Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 367 - Karar Yıl 2017 / Esas No : 1586 - Esas Yıl 2016





MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSUÇ : 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'na muhalefetHÜKÜM : MahkumiyetSanıklar hakkında “2009 yılında sahte fatura düzenlemek” suçundan mütalaa olmasına rağmen dava açılmadığı anlaşıldığından zamanaşımı süresi içinde dava açılması mümkün görülmüştür. I-Sanıklar ..., ..., ... ve ... hakkında verilen karara yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde, Sanıkların 2008 takvim yılında birden fazla sahte fatura düzenlemesi nedeniyle teselsül ettiği anlaşılan eylemlerinden dolayı TCK'nun 43. maddesinin uygulanmaması suretiyle eksik ceza tayini aleyhe temyiz bulunmadığından bozma nedeni yapılmamıştır. Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre sanık ... müdafii, sanık ..., sanık ... müdafii ve sanık ...’ın yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddiyle; T.C. Anayasa Mahkemesi'nin, TCK'nun 53. maddesine ilişkin olan, 2014/140 esas ve 2015/85 karar sayılı iptal kararının 24.11.2015 gün ve 29542 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmış olmasından kaynaklanan zorunluluk nedeniyle; "TCK'nun 53. maddesinin uygulanmasına ilişkin olan tüm kısımların" hükümden çıkartılması ile yerine "TCK'nun 53. maddesinin Anayasa Mahkemesi'nin 2014/140 esas ve 2015/85 karar sayılı iptal kararı da gözetilmek suretiyle uygulanmasına” ibaresi eklenmek suretiyle, eleştiri dışında sair yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, II-Sanıklar ... ve ... hakkında verilen karara yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; 1-)CMK'nun 193. maddesine aykırı olarak sanık ...’nın savunması alınmadan mahkumiyet hükmü kurulmak suretiyle savunma hakkının kısıtlanması, 2-)Sanık ...'ın 2008 takvim yılı içerisinde sahte fatura düzenlediği iddiasıyla açılan kamu davasında; sanığın pasif ortak olduğunu, imza atmak veya fatura kesmek gibi bir yetkisinin bulunmadığını savunması, ticaret sicil kayıtlarından sanığın şirkette 3/500 hisse ile ortak olduğu ve yönetim kurulunda herhangi bir yetkisinin bulunmadığının anlaşılması karşısında, gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenmesi bakımından; Bs-Ba karşılaştırma sorgulamasından adlarına fatura düzenlendiği anlaşılan şirketlerin yetkililerinin adreslerinin tespit edilerek tanık sıfatıyla dinlenilmeleri, suça konu faturaları kimden aldıkları ve sanık ...’i tanıyıp tanımadıkları hususlarının sorulması, şirketin bastırdığı faturalarla ilgili siparişleri kimin verdiğinin, ödemeyi kimin yaptığının, sanığın ve şirketin banka hesapları ile ticaret odası kayıtları araştırılıp şirket adına iş ve işlemlerde bulunup bulunmadığının, mükellef şirketin tarh dosyasında bulunan beyannamelerin kim tarafından verildiğinin, sanık tarafından şirket faaliyetleriyle ilgili beyanname, şirkete ait bir belge düzenlenip düzenlenmediğinin araştırılması, gerektiğinde suça konu faturaların ilgili vergi dairesinden getirtilerek üzerindeki imza ve yazıların aidiyeti hususunda bilirkişi incelemesi yaptırılması, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde mahkumiyetine hükmolunması, 3-)Kabul ve uygulamaya göre de; a-)Aynı takvim yılı içerisinde birden çok sahte fatura düzenlediği kabul olunan sanık ... hakkında TCK'nun 43. maddesi uyarınca zincirleme suç hükümlerinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi, Yasaya aykırı, b-)T.C. Anayasa Mahkemesi'nin, TCK'nun 53. maddesine ilişkin olan, 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararının 24.11.2015 gün ve 29542 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanmış olması, Bozmayı gerektirmiş, sanıklar ... ve ...’ın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan sanık ... yönünden sair yönleri incelenmeyen hükmün bu sebeplerden dolayı 6723 sayılı yasa ile değişik 5320 sayılı Yasa'nın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, aleyhe temyiz bulunmadığından ceza miktarı itibariyle kazanılmış hakkın saklı tutulmasına, 31.01.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.