Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3811 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 6821 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSuç : Resmi belgede sahtecilikHÜKÜM : Mahkumiyet1) Sanık hakkında, gerçekte mağdur ... adına kayıtlı ....plakalı aracı, sahte .... plakaları takılı halde ve sahte oluşturulmuş motorlu araç trafik ve tescil belgeleri ile kullandığının iddia ve kabul olunması karşısında; dosya içerisinde yer alan motorlu araç trafik ve tescil belgelerinin fotokopisi incelendiğinde, .... tarihli tutanakta da belirtildiği üzere belgelerin arka yüzlerinde belgeyi düzenleyen ve onaylayan hanelerinin boş olduğunun görüldüğü, bu tespite göre motorlu araç trafik ve tescil belgeleri yönünden sahtecilik suçunun unsurlarının ne şekilde oluştuğu ve bu hali ile aldatma yeteneğinin olup olmadığı belirlenmeden sahte .....plakalar yönünden ise belgelerde sahtecilik suçlarında aldatma yeteneğinin bulunup bulunmadığının takdiri hakime ait olduğu cihetle, suç tarihinde yürürlükte bulunan Karayolları Trafik Yönetmeliğinin 30-ğ maddesi gereğince; tescil plakalarında, işlemi yapan tescil kuruluşu ile plaka basım işlemini gerçekleştiren kuruluşun mühürlerinin bulunması gerekliliği karşısında, gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek biçimde belirlenmesi bakımından, suça konu sahte plakaların getirtilip incelenerek özellikleri duruşma tutanağına geçirilmeden, aldatma yeteneğinin ne şekilde oluştuğu karar yerinde açıklanıp tartışılmadan ve denetime olanak verecek şekilde dosya içinde bulundurulmadan eksik inceleme ile karar verilmesi,2) Kabule göre de;a) 5237 sayılı TCK'nun 61. maddesi uyarınca hakim somut olayda; suçun işleniş biçimini, suçun işlenmesinde kullanılan araçları, suçun işlendiği zaman ve yeri, suçun konusunun önem ve değerini, meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığını, failin kast veya taksire dayalı kusurunun ağırlığını ve failin güttüğü amaç ve saiki göz önünde bulundurarak, işlenen suçun kanunî tanımında öngörülen cezanın alt ve üst sınırı arasında temel cezayı belirler. Aynı yasanın “Adalet ve kanun önünde eşitlik ilkesi” başlıklı 3/1. maddesi uyarınca suç işleyen kişi hakkında işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunur. Bu itibarla; kanunda öngörülen alt ve üst sınır arasında temel cezayı belirlemek hâkimin takdir ve değerlendirme yetkisi içindedir, ancak Anayasanın 141, 5271 sayılı CMK'nun 34, 230 ve 289. maddeleri uyarınca hükümde bu takdirin denetime olanak sağlayacak biçimde, hak ve nesafet kurallarına uygun, dosya içeriği ile uyumlu yasal ve yeterli gerekçesinin gösterilmesi zorunludur. Yasa metinlerdeki ifadelerin tekrarı ile yetenilmesi veya bu metinlerdeki genel nitelikli ölçütlerden bahsedilmiş olması, bu açıklamalar somut olaya ve faile özgülenmediği müddetçe yeterli bir gerekçe sayılamaz.Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde, sanık hakkında resmi belgede sahtecilik suçunu işlediği kabul olunduğu takdirnde sahte belge sayısı da dikkate alınarak, daha makul bir temel ceza belirlenmesi yerine, yasal ve yeterli olmayan gerekçe ile orantılılık ilkesini zedeleyecek şekilde temel cezanın 4 yıl olarak tayini, b)- T.C. Anayasa Mahkemesi'nin, TCK’nın 53. maddesine ilişkin olan, 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararının 24.11.2015 gün ve 29542 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanmış olmasından kaynaklanan zorunluluk,Bozmayı gerekmiş olup sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.un 321. maddesi uyarınca kısmen isteme aykırı BOZULMASINA, 27.04.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.