Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 10227 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 4012 - Esas Yıl 2015
Y A R G I T A Y İ L A M IMAHKEMESİ : İş MahkemesiDAVA : Davacı, kıdem tazminatı, yıllık izin, ücret, yol, yemek, giyim yardımı, fazla mesai, hafta tatil ile ulusal bayram ve genel tatil ücret alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde taraflar avukatları tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı İsteminin Özeti:Davacı, 27.03.2013 tarihinde haksız şekilde iş sözleşmesinin feshedildiğini ileri sürerek kıdem tazminatı ile izin, ücret, fazla mesai, genel tatil, hafta tatili ve yemek yardımı, yol ve giyim alacağını istemiştir.Davalı Cevabının Özeti:Davalılar, davanın reddini istemiştir.Mahkeme Kararının Özeti:Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Temyiz:Kararı taraflar temyiz etmiştir.Gerekçe:Uyuşmazlık gerekçe ile hüküm arasında çelişki bulunup bulunmadığı konusuna ilişkindir.Mahkemece davada verilen davanın kabulüne ilişkin kısa karar, bir davayı sona erdiren temyizi mümkün olan (nihai) son kararlardandır. Bu kararla mahkeme davadan elini çeker ve davayı sona erdirmiş olur.Bu aşamada yapılması zorunlu iş, gerekçeli kararı kısa karar doğrultusunda ve kanuni gerekçeleriyle birlikte mahkemenin yazmasından ibarettir. Artık bu karardan dönme (rücu) imkanı olmadığı gibi, kararın asli unsurlarından olan gerekçenin de hüküm fıkrasına uygun biçimde kararda yer alması gerekir. (Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 1991/7 esas; ve 1992/4 karar sayılı ve 10.04.1992 günlü kararı)Esasen ilamın tefhim edilen karara uygun yazılması ve gerekçe taşıması kamu düzeni ile doğrudan ilgili temel kurallardan olup, bu kurala kanun koyucu 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 294. ve 298. maddeleriyle varlık kazandırmıştır.Gerçekten de 6100 sayılı Kanun'un 294. ve 298. maddeleri kamu düzeni amacıyla konulmuş emredici hükümlerdendir. Bu maddeler hükmünce kararların alenen tefhim edilmesi gerekir. Yine Anayasamızın “Duruşmaların açık ve kararların gerekçeli olması” başlıklı 141. maddesinin 3. fıkrasında; “Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır.” hükmüne yer verilmiştir.Mahkeme kararlarında nelerin yazılacağı 6100 sayılı Kanun'un 297. maddesinde belirtilmiştir. Buna göre, hüküm sonucu kısmında gerekçeye ait her hangi bir söz tekrar edilmeksizin isteklerin her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların mümkünse sıra numarası altında birer birer açık şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir.Aynı kural 6100 sayılı Kanun'un 294. maddesinde de tekrarlanmış; Kanun'un 297. maddesinde ise “kararın tefhimi hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçilerek okunması suretiyle olur.” Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 298/2. maddesinde de “gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz.” hükmüne yer verilmiştir.Bu biçim yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Aksi hal, yeni tereddüt ve ihtilaflar yaratır. Hatta giderek denebilir ki, dava içinden davalar doğar ve hükmün hedefine ulaşması engellenir. Kamu düzeni ve barışı oluşturulamaz.Davanın reddine veya kabulüne dair karar tefhim edilikten sonra bundan dönülerek yeni ve bundan farklı bir hüküm kurulamayacağı gibi, gerekçeli kararın kısa karara uygun yazılması ve kısa kararla çelişik olmaması da gerekir. Aksinin kabulü mahkemelere güveni sarsacağı gibi Anayasa ve kanunlarda yer alan açık kurallara aykırılık oluşturur.Dosya içeriğine göre mahkeme gerekçeli kararında; davacının hafta tatili ücret alacağı talebinin yerinde olduğu belirtilmesine karşın, aynı gerekçede davacının ücret alacağı, fazla mesai ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücret alacağı, hafta tatili ücreti alacağı, yol yardımı, yemek ve giyim yardımı ücret alacağı taleplerinin yerinde olmadığı belirtilmiştir. Ayrıca hükmün 1. fıkrasının b. bendinde 456,68 TL hafta tatil alacağının kabulüne denildikten sonra aynı fıkranın f. bendinde hafta tatil alacağının reddine karar verildiği, kabul edilen hafta tatil alacağına ilişkin miktarın bilirkişi raporunda hesaplanan izin alacağı olduğu anlaşılmaktadır. 6100 sayılı Kanun'un 294, 297. ve 298. maddelerinin açık hükmü gözetilmeksizin yazılı biçimde karar verilmesi doğru olmamıştır. Gerekçe ile hüküm arasında açık biçimde çelişki bulunduğu gibi, gerekçeli kararın ve hükmün kendi içinde de çelişkili olduğu gözönüne alınarak gerekçe ile hüküm çelişkisi sebebiyle kararın bozulması gerekmiştir.Sonuç:Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, bozma sebebine göre diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 07.04.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.