Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2308 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 1504 - Esas Yıl 2016





MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSuç : İftira, Resmi belgede sahtecilikHÜKÜM : MahkumiyetYapılan duruşmaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin tahkikat neticelerine uygun olarak tecelli eden kanaat ve takdirine, tetkik olunan dosya içeriğine göre sanık müdafiinin, yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine;Ancak;1-Sanığın kaldığı otele hakkında yakalama kararı bulunan kardeşi ... adına düzenlediği sahte nüfus cüzdanını ibraz ettiği, bilahare otele gelen kolluk görevlilerine bu kimliği ibraz etmesi ve müteakiben sanık hakkında kardeşi ... gibi yakalama işlemlerinin yapılması, bu şekilde gerçeğe aykırı bir takım belgelerin oluşturulmasına sebep olması eylemleri nedeniyle "resmi belgede sahtecilik" ve "resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan" suçlarından dava açıldığı, TCK'nun 268. maddesinde tanımlanan başkasına ait kimlik bilgilerinin kullanılması suçunun oluşması için; failin işlediği suç nedeniyle kendisi hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasını engellemek amacıyla, başkasına ait kimlik bilgilerinin kullanılması gerektiği, somut olayda, sanığın kardeşi ... adına düzenlenmiş sahte kimlikle otele kayıt yaptırdığı, kardeşi ... hakkında yakalama kararı bulunması nedeniyle sanığın ... olarak yakalandığı, bunun üzerine gerçek kimliğini gizleyerek kolluk görevlilerine sahte kimliği ibraz ettiği ve kendisini ... olarak tanıttığı bu kapsamda sanık hakkında ... kimliğine göre gözaltı ve yakalama işlemlerinin yapıldığı, sanığın, işlediği herhangi bir suç şüphesi altında yakalanmaması ve kardeşi ...'i işlemediği bir suçun faili olarak göstermemesi cihetiyle, somut olayda 5237 sayılı TCK'nun 268. maddesinde düzenlenen başkasına ait kimlik bilgilerinin kullanılması suçunun unsurlarının oluşmadığı, 5237 sayılı TCK'nun 206. maddesinde düzenlenen resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyanda bulunmak suçunun oluşabilmesi için de kişinin resmi bir belgeyi düzenlemeye yetkili kamu görevlisine yalan beyanda bulunması suretiyle belge düzenlenmesinin gerektiği, somut olayda sanığın gerçek kimliğini gizleyip başkasına ait kimliği ibraz ederek, bu kişinin kendisi olduğunu beyan ederek bu şekilde 02.08.2008 tarihli tutanağın tutulmasını sağladığı, bilahare de bu tutanakla nezarethaneye alınmasını sağladığından "nezarethaneye alınanların kaydına ait defter"in 66. sayfasının düzenlenmesine sebep olduğu, böylece yalan beyan üzerine düzenlenen tutanaktan sonra ikinci bir resmi belgenin daha düzenlenmesini sağladığı bu cihetle sanığın eylemlerinin aynı suç işleme kararının icrası kapsamında zincirleme olarak resmi belgede sahtecilik suçunu oluşturduğunun anlaşılması karşısında sanık hakkında zincirleme biçimde resmi belgede sahtecilik suçundan uygulama yapılması gerektiğinin gözetilmemesi, yasaya aykırı, 2- T.C. Anayasa Mahkemesi'nin, TCK'nın 53. maddesine ilişkin olan, 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararının 24.11.2015 gün ve 29542 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanmış olmasından kaynaklananan zorunluluk,Bozmayı gerektirmiş olup, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nun 321. maddesi gereğince istem gibi BOZULMASINA, sanığın ceza miktarı bakımından kazanılmış hakkının saklı tutulmasına, 10.03.2016 gününde oyçokluğu ile karar verildi.KARŞI OY YAZISISanığın kaldığı ... Kaplıcalarındaki otele, üzerinde kendi fotoğrafının bulunduğu, ancak kardeşi ...’in kimlik bilgilerine göre tamamen sahte olarak oluşturulmuş kimliği ibraz ettiği, sanığın ibraz etmiş olduğu bu kimlik bilgilerinin GBT (Genel Bilgi Toplama) sorgulamasında yakalama kaydının bulunduğunun anlaşılması üzerine sanık otelden alınarak adliyeye götürüldüğü, burada yakalamayı çıkaran... Cumhuriyet Başsavcılığından yakalama evraklarının istendiği sıralarda, aynı kişinin yakalama evraklarının ... Cumhuriyet Başsavcılığınca’da istenmesi üzerine gerçek durumun ortaya çıktığı, sanığın bu zaman zarfında yakalama ve gözaltı işlemini yapan kolluk görevlileri ile gözaltı için muayene işlemini yapan görevliler ile yakalama evraklarının ilgili savcılıktan isteyen görevlilere kardeşi ... olduğunu beyan ederek, 02.08.2008 tarihli “Yakalama Tutanağı”, ... Devlet Hastanesinin 02.08.2008 tarih ve 40614 protokol numaralı Adli Muayene raporu ile “Nezarethaneye Alınanların Kaydına ait Defteri’nin 66. sayfasının gerçeğe aykırı olarak düzenlenmesini sağladığı yani resmi belge düzenleme yetkisine sahip kamu görevlilerine kimliği ile ilgili olarak yalan beyanda bulunduğu, sanığın bu beyanı üzerine de gerçeğe aykırı belgelerin oluşturulduğu iddiası ile sanık hakkında TCK.nun 204/1 ve 206/1. maddeleri uyarınca cezalandırılması talebiyle yapılan yargılamasında mahkemece sahte nüfus cüzdanı düzenleme ve kullanma eyleminden TCK.nun 204/1., resmi belge düzenleme yetkisine sahip kamu görevlilerine kimliği ile ilgili olarak yalan beyanda bulunmak eyleminden ise hatalı olarak TCK.nun 268. maddesi delaletiyle 267. maddesinden mahkumiyetine karar verildiği, sanık müdafinin temyizi üzerine dairemizce yapılan incelemede ise sayın çoğunlukça sanığın kimliği ile ilgili kamu görevlilerine gerçeğe aykırı beyanda bulunmak suretiyle düzenlenmesine sebebiyet verdiği belgelerin ise aynı suç işleme kararının icrası kapsamında sahte nüfus cüzdanı kullanmak suretiyle işlemiş olduğu resmi belgede sahtecilik eyleminin bir devamı niteliğinde olduğundan dolayı zincirleme olarak işlenen tek bir resmi belgede sahtecilik suçundan mahkumiyetine karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi nedeniyle hükmün bozulmasına karar vermiştir. Dolayısıyla sayın çoğunluk ile aramızdaki uyuşmazlık sanığın yukarıda anlatılan eyleminin iki ayrı suçu mu yoksa zincirleme olarak işlenen tek bir resmi belgede sahtecilik suçunu mu oluşturacağına ilişkindir. İşlediği bir suç nedeniyle yakalanan şüphelinin, gerçek kimliğini saklayıp kolluk kuvvetlerine; hüviyet bilgilerini bildiği yakın akrabası veya arkadaşı ya da herhangi bir şekilde ele geçirdiği bir kimlikteki ismi bildirdiği uygulamada sıklıkla rastlanan bir durumdur. Gerçek kimliği parmak izi incelemesinde ortaya çıkmakta, bazen de belirlenemeyip verilen kimlik bilgilerine göre dava açılmakta, nüfus kaydı gelmekte ve mahkumiyet kararı verilmektedir. İnfaz aşamasında kimlik sahibinin itirazı üzerine olay ortaya çıkmaktadır. Bu gibi durumlarda, yani sanığın; işlediği bir suç nedeniyle kendisi hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasını önlemek amacıyla kendi kimliğini saklayıp bir başka kişiye ait kimlik bilgilerini kullanması ve onun hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasına neden olması halinde eylemi TCK'nun 268. maddesi uyarınca iftira suçuna ilişkin hükümlere göre cezalandırılmalıdır. Söz konusu madde ile düzenlenen başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması suçunun oluşabilmesi için, failin daha önce bir suç işlemesi veya bir suçtan aranması, kendi kimliğini vermesi halinde hakkında bu suçtan yasal işlem yapılması gerekmektedir. Hakkında herhangi bir soruşturma yoksa aranan kişilerden değilse bir başka kişinin kimlik bilgilerini vermesinde o kişi hakkında soruşturma yapılmamışsa sanığın TCK'nun 206. maddesiyle cezalandırılmasına karar verilmelidir.(1)-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------(1) Bakıcı, Sedat - Yalvaç, Gürsel, 5237 sayılı Yasa Kapsamında Ceza Hukuku Özel Hükümleri, Ankara-2008, Adalet Yayınevi, 2. kitap, s.1029-1030 Somut olayımızda da; sanığımız savunmasında da belirttiği üzere iflas etmiş olup borçları nedeniyle alacaklılarından kaçmak amacıyla bilgileri abisine ait ancak üzerinde kendi fotoğrafı bulunan kimliği kullanmakta olup herhangi bir suç işlemediği gibi daha önce işlediği bir suçtan da aranmamaktadır. Bu nedenlerle sanığın eyleminin TCK.nun 206. maddesi kapsamında olduğu hususunda bir tereddüt olmayıp mahkemece eylemin TCK.nun 268. maddesi kapsamında değerlendirilmesi isabetli değildir.İnceleme konusu dosyadaki ikinci ve sayın çoğunluk ile aramızdaki esas sorun ise sanığın sahte kimliği kullanarak resmi belge düzenleme yetkisine sahip kamu görevlilerine kimliği ile ilgili olarak yalan beyanda bulunmak suretiyle bir takım belgeler düzenlettirilmesi eylemleri zincirleme olarak işlenen tek bir resmi belgede sahtecilik suçunu mu, yoksa hem resmi belgede sahtecilik hem de resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan suçu olmak üzere iki ayrı suçu oluşturacağına ilişkindir.Dairemizin ve bu suçlara uzun zamandır bakan daire olan Yüksek 11. Ceza Dairesinin birçok kararlarında da açıklandığı üzere; resmi belgenin düzenlenmesi sırasında yalan beyan suçunun oluşması için, kişinin açıklamaları üzerine yetkili bir kamu görevlisi tarafından resmi bir belgenin düzenlenmesi ve düzenlenen resmi belgenin, beyanın doğruluğunu ispat edici bir güce sahip olması gerekir. Yalan beyanın tek başına kanıtlama gücünün bulunmadığı, bu beyana rağmen görevlinin, beyan edilen hususların doğruluğunu araştırıp da belgeyi sonra düzenlemesinin gerekli olduğu takdirde, belgeye dayanak oluşturan bilgi yalan beyan olmayıp görevlinin araştırması sonucu ulaştığı bilgi olduğundan yine beyan olunan bilgiler ilgili memur ya da makamın başkaca araştırma yapmasını, belge incelemesini gerektirirse veya yalan beyan üzerine memurun kandırılamaması neticesinde doğru şekilde belge oluşturulması durumunda anılan suçun oluşmayacağı açıktır. Somut olayımızda; sanığın otele ibraz ettiği abisi ...’e ait kimlik bilgilerinin gönderildiği kolluk görevlilerince yapılan sorgulamasında yakalama işleminin bulunması nedeniyle kaldığı otel odasına gelindiği ve hakları kendisine okunmak suretiyle suça konu 02.08.2008 tarihli “Yakalama Tutanağı” beyanı üzerine düzenlenmiş olup sanık bu tutanağı düzenlemekle görevli memurlara gerçek kimliğini söylemeyerek yalan beyanda bulunmuş olup aynı eylemine devam ederek ... Devlet Hastanesinin 02.08.2008 tarih ve 40614 protokol numaralı Adli Muayene raporu ile “Nezarethaneye Alınanların Kaydına ait Defteri”nin 66. sayfasının da ...’e ait kimlik bilgileri ile gerçeğe aykırı düzenlenmesine sebebiyet vermiştir. 5237 sayılı TCK’daki suçların içtimaı bakımından kural şu şekilde ifade edilir. “Kaç tane fiil varsa o kadar suç, kaç tane suç varsa o kadar ceza vardır.”2 Yasal tipe uygun her sonucun bir hareketi, her hareketin de ayrı bir suçu oluşturacağı, fail hareketi ile ne kadar çok sonuç meydana getirmişse, o kadar suç işlemiş sayılacağı ve her bir hareketinden sorumlu tutulup ayrı ayrı cezalandırılacağı görüşü yeni 5237 sayılı TCK ile terkedilmiştir. 5237 sayılı Yasaya ilişkin 08.03.2004 gün ve 60 karar sayılı “Adalet Komisyonu Raporu’nun VIII. Bölümünde, “Ceza hukuku kurallarından birisi; kaç tane fiil varsa o kadar suç, kaç tane suç varsa o kadar ceza vardır.” şeklinde ifade edilmektedir.3 Yani artık meydana gelen sonuca göre değil haksızlık içeren her fiile göre suçun oluştuğu kabul edilecektir.-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------2 Özgenç, İzzet, Türk Ceza Kanunu Gazi Şerhi (Genel Hükümler), 3. Baskı, Adalet Bakanlığı, Ocak, 2006, s.537.3 Bakıcı, Sedat, 5237 sayılı Yasa Kapsamında Ceza Hukuku Genel Hükümleri, 1. Baskı, 2. Baskı s.905, Adalet Yayınevi, Ankara, 2007, s.790“Kaç tane fiil varsa o kadar suç, kaç tane suç varsa o kadar ceza vardır.” kuralının istisnaları ise TCK.nun 42-44. maddelerinde düzenlenmiştir.41- Bileşik suç, (md. 42)52- Zincirleme suç, (md. 43/1,3)63- Aynı neviden fikrî içtima, (md. 43/2, 3)74- Farklı neviden fikrî içtima (md. 44)8 halleri yani iki ayrı suçtan birinin diğerinin unsuru veya ağırlatıcı nedeni olması, tek bir fiille yasanın birden çok hükmünün ihlali ve bir suç işleme kararı ile yasanın aynı hükmünün birkaç kez ihlali, içtima kurallarının uygulanamayacağı haller olarak kabul edilmiştir. Bu istisnalar dışında, işlenen her bir suçla ilgili olarak ayrı ayrı cezaya hükmedilecektir. Somut olayımıza baktığımızda; 03.08.2008 tarihinde ... Cumhuriyet Savcısına müdafii huzurundaki savunmasından da anlaşıldığı üzere; sanık abisine ait suça konu sahte kimliği, yakalanmadan 4-5 ay kadar önce İstanbul Bağcılar semtinde... isimli bir şahsa 350 TL karşılığında düzenlettiği ve bu kimliği...ve ...’deki konaklamalarında da kullandığı sabittir. Resmi belgede sahtecilik suçu ile sanığın kimliğini kullandığı abisinin önceki yakalamaları nedeniyle yakalandığında görevli memurlarca kendi beyanına göre; 02.08.2008 tarihli “Yakalama Tutanağı”, ... Devlet Hastanesinin 02.08.2008 tarih ve 40614 protokol numaralı Adli Muayene raporu ile “Nezarethaneye Alınanların Kaydına ait Defteri”nin 66. sayfasının gerçeğe aykırı olarak düzenlenmesinin birbirinden ayrı ve bağımsız fiiller olduğu ile TCK.nun 204/1 ve 206. maddelerindeki suçları oluşturan birden fazla hareketlerinin bulunduğunda bir tereddüt yoktur. Bir resmi ya da özel belgenin kullanılması ile başka bir suçun tamamlanmadığı, tek bir hareketle değil, birden fazla eylemin gerçekleştirilmesi suretiyle bir başka suçun oluşmasının olanaklı olduğu durumlarda failin her suçtan ayrı ayrı cezalandırılması gerekir.(9)Burada 5237 sayılı Yasaya hakim “Kaç tane fiil varsa o kadar suç, kaç tane suç varsa o kadar ceza vardır.” kuralının istisnaları olan TCK.nun 42, 43 ve 44. maddelerinin olayımızda uygulanma olanağı var mıdır?Sırasıyla baktığımızda;1- TCK.nun 42. maddesinde “bileşik suçu” düzenleyen biri diğerinin unsurunu veya ağırlaştırıcı nedenini oluşturması dolayısıyla tek fiil sayılan durumun; resmi belgenin düzenlenmesi sırasında yalan beyan suçunun, resmi belgede sahtecilik suçunun unsuru ya da ağırlaştırıcı nedeni olmaması nedeniyle uygulanma imkanı yoktur.-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------4 Özgenç, İzzet, Türk Ceza Hukuku Genel Hükümler, 3. Baskı, Seçkin Yayınevi, Ankara, 2008, s. 502.5 Bileşik SuçMadde 42 - (1) Biri diğerinin unsurunu veya ağırlaştırıcı nedenini oluşturması dolayısıyla tek fiil sayılan suça bileşik suç denir. Bu tür suçlarda içtima hükümleri uygulanmaz.6 Zincirleme SuçMadde 43 - (1) Bir suç işleme kararının icrası kapsamında, değişik zamanlarda bir kişiye karşı aynı suçun birden fazla işlenmesi durumunda, bir cezaya hükmedilir. Ancak bu ceza, dörtte birinden dörtte üçüne kadar artırılır. Bir suçun temel şekli ile daha ağır veya daha az cezayı gerektiren nitelikli şekilleri, aynı suç sayılır. (Ek cümle: 29/06/2005-5377 S.K./6.mad) Mağduru belli bir kişi olmayan suçlarda da bu fıkra hükmü uygulanır.(3) Kasten öldürme, kasten yaralama, işkence, ... ve yağma suçlarında bu madde hükümleri uygulanmaz.7 Madde 43/2 - Aynı suçun birden fazla kişiye karşı tek bir fiille işlenmesi durumunda da, birinci fıkra hükmü uygulanır8 Fikrî İçtimaMadde 44 - (1) İşlediği bir fiil ile birden fazla farklı suçun oluşmasına sebebiyet veren kişi, bunlardan en ağır cezayı gerektiren suçtan dolayı cezalandırılır.9 Meran, Necati, Dolandırıcılık, Sahtecilik, Güveni Kötüye Kullanma, 3. Baskı, Seçkin Yayınevi, Ankara, 2011, s. 5512- TCK.nun 43. maddesinde düzenlenen “bir suç işleme kararının icrası kapsamında, değişik zamanlarda bir kişiye karşı aynı suçun birden fazla işlenmesi” durumunun da somut olayımızda bulunduğunu söylemek mümkün değildir. Burada sanığın resmi belgede sahtecilik suçunu oluşturan abisinin kimlik bilgilerine göre sahte nüfus cüzdanı düzenleterek kullanması eylemi ile yakalandıktan sonra düzenlenen belgeler arasında bir bağlantı yoktur. Kolluk tarafından yakalandıktan sonraki tüm eylemleri tamamen sanığın belge/belgeleri düzenlemekle görevli memurlara verdiği beyanına göre oluşturulan belgeler olup nüfus cüzdanı sahteciliği ile bağlantılı bir eylemi yoktur. Bu nedenle yakalandıktan sonra düzenlenen belgeler sanığın nüfus cüzdanı sahteciliğinin birer zincir halkasını oluşturmamaktadır.3- Somut olayımızda sanığın birden fazla fiilinin bulunması nedeniyle TCK.nun 44. maddesinin uygulanma imkanı hiç yoktur.Bu nedenlerle; sanığımızın resmi belgede sahtecilik suçunu oluşturan sahte nüfus cüzdanı kullanma eyleminin, resmi belgenin düzenlenmesi sırasında yalan beyan suçunu oluşturan 02.08.2008 tarihli “Yakalama Tutanağı”, ... Devlet Hastanesinin 02.08.2008 tarih ve 40614 protokol numaralı Adli Muayene raporu ile “Nezarethaneye Alınanların Kaydına ait Defteri”nin 66. sayfasının düzenlenmesinde görevli memurlara gerçeğe aykırı beyanda bulunmak suretiyle sahte oluşturulmasına sebebiyet vermek eylemleri ile bir bağlantısı yoktur. Aksi halde Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 29.04.2014 gün ve 221/214 sayılı kararında da belirtildiği üzere resmi belgenin düzenlenmesi sırasında yalan beyan suçunun oluşabilmesi için bir belgenin düzenlenmesi şart olduğu cihetle; beyana dayanarak düzenlenen bu belgeler nedeniyle eylemin resmi belgede sahtecilik ya da somut olayımızda olduğu gibi öncesinde sahte olarak düzenlenmiş bir belgenin devam eden zincir halkalarını oluşturduğunun kabul edilmesi, kanunun amacına aykırı olarak 5237 sayılı Kanun'un 206. madde hükmünü uygulanamaz hale getirir ki, bu görüşün kabulü mümkün değildir. Bu gerekçelerle; somut olayda sanığın “resmi belgede sahtecilik” suçundan mahkumiyetine dair hükmün onanmasına, mahkemece hatalı olarak başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması suçunu oluşturduğu kabul edilen 02.08.2008 tarihli “Yakalama Tutanağı”, ... Devlet Hastanesinin 02.08.2008 tarih ve 40614 protokol numaralı Adli Muayene raporu ile “Nezarethaneye Alınanların Kaydına ait Defteri”nin 66. sayfasının görevli memurlara gerçeğe aykırı beyanda bulunmak suretiyle sahte oluşturulmasına sebebiyet vermek eylemlerinin ise TCK.nun 206. maddesindeki suçu oluşturacağı nedeniyle tebliğnamedeki görüş gibi bozulmasına karar verilmesi gerektiği düşüncesi ile sayın çoğunluğun görüşüne katılmamaktayım. Bilmeniz halinde fark yaratacak kararlar Taşınmaz üzerine aynı dosyadan birden fazla haciz konulabileceği - İcra hukukunda haczin yenilenmesi kurumunun bulunmadığı MAHKEMESİ : ... İcra Hukuk MahkemesiYukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dos Haciz ihbarnamesinde vergi kimlik numarasının yazılmamış olması MAHKEMESİ: İstanbul 17. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ: 12/09/2012NUMARASI: 2012/700-2012/768Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki 3.kişi tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası i Borçlunun alacaklı olduğu dosyayı takip için İcra Dairesi'nden yetki belgesi alma - Borçlunun alacağı üzerindeki yetkisi MAHKEMESİ : KDZ.Ereğli 1. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ : 23/05/2013NUMARASI : 2013/31-2013/264Yukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki davacı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire'ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Ha Yargıtay Yargıtay Karar Arama Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları Arama Yargıtay Ceza Dairesi Kararları Arama Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır ? Yargıtay Daire Bilgileri İle Dosya Sorgulama Yargıtay Yerel Mahkeme Bilgileri İle Dosya Sorgulama Yargıtay Kanunu Yargıtay İş Bölümü Yargıtay Haberleri Karar Arama Yargıtay Kararları Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları Yargıtay Ceza Dairesi Kararları BAM Kararları Danıştay Kararları Anayasa Mahkemesi Kararları Uyuşmazlık MAhkemesi Kararları Karar Arama Nasıl Yapılır? Emsal Karar ve Emsal Karar Arama Nedir? Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır? BAM Karar Arama Nasıl Yapılır? Danıştay Karar Arama Nasıl Yapılır? Anayasa Mahkemesi Karar Arama Nasıl Yapılır?