğini iddia ederek yetki tespitine ilişkin idari işlemin iptaline ve sendikanın toplu iş sözleşmesi yapma yetkisinin olmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir.Davalı Bakanlık vekili; sendikanın yetki başvurusu üzerine davacı firmada kırküç işçinin çalıştığının ve bunlardan yirmiüç işçinin sendika üyesi olduğunun tespit edildiğini, davanın itirazında belirttiği iki işyerinden birisinin “17” numaralı iş kolunda tescilinin bulunduğunu, diğerinin ise tescil kaydının bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.Davalı sendika vekili ise, her iki davalının adresinin Ankara olduğunu belirterek öncelikle yetki itirazında bulunduklarını, ayrıca davanın altı günlük itiraz süresi içerisinde açılmadığını, esasa ilişkin olarak da yetki tespitinin doğru olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.Mahkemece, toplanan delillere bilirkişi raporlarına dayanılarak; davalı Bakanlığın yetki tespitinde esas aldığı işyerinin dışında İstanbul İliÜmraniye İlçesinde kurulu bulunan iki ayrı işyerinin daha bulunduğu, bu işyerlerinin asıl işyeri ile aynı organizasyon içinde yeraldığı ve bu yerlerde Gebze'deki fabrikada işlenen malların depolama ve sevkiyat işlerinin yapıldığı, dolayısıyla İstanbul'da bulunan iki ayrı işyerinde yapılan işlerin yardımcı iş niteliğinde olup asıl işin yapıldığı fabrika işyerinin girdiği iş kolunda sayılması ve 2822 sayılı Kanun'un 3. maddesi anlamında asıl işi tamamlayan bir yapısının bulunması nedeniyle fabrika işyeri ile birlikte tek işyeri olarak düşünülmesi gerektiği, bu durumda toplam çalışan sayısı yetmişbeş kişi, davalı sendika üye sayısı yirmidört kişi olduğundan davalı sendikanın davacı işyerlerinde çoğunluğu sağlayamadığı ve davalı bakanlığın olumlu yetki tespiti kararının yerinde olmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.Kararı davalılar vekilleri temyiz etmiştir.Taraflar arasındaki uyuşmazlık davalı sendikanın davacıya ait işyeri ya da işyerlerinde çoğunluğu sağlayıp sağlayamadığı ve bu itibarla olumlu yetki tespitinin yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.İşçi sendikasının toplu iş sözleşmesi yapabilmesi için toplu iş sözleşmesinin uygulanacağı işyeri ya da iş yerlerinde yetkili sendika olması gereklidir. Bunun için işçi sendikasının söz konusu işyeri ya da işyerlerinde yetkili olduğu belirlenmelidir. Yetki tespitine ilişkin prosedür ise 2822 sayılı Kanun'un açıkça düzenlenmiştir. 2822 sayılı Kanun'un 12. maddesinin 1. fıkrasında, “Kurulu bulunduğu işkolunda çalışan işçilerin en az yüzde onunun (tarım ve ormancılık, avcılık ve balıkçılık işkolu hariç) üyesi bulunduğu işçi sendikası, toplu iş sözleşmesinin kapsamına girecek işyeri veya işyerlerinin her birinde çalışan işçilerin yarıdan fazlasının kendi üyesi bulunması halinde bu işyeri veya işyerleri için toplu iş sözleşmesi yapmaya yetkilidir. İşletme sözleşmeleri için işyerleri bir bütün olarak nazara alınır ve yarıdan fazla çoğunluk buna göre hesaplanır…” hükmüne yer verilmiştir. Anılan Kanun'un 13. maddesinde, “Bir toplu iş sözleşmesi yapmak isteyen işçi sendikası, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına yazıyla başvurarak kurulu bulunduğu işkolunda üye sayısı itibariyle yüzde on (tarım ve ormancılık, avcılık ve balıkçılık işkolu hariç) oranını sağladığının belirlenmesini ve sözleşmenin kapsamına girecek işyeri veya işyerlerinde başvuru tarihinde çalışan işçiler ile üyelerinin sayısının tespitini ister. İşçi sendikası kendisinde bulunan üyelik fişlerini Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına yetki için başvurduğu tarihten itibaren üç işgünü içinde işverene vermek zorundadır.Çalışma Bakanlığı, kayıtlarına göre sendikanın çoğunluğu haiz olması halinde, toplu iş sözleşmesi yapma başvurusunu işyerindeki işçi ve üye sayısını, o işkolunda kurulu işçi sendikalarıyla taraf olacak işveren sendikası veya sendika üyesi olmayan işverene başvurunun alındığı tarihten itibaren altı işgünü içinde başvuru tarihindeki kayıtlara göre bildirir. Çoğunluğu haiz olmadığının tespiti halinde bu bilgiler sadece başvuran sendikaya aynı süre içinde bildirilir.” denilmiştir.Söz konusu Kanun'un 15. maddesinde ise, “Kendilerine 13 ve 14. maddeler uyarınca gönderilen tespit yazısını alan işçi veya işveren sendikaları veya sendika üyesi olmayan işveren, taraflardan birinin veya her ikisinin gerekli yetkiyi haiz olmadıkları veya kendisinin çoğunluğu bulunduğu yolundaki itirazını sebeplerini de göstererek yazının kendilerine tebliğ tarihinden itibaren altı iş günü içinde işyerinin bağlı olduğu bölge müdürlüğünün bulunduğu yerdeki iş davalarına bakmakla görevli mahkemeye yapabilir. Toplu iş sözleşmesi birden fazla bölge müdürlüğünün yetki alanına giren işyerlerini kapsadığı hallerde itiraz Ankara' daki iş mahkemesine yapılır. İşletme toplu iş sözleşmesi için itiraz, işletme merkezinin bulunduğuyerdeki iş mahkemesine yapılır. İtiraz dilekçesi Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına veya ilgili Bölge Müdürlüğüne kayıt ettirildikten sonra mahkemeye verilir. Kurulu bulunduğu işkolunda çalışan işçilerin yüzde onunu temsil edemeyen sendika yetki itirazında bulunamaz.İşçi ve üye sayılarının tespitinde maddi hata iddiasıyla süreye ilişkin itirazları mahkeme altı işgünü içinde duruşma yapmaksızın kesin olarak karara bağlar. Bunların dışındaki itirazlar için mahkeme duruşma yaparak karar verir. Duruşma sonunda verilecek karar temyiz edildiği takdirde Yargıtayca onbeş gün içinde kesin karara bağlanır.Mahkemeye itirazın yapılması, karar kesinleşinceye kadar yetki işlemlerini durdurur.” düzenlemesine yer verilmiştir.İşverenin aynı iş kolunda yer alan birden fazla işyerini kapsayan bir işletmesi söz konusu ise bu işyerleri için ancak işletme toplu iş sözleşmesi olarak tek bir toplu iş sözleşmesi yapılabilir. Bu husus 2822 sayılı Kanun'un 3. maddesinde, “Bir toplu iş sözleşmesi aynı işkolunda bir veya birden çok işyerini kapsayabilir. Bir gerçek ve tüzelkişiye veya bir kamu kurum ve kuruluşuna ait aynı işkolunda birden çok işyerine sahip bir işletmede ancak bir toplu iş sözleşmesi yapılabilir. Bu Kanun anlamında bu sözleşmeye işletme toplu iş sözleşmesi denir. Ancak, kamu kurum ve kuruluşlarına ait müessese ve işyerleri ayrı tüzelkişiliğe sahip olsalar dahi, bu kurum ve kuruluşlar için tek bir işletme toplu iş sözleşmesi yapılır…” denilmek suretiyle açıklanmıştır.Öte taraftan, işkolu tespiti ve işkolu tespitine itiraz prosedürü ise özel olarak 2821 sayılı Sendikalar Kanunu’nun 4. maddesinde düzenlenmiştir. Anılan maddede, “Bir işyerinin girdiği işkolunun tespiti Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca yapılır. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tespit ile ilgili kararını Resmi Gazete'de yayımlar. Kararın yayımını müteakip bu tespite karşı ilgililer iş davalarına bakmakla görevli mahalli mahkemede onbeş gün içinde dava açabilirler. Mahkeme iki ay içinde kararını verir. Kararın temyiz edilmesi halinde Yargıtay uyuşmazlığı iki ay içinde kesin olarak karara bağlar.” denilmiştir.Dosya içeriğine göre, yetki tespit işleminin sadece metal iş kolunda yer alan Gebze’deki işyerine ilişkin olduğu, davacı işverenin ise yetki tespitinde yer almayan ancak işletme kapsamında bulunan İstanbul ili Ümraniye ilçesinde iki ayrı işyerinin daha bulunduğunu iddia ettiği anlaşılmaktadır. Mahkemenin, davacının belirttiği işyerlerinde yapılan işin yardımcı iş niteliğinde olduğu ve 2822 sayılı Kanun’un 3. maddesi anlamında tek bir işyerinin bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verdiği görülmektedir.Somut olayda, öncelikle 2821 sayılı Kanun’un 4. maddesine göre davacı tarafından bildirilen ancak iş kolu tespiti bulunmayan işyeri açısından işkolu tespitinin yapılması gereklidir. Bunun için davacıya süre verilmeli ve kanunda özel olarak düzenlenen tespit prosedürünün sonucu beklenmelidir. Ayrıca Dudullu’daki diğer işyeri bakımından da bir tespit işlemi yapılıp yapılmadığı araştırılarak tespit işlemi yapılmışsa bunun kesinleşip kesinleşmediği belirlenmelidir. Bundan sonra gerekirse yeniden keşif yapılarak ve uzman bilirkişilerden rapor alınarak tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilip ortada tek bir işyeri ve ona bağlı yerler mi, yoksa işletme mi ya da birbirinden bağımsız işyerleri mi bulunduğu tartışılmalı ve sonucuna göre, 2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Kanunu’nun 15. maddesinde belirtilen esaslar uyarınca yetkili mahkeme olunup olunmadığı değerlendirilerek yetkili mahkeme olunduğu tespit edilecek olunursa davanın esası hakkında hüküm kurulmalıdır. Mahkeme tarafından belirtilen esaslara göre işlem yapılmaksızın eksik inceleme ve araştırmayla yazılı şekilde hüküm kurulması hatalıdır. Kararın bu yönden bozulmasına ve bozma sebebine göre sair temyiz sebeplerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 07.06.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.