MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSuç : Resmi belgede sahtecilikHÜKÜM : Mahkumiyet1- Sanığın, Spor A.Ş. Genel Müdürlüğü Okul Spor Salonları Genel Koordinatörlüğüne bağlı salonlar için gerekli olan birden çok sayıda üye-sporcu bilgi formlarındaki doktor tarafından doldurulması gereken sağlık raporuna ilişkin kısımları sahte olarak oluşturduğu kaşe ile doldurup imzaladığının iddia edildiği olayda; suça konu belgelerin sağlık raporu kısmında protokol numarası ve mühür bulunmadığı görülmekle, belgelerde sahtecilik suçlarında aldatma yeteneğinin bulunup bulunmadığının takdir ve tayini hakime ait olduğu cihetle, gerçeğin kuşkuya yer bırakmayacak şekilde tespiti açısından, tek hekimce düzenlenen sağlık raporlarında, protokol numarası ile mühür bulunmasının zorunlu olup olmadığı araştırıldıktan sonra, belgelerin duruşmada incelenip özelliklerinin zapta geçirilmesi ve aldatıcı nitelikte olup olmadıklarının hükmün gerekçe bölümünde tartışılması ile denetime olanak sağlanması bakımından belge asıllarının dosya arasında bulundurulması gerektiği gözetilmeden eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması,2- Kabul ve uygulamaya göre de;a) Sanığın, söz konusu sahteciliği Spor A.Ş. Genel Müdürlüğü Okul Spor Salonları Genel Koordinatörlüğüne bağlı salonları denetlemekle 2008 yılında görevlendirilen Murat Bağış'ın denetim yapacağını öğrendiğinden daha önceden eksik olarak alınmış formların eksikliklerini gidermek amacıyla doldurduğunu belirtmesi ve sahteciliğin farklı zamanda yapıldığının tespit edilmemesine göre, zincirleme suç hükümlerinin uygulanamayacağı ancak belge sayısının aynı Yasanın 61. maddesi uyarınca temel cezanın tayininde nazara alınması gerektiğinin gözetilmemesi,b) Adlarına sahte sağlık raporu düzenlenen tanıklardan ifadesi alınanların bilgi formunu sağlık raporu bölümünü boş olarak verdiklerini, kendilerinden rapor istenilmediğini belirtmeleri karşısında, gerçeğin kuşkuya yer bırakmayacak şekilde tespiti açısından, adlarına sahte sağlık raporu düzenlenen kişilerin spor yapmalarında sağlık açısından herhangi bir sakıncalarının bulunup bulunmadığı hakem hastaneler aracılığıyla tespit edildikten sonra, sanığın sahtecilik eyleminin 5237 sayılı TCK'nun 211. maddesinde öngörülen "bir hukuki ilişkiye dayanan alacağın ispatı veya gerçek bir durumun belgelenmesi amacıyla" gerçekleştirip gerçekleştirmediğinin karar yerinde tartışılması gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması,c) T.C. Anayasa Mahkemesi'nin, TCK’nın 53. maddesine ilişkin olan, 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararının 24.11.2015 gün ve 29542 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanmış olmasından kaynaklanan zorunluluk,Bozmayı gerektirmiş olup, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nun 321. maddesi uyarınca isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 31.03.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.