Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 11277 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 37225 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :İş MahkemesiDAVA : Davacı-karşı davalı, maddi ve manevi tazminat alacaklarının ödetilmesine, davalı-karşı davacı kıdem ve ihbar tazminatı alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme, her iki davanın da kabulüne karar vermiştir.Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı İsteminin Özeti:Davacı işveren, davalı işçinin, kusurlu hareketi ile şirkete zarar verdiğini ileri sürerek maddi ve manevi tazminatın davalıdan tahsilini, karşı dava yönünden ise işçinin iş sözleşmesinin haklı sebeple feshedildiğini savunarak davanın reddini istemiştir.Davalı Cevabının Özeti:Davalı işçi, olayda kusurunun olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir. Karşı dava olarak ise, iş sözleşmesinin haksız şekilde işverence feshedildiğini ileri sürerek, kıdem ve ihbar tazminatı alacaklarını istemiştir.Mahkeme Kararının Özeti:Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, asıl dava ve karşı davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Temyiz:Kararı taraflar vekilleri temyiz etmiştir. Gerekçe:1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalı-karşı davacının tüm, davacı-karşı davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.2-İş sözleşmesinin, işçinin işverene zarar vermesi sebebiyle işveren tarafından kanuni süre içerisinde haklı olarak feshedilip feshedilmediği noktasında taraflar arasında uyuşmazlık söz konusudur. 4857 sayılı İş Kanunu'nun 25 II- (ı) bendinde, işverenin malı olan veya eli altında bulunan makine, tesisat, başka eşya ya da maddelere otuz günlük ücreti tutarını aşacak şekilde zarar vermesi halinde işverenin haklı fesih imkanının bulunduğu hususu düzenlenmiştir. İşçinin kusursuz olduğunun ortaya çıkması halinde işverenin haklı fesih imkanı olmadığı gibi, işçinin kusuru belli bir yüzde ya da belli bir oran olarak saptanmışsa; zararın miktarı da bu kusur nispetinde azaltıldıktan sonra otuz günlük ücreti aşıp aşmadığına bakılmalıdır. Zararın işçinin kasıtlı davranışından ya da taksirli eyleminden kaynaklanmasının herhangi farkı bulunmamaktadır. İşçinin kusuru ve zararı, ayrı ayrı uzman kişilerce belirlenmelidir.Bu noktada zarar tutarı ile karşılaştırılacak olan işçinin otuz günlük ücretinin brüt ya da net ücret olduğu noktasında 4857 sayılı Kanun'da herhangi bir açıklık olmasa da, bu durumda işçi lehine yorum ilkesi uyarınca brüt ücretin esas alınması gerekir. Otuz gün, bir aydan farklı bir kavramdır. Bu noktada işçiye aylık olarak ödenen ücret yerine, günlük yevmiyesinin otuz katı tutarı dikkate alınmalıdır. İşçinin hangi tarihteki ücretinin dikkate alınması gerektiği de ayrı bir sorunu oluşturabilir. Gerçekten zararın ortaya çıktığı tarih ile fesih tarihi arasında ücret değişmiş olabilir. Hatta zararın oluşumuna sebep olan olay tarihi ile zararın belirlendiği tarih bile farklı olabilir. Bu durumda, fesih hakkının kullanıldığı tarihte işçinin almakta olduğu ücret esas alınarak bir değerlendirme yapılmalıdır.Zararın otuz günlük ücreti aşması durumunda işverenin fesih hakkı doğar ve işçinin zararı derhal ödemiş ya da ödeyecek olması, işverenin bu hakkını ortadan kaldırmaz. İşverence zarar tutarının işçiden talep edilmemiş oluşunun da feshe hakkını olumsuz etkileyen bir yönü bulunmamaktadır.4857 sayılı Kanun'un 26. maddesi yönünden bir yıllık hak düşürücü süre zarara sebep olan olayın oluşumundan başlar. Ancak altı işgünlük ikinci süre, zarar miktarının belirlenmesinin ardından bu durumun feshe yetkili makama iletilmesiyle işlemeye başlayacaktır. Zarar miktarının belirlenmesi bazen uzun zaman alabilir ve fesih hakkının kullanılması bakımından zarar miktarının belirlenmesi ve işçinin ücreti ile kıyaslanması zorunluluğu vardır.Dosya içeriğine göre davacının davalı işverene ait işyerinde gıda mühendisi-üretim müdürü olarak çalıştığı, davacının kusurlu davranışı sonucu işverene zarar verdiği gerekçesiyle işveren tarafından iş sözleşmesi haklı sebeple feshedildiği anlaşılmıştır.Somut olayda, hatalı ambalajlama sonucu işverenin zarara uğradığı, işçinin kusurunun ön test yapmadan ambalajlar ile ilgili seri üretime başlanması ve ürünün piyasaya sürülmesinden kaynaklandığı anlaşılmaktadır. Piyasaya sürülen hatalı ürünler ile ilgili şikayetlerin zaman içerisinde olması dikkate alındığında işverenin zarar miktarı ve kusur durumu tespitinin uzun zaman aldığı, işveren tarafından yapılan soruşturma sonucunun feshe yetkili makamın önüne geldiği tarih itibariyle 4857 sayılı Kanun'un 26. maddesinde öngörülen altı iş günlük sürenin geçmediği anlaşıldığından davalı işveren tarafından yapılan feshin haklı sebeple dayandığının kabulü ile kıdem ve ihbar tazminatı alacağının reddi gerekirken yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.Sonuç: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 24.03.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.