Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 10857 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 5789 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :İş MahkemesiDAVA : Davacı, kıdem, ihbar tazminatı, yıllık izin, ulusal bayram ve genel tatil ile hafta tatil ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde taraflar avukatları tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili, kıdem ve ihbar tazminatları ile alacaklarını istemiştir.Davalı vekili, davacının istifa ederek kendi isteğiyle işten ayrıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, davacının istifa dilekçesine itibar edilmeyerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Kararı taraflar temyiz etmiştir.1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davacının tüm ve davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.2-Taraflar arasında iş ilişkisinin işçinin istifası ile sona erip ermediği konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.Genel olarak iş sözleşmesini fesih hakkı, karşı tarafa yöneltilmesi gereken tek taraflı bir irade beyanı ile iş sözleşmesini derhal veya belirli bir sürenin geçmesiyle ortadan kaldırabilme yetkisi veren, bozucu yenilik doğuran bir haktır. İşçinin haklı sebeple iş sözleşmesini derhal feshi 4857 sayılı İş Kanunu'nun 24. maddesinde düzenlenmiştir. İşçinin süreli fesih bildiriminin normatif düzenlemesi ise aynı Kanun'un 17. maddesinde ele alınmıştır. Bunun dışında kanunda işçinin istifası özel olarak düzenlenmiş değildir.İşçinin haklı bir sebebe dayanmadan ve bildirim süresi tanımaksızın iş sözleşmesini feshi istifa olarak değerlendirilmelidir. İstifa iradesinin karşı tarafa ulaşmasıyla birlikte iş ilişkisi sona erer.İşçinin istifa dilekçesindeki iradesinin fesada uğratılması da sıkça karşılaşılan bir durumdur. İşverence tazminatların derhal ödenmesi ve benzeri baskılarla işçiden yazılı istifa dilekçesi vermesini talep etmesi ve işçinin buna uyması halinde gerçek bir istifa iradesinden söz edilemez. Bu halde feshin işverence gerçekleştirildiği kabul edilmelidir.Somut olayda davacı tarafça el yazısı ile hazırlanan belgede davacı işçinin hak ettiği tüm ücretlerini, genel tatil ücretini, hafta tatili ve fazla mesai ücretini, senelik iznini aldığını ve kullandığını ve kendi isteği ile işten ayrıldığını belirttiği anlaşılmaktadır. İş sözleşmesinin istifa ile sona ermesi halinde işçi ihbar ve kıdem tazminatlarına da hak kazanılamaz. Davacı istifa iradesinin fesada uğratıldığını ve istifa dilekçesini baskı altında imzaladığını iddia etmemiştir. Dinlenen davacı tanıkları da davacının işten ayrılması konusunda bilgi sahibi değildir. Davalı tanıkları ise memlekete gideceğini söyleyerek işten ayrıldığını beyan etmiştir. Bu durumda, belgede fesih için haklı bir sebep de belirtilmediğinden istifa dilekçesine değer verilip kıdem tazminatı talebinin reddi gerekirken mahkemece işçinin haklı feshi bulunduğu değerlendirmesiyle kıdem tazminatına hükmedilmesi hatalıdır. SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 14.04.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.