Y A R G I T A Y İ L A M IMAHKEMESİ : Asliye Hukuk MahkemesiDAVA : Davacı, ücret, fazla çalışma, yıllık izin, ulusal bayram ve genel tatil, kıdem ile ihbar tazminatı ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde taraflar avukatları tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı İsteminin Özeti: Davacı, iş sözleşmesinin işveren tarafından haklı bir sebep olmaksızın feshedildiğini ileri sürerek, davalıdan kıdem-ihbar tazminatı ile sair işçilik alacaklarının tahsilini istemiştir.Davalı Cevabının Özeti:Davalı vekili, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur. Mahkeme Kararının Özeti:Mahkemece, toplanan ispatlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Temyiz:Kararı taraflar vekilleri temyiz etmiştir. Gerekçe:1- Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davalının tüm davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir. 2- Taraflar arasında işçiye ödenen aylık ücretin miktarı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır. 4857 sayılı İş Kanunu'nun 32. maddenin ilk fıkrasında, genel anlamda ücret, bir kimseye bir iş karşılığında işveren veya üçüncü kişiler tarafından sağlanan ve para ile ödenen tutar olarak tanımlanmıştır.Ücret kural olarak dönemsel (periyodik) bir ödemedir. Kanun'un kabul ettiği sınırlar içinde tarafların sözleşme ile tespit ettiği belirli ve sabit aralıklı zaman dilimlerine; dönemlere uyularak ödenmelidir. 4857 sayılı Kanun'un 32. maddesinde bu süre en çok bir ay olarak belirtilmiştir. İş sözleşmesinin tarafları, asgari ücretin altında kalmamak kaydıyla sözleşme özgürlüğü çerçevesinde ücretin miktarını serbestçe kararlaştırabilirler. İş sözleşmesinde ücretin miktarının açıkça belirtilmemiş olması taraflar arasında iş sözleşmesinin bulunmadığı anlamına gelmez. Böyle bir durumda dahi ücret, Borçlar Kanunu'nun 323. maddesinin 2. fıkrasına göre tespit olunmalıdır. İş sözleşmesinde ücretin kararlaştırılmadığı hallerde ücretin miktarı, işçinin kişisel özellikleri, işyerindeki ya da meslekteki kıdemi, meslek unvanı, yapılan işin niteliği, iş sözleşmesinin türü, işyerinin özellikleri, emsal işçiler o işyerinde ya da başka işyerlerinde ödenen ücretler, örf ve adetler göz önünde tutularak belirlenir. Çalışma yaşamında daha az vergi ya da sigorta pirimi ödenmesi amacıyla zaman zaman, iş sözleşmesi veya ücret bordrolarında gösterilen ücretlerin gerçeği yansıtmadığı görülmektedir. Bu durumda gerçek ücretin tespiti önem kazanır. İşçinin kıdemi, meslek unvanı, fiilen yaptığı iş, işyerinin özellikleri ve emsal işçilere ödenen ücretler gibi hususlar dikkate alındığında imzalı bordrolarda yer alan ücretin gerçeği yansıtmadığı şüphesi ortaya çıktığında, bu konuda tanık beyanları gözetilmeli ve işçinin meslekte geçirdiği süre, işyerinde çalıştığı tarihler, meslek unvanı ve fiilen yaptığı iş bildirilerek sendikalarla, ilgili işçi ve işveren kuruluşlarından emsal ücretin ne olabileceği araştırılmalı ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir sonuca gidilmelidir.Somut olayda, davacı aylık 3.000,00 TL ücret aldığını ileri sürmüş, davalı ise ücretin asgari ücret olduğunu savunmuştur. Mahkemece asgari ücretten hesaplama yapılan bilirkişi raporu doğrultusunda alacaklar hüküm altına alınmış ise de ücrete ilişkin beyanlar arasında açık bir çelişki bulunması ve tanıkların tereddütleri giderecek şekilde beyanda bulunmamaları sebebiyle emsal ücret araştırılması yapılması gerekirken eksik inceleme ile sonuca gidildiği anlaşılmıştır. Mahkemece emsal araştırması yapılmak suretiyle dosyadaki tüm deliller yeniden değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir.SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 11.04.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.