Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 11320 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 36837 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :İş Mahkemesi DAVA : Davacı, ihbar tazminatı ile cezai şart alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı, davalının iş sözleşmesini istifa ile sona erdirdiğini, rekabet yasağına aykırı hareket ettiğini belirterek ihbar tazminatı ve iş sözleşmesinde öngörülen cezai şartın tahsilini istemiştir.Davalı vekili, davanın reddini talep etmiştir.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.Kararı süresi içinde davalı vekili temyiz etmiştir.1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.2-Uyuşmazlık rekabet yasağına aykırılıktan kaynaklı cezai şart talebi yönünden açılan davada mahkemenin görevli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.Talebe konu dönemde yürürlükte bulunan mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun iş sözleşmesini açıklayan 10. başlığının içinde, “Rekabet Memnuiyeti” başlığı altında 348 ve devamı maddeleri bu yükümlülüğe ilişkin düzenlemeleri içermektedir.Mülga 818 sayılı Kanun'un 348. maddesinde:“İş sahibinin müşterilerini tanımak veya işlerinin esrarına nüfuz etmek hususlarında işçiye müsait olan bir hizmet sözleşmesinde her iki taraf, sözleşmenin hitamından sonra, işçinin kendi namına iş sahibi ile rekabet edecek bir iş yapamamasını ve rakip bir müessesede çalışamamasını ve böyle bir müessesede şerik veya sair sıfatla alakadar olamamasını, şart edebilirler.Rekabet memnuiyetine dair olan şart, ancak işçinin müşterileri tanımasından ve esrara nüfuzundan istifade ederek iş sahibine hissolunacak derecede bir zarar husulüne sebebiyet verebilecek ise, caizdir.İşçi, sözleşmenin yapıldığı zamanda reşit değil ise rekabet memnuiyetine dair olan şart batıldır.” hükmünü içermektedir.Madde metninde de açıkça “…sözleşmenin hitamından sonra…” sözcükleriyle ifade edildiği üzere mülga 818 sayılı Kanun'un 348. maddesinde düzenlenen rekabet yasağı, hizmet sözleşmesi son bulduktan sonra geçecek döneme ilişkindir.İş sözleşmesi devam ederken, haksız rekabet hususunda bu hüküm değil; hizmet akdi hükümleri ve haksız rekabete ilişkin genel hükümler uygulanır.Diğer taraftan, mülga 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 4. maddesinde;“…Tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın:…(3.) Borçlar Kanunu’nun, …rekabet memnuiyetine dair 348 ve 352,…maddelerinde;…tanzim olunan hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır.” hükmü bulunmaktadır.Öte yandan; 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 1. maddesinde, işçi sayılan kimselerle (Kanunun değiştirilen 2'nci maddesinin C, D ve E fıkralarında istisna edilen işlerde çalışanlar hariç) işveren veya işveren vekilleri arasında “iş akdinden doğan” veya “iş kanuna dayanan” her türlü hak iddialarından doğan hukuki uyuşmazlıkların İş Mahkemelerinde çözümleneceği açıklanmıştır.İşçi işe alındığı andan işten çıkarılacağı ana kadar işverene karşı rekabet yapamaz. Zira, söz konusu zaman parçası içinde yapılmış rekabet, sadakat borcuna aykırılık oluşturur. İşçinin 4857 sayılı İş Kanunu’nun 25./II. b, d ve e bentleri gereğince doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışlarda bulunması sadakat borcunun ihlali olarak kabul edilmiş; bu halde işverenin iş akdini feshedebileceği gibi tazminat da isteyebileceği hükme bağlanmıştır.Rekabet etmeme borcu ise işçinin öteki borçları gibi her iş sözleşmesi için söz konusu olan borçlardan değildir. İş sözleşmesinin devamı süresince işçinin işverenle rekabet etmemesi sadakat borcu içinde yer alan bir yükümlülüktür. Buna karşılık, taraflar iş ilişkisi devam ederken sözleşmenin bitiminden sonra işçinin rekabet etmeyeceğine ilişkin bir hükmün iş sözleşmesine konulmasını veya bu konuda ayrı bir sözleşme (rekabet yasağı sözleşmesi) yapılmasını kararlaştırabilirler. İş sözleşmesi sona erdikten sonra işçinin işverenle rekabet etmeme borcu ancak böyle bir yükümlülük sözleşme ile kararlaştırıldığı takdirde söz konusu olmaktadır.İş görme ve sadakat borçları, açıkça kararlaştırılmasa bile her iş sözleşmesinde vardır. Rekabet etmeme borcu ise, ancak iş sözleşmesi taraflarının açıkça kararlaştırmaları halinde ortaya çıkar.Somut olayda, davacı, davalının iş akdini istifa ederek sonlandırdığını, iş sözleşmesinin rekabet yükümlülüğüne aykırı davranarak, sözleşmede geçen üç aylık süre dolmadan başka bir ilaç firmasında çalışmaya başladığını belirterek, ihbar tazminatı ve rekabet yasağına aykırılıktan kaynaklanan cezai şart talebinde bulunmuştur. Mahkemece davacının taleplerinin kablüne karar verilmiştir. İş sözleşmesinin sona ermesinden sonra rekabet yasağına aykırı hareket edilmesi sebebi ile istenen tazminatlarla ilgili davaya bakma görevinin Ticaret mahkemesinde olduğuna ilişkin, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 4/1-c maddesinin açık hükmü karşısında, mahkemece bu taleple ilgili olarak görevsizlik kararı verilmesi gerekmektedir. Bu doğrultuda mahkemece alacak kalemlerinin tefrik edilerek cezai şart açısından Ticaret Mahkemeleri görevli olduğundan dolayı görevsizlik kararı verilmesi, ihbar tazminatı için ise yeniden hüküm kurması gerekmektedir. Mahkemece verilen karar hatalı olup hükmün bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Hükmün yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 24.03.2015 günü oybirliğiyle karar verildi.