MAHKEMESİ :İş MahkemesiDAVA : Davacı, kıdem, ihbar tazimatı, fazla çalışma ile yıllık izin ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir. Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı, davalıya ait iş yerinde 15.12.1998-16.02.2009 tarihleri arasında çalıştığını, iş sözleşmesinin işverence haksız feshedildiğini, iş yerinde fazla çalışma yapmasına rağmen bu çalışma karşılığı ücret alacaklarının ödenmediğini, yıllık izinlerinin kullandırılmadığını ileri sürerek, kıdem ve ihbar tazminatları ile bir kısım işçilik alacaklarının tahsilini istemiştir. Davalı, işten kendi isteği ile ayrılan davacının kıdem ve ihbar tazminatı isteminin reddi gerektiğini, iş yerinde fazla çalışma yapılmadığını ileri sürmüş ve mahkemece aksi kanaate varıldığı takdirde davacının iş yerinden borç aldığı 6.150,00 TL'nin, davacının hak kazandığı ücret alacaklarından mahsubunu talep etmiştir. Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davalının iş sözleşmesini fesihte haksız olduğu, davacının hak kazandığı fazla çalışma ücret alacaklarının ödenmediği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Kararı davalı taraf temyiz etmiştir. 1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir . 2-Taraflar arasında, davacı işçinin iş sözleşmesi devam ederken davalı işverene borçlanıp borçlanmadığı, ve borçlanmış ise bu miktarın işçilik alacaklarından mahsup edilip edilmeyeceği yönünde uyuşmazlık bulunmaktadır. 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 118/1 maddesi uyarınca, iki kişi karşılıklı olarak bir miktar parayı veya konuları itibari ile aynı türden malı birbirine borçlu oldukları takdirde, her iki borç muaccel ise iki tarafın her biri borcunu alacağı ile takas edebilir. Sonuçta her iki borç da az olanı oranında sona erer. Davanın açıldığı tarih itibariyle yürürlükte olan takas borcu sona erdiren sebeplerden biridir. Takastan bahsedilmek için, her şeyden önce iki ayrı kimsenin karşılıklı olarak birbirlerinden alacaklı olmaları gerekir. Henüz doğmamış veya takas anında sona ermiş alacaklar takas edilemez. Takas, karşılık dava olarak ileri sürülebileceği gibi, defi olarak da ileri sürülebilir. Takasın defi olarak ileri sürüldüğü davada, takas ve mahsup sonucu kalan ve hüküm altına alınan miktar üzerinden yargılama harcı alınacak, takas ve mahsup defi nedeni ile reddedilen miktar üzerinden ileri süren yararına vekâlet ücreti ve yargılama giderine karar verilecektir. Somut olayda, davalı işveren tarafından ibraz edilen 26.12.2007 tarihli belgenin incelenmesinde, davacının davalı şirket ve iş yeri sahibi ...'dan toplam olarak aldığı borç miktarının 9.150,00 TL olduğu belirtilmiştir. Bu belge davacının imzasını taşımaktadır. Davacı vekili, bu belgenin tahrif edildiğini, belgenin sadece şirketten 2.400,00 TL aldığı yönünde düzenlendiğini, bundan sonraki beyanların sonradan ilave edildiğini ileri sürmüştür. Davanın açıldığı tarih itibariyle takas ve mahsup talebi ilk itirazlardan olup, cevap süresi içerisinde ileri sürülmelidir. Her ne kadar, davalı taraf takas ve mahsup talebini süresi içerisinde ileri sürmemiş ise de, davacı tarafından bu talebe ilişkin savunmanın genişletilmesi yasağının ihlal edildiği gerekçesi ile itirazda bulunulmadığına göre, bu savunma üzerinde durulması gerekir. Mahkemece bu hususta bir değerlendirme yapılmaması hatalı olup kararın bu sebeple bozulması gerekmiştir SONUÇ:Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 29.01.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.