Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1145 - Karar Yıl 2017 / Esas No : 10340 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSUÇ : Özel belgede sahtecilikHÜKÜM : Mahkumiyet Sanıkların 24.09.2010 tarihinde yapmış oldukları kısmi ödeme üzerine "...'e yapılan ödemeler toplamıdır" yazıp imzalattıkları belgeyi sonradan ibraname şeklinde düzenleyerek icra hukuk mahkemesine sunduklarından bahisle açılan kamu davasında; suça konu belgenin sanıkların ortak avukatları ... tarafından 10.07.2012 tarihinde mahkemeye ibraz edildiği, sanık ...'un belgeyi tarafların isteği doğrultusunda miktarı 2000 TL olarak ve sadece "...'e yapılan ödemeler toplamıdır" şeklinde yazdığını, belge düzenlenirken babası ......in ve diğer abisi ..... da orada olduğunu, bir dönem ticaret yaptıktan sonra öğretmenlik yapmaya başladığını, sonradan yapılan eklemeleri kendisinin yazmadığını savunduğu, ...'un ise belge düzenlenirken orada olmadığını ancak belgenin 2000TL yazılıp 112000 TL olarak tahrif edildiğini sonradan öğrendiğini beyan ettiği, alınan bilirkişi raporunda belgedeki "...'e yapılan ödemeler toplamıdır", 24.09.2010, 2000TL ve atılı bulunan imzların siyah renkli bir kalemle, diğer tüm yazılar ve "11" rakamının ise sonradan başka bir ton ve kalibredeki siyah bir kalemle atılmış olduğunun belirtildiği ancak belgedeki yazı ve imzların aidiyeti hususunda inceleme yapılmamış olduğu,suça konu belge aslı duruşmaya getirtilip incelenmek suretiyle, özellikleri duruşma tutanağına yazılmış olsa da , belgenin bu hali ile aldatıcı nitelikte olup olmadığının kararda tartışılmadığı ve iğfal kabiliyetinin bulunup bulunmadığının tespit edilmediğinin anlaşılması karşısında; öncelikle belgelerde sahtecilik suçlarında aldatma yeteneğinin bulunup bulunmadığının takdiri hakime ait olduğu cihetle, belgede yapıldığı iddia olunan tahrifatın ilk bakışta dikkat çekip çekmediği ve bu suretle belgenin aldatma yeteneğinin bulunup bulunmadığı tartışılarak; iğfal kabiliyetinin bulunduğunun tespit edilmesi halinde ise; maddi gerçeğin ortaya çıkartılması ve sanıkların savunmalarının doğruluğunun tespiti bakımından, suç tarihi itibariyle sanık ...'nın fiilen şirketin işleri ile ilgilenip ilgilenmediği, öğretmenlik yapıp yapmadığı araştırılıp, şirket ortağı olduğu beyan edilen Hıdır Kurt'un tanık sıfatıyla beyanları alınarak belgenin ne şekilde kim tarafından ve kimlerin huzurunda düzenlediği hususlarının sorulması, keza sanıkların avukatı ...'in tanık sıfatıyla duruşmaya çağrılarak, suça konu belgenin kim tarafından kendisine verildiğinin sorulup tespiti, belgedeki yazıların ve sonradan yapılan eklemelerin kime ait olduğunun tespiti bakımından bilirkişi incelemesi yaptırıldıktan sonra elde edilen deliller bir bütün olarak değerlendirilip,sonucuna göre sanıkların hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken eksik inceleme ve araştırma sonucunda belgenin ......... tarafından ibraz edilerek kullanıldığı ve sanık ... tarafından düzenlenmiş olduğu şeklindeki yetersiz gerekçelerle yazılı şekilde karar verilmiş olması;Yasaya aykırı; sanıklar müdafinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükümlerin bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA 06.03.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.