Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 1961 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 6778 - Esas Yıl 2015
MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSuç : Resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyanHÜKÜM : MahkumiyetSanık ... hakkında mağdur ... isimli şahsın sürücü belgesini üzerinde sahtecilik yapmadan kullanarak onun kimlik bilgilerini kullanmak suretiyle resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyanda bulunmak suçunu işlediği iddiasıyla açılan kamu davasında;"Memura yalan beyanda bulunmak” suçunun oluşması için kişinin açıklamaları üzerine yetkili bir kamu görevlisi tarafından resmi bir belgenin düzenlenmesi ve düzenlenen resmi belgenin, beyanın doğruluğunu ispat edici bir güce sahip olması gerektiği, yalan beyanın tek başına kanıtlama gücünün bulunmadığı, bu beyana rağmen görevlinin, beyan edilen hususların doğruluğunu araştırıp belgeyi bilahare düzenlemesinin gerekli olduğu durumlarda, belgeye dayanak oluşturan bilgi yalan beyan olmayıp görevlinin araştırması sonucu ulaştığı bilgi olduğundan yine beyan olunan bilgiler ilgili memur ya da makamın başkaca araştırma yapmasını, belge incelemesini gerektirirse veya yalan beyan üzerine memurun kandırılamaması neticesinde doğru şekilde belge oluşturulması durumunda anılan suçun oluşmayacağı;Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; hakkında yakalama kararı bulunan sanığın gerçek kimlik bilgileri bilinerek yakalanması ve mağdura ait kimlik bilgileri ile düzenlenen herhangi bir tutanak bulunmaması karşısında; yüklenen suçun yasal unsurları itibariyle oluşmadığı, eylemin 5326 sayılı Kabahatler Kanununun 40/1. madde ve fıkrasında düzenlenen "kimliğini gerçeğe aykırı bildirme" kabahatini oluşturduğunun gözetilmemesi,Yasaya aykırı, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak sanığın lehine bulunan ve eylemine uyan 5326 sayılı Yasanın 40/1. maddesinde öngörülen idari para cezasının miktarına göre aynı Yasanın 20/2-d maddesinde yazılı soruşturma zamanaşımının eylemin gerçekleştiği “15.01.2009” tarihinden temyiz inceleme tarihine kadar gerçekleştiği anlaşıldığından yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu hususta 1412 sayılı CMUK'nun 322 ve Kabahatler Kanununun 24. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak karar verilmesi mümkün bulunduğundan Kabahatler Kanununun 20/1. maddesi uyarınca sanık hakkında İDARİ PARA CEZASI VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA, 02.03.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.