Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 9834 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 11758 - Esas Yıl 2015
MAHKEMESİ :İş MahkemesiDavacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.Hükmün, davacı ile davalılardan.... Yapıları Koruma Değer ve Yapım Mim. Rest. Ltd. Şti. vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine nlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.K A R A R 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillere, kanuni gerektirici sebepler ile temyizlerinin kapsamına göre, davacı ile davalılardanAnı Anıtsal Yapıları Koruma .... ve Yapım Mim. Rest. Ltd. Şti. vekillerinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazlarının reddine.2-Dava, 22.05.2012 tarihindeki iş kazasında yaralanarak %35,20 oranında sürekli iş göremezliğe maruz kalan sigortalının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemlerine ilişkindir.Mahkemece; Vakıflar Bölge Müdürlüğü aleyhine açılan davanın reddine, Davacının fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak 5.000,00-TL maddi tazminat ile 5.000,00-TL de manevi tazminatın 22/05/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ... Yapılar Ltd. Şti. den alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir.İnsan yaşamının kutsallığı çevresinde işveren, iş yerinde işçilerin sağlığını ve iş güvenliğini sağlamak için gerekli olanı yapmak ve bu husustaki şartları sağlamak ve araçları noksansız bulundurmakla yükümlü olduğu İş Kanununun 77.maddesinin açık buyruğudur. Bunun yanında İş kazası iddiasına dayanan tazminat davalarında hüküm altına alınacak tazminat miktarlarına etkisi bakımından tarafların kusurunun aidiyeti ve oranının hiç kuşkuya yer açmayacak biçimde ortaya konulması gerekir. Oysa ki somut olayda aynı zararlandırıcı olaya ilişkin düzenlenen 04.08.2014 ve 27.10.2014 tarihli raporlarda tarafların kusur oranları farklı belirlenmiş olunmasına rağmen Mahkemece bu iki rapor arasındaki çelişki giderilmeden neticeye varılmıştır. Bu durumda taraf kusurları oranının tereddütsüz olarak ortaya konulduğundan söz edilemeyeceği bellidir.Yine tazminatın saptanmasında ilke olarak sigortalının maddi zararı hesaplanırken öncelikle tazminat hesabını doğrudan etkileyecek olan sigortalının gerçek ücretinin açıkça saptanması gerekmektedir. Gerçek ücretin ise işçinin imzasının bulunduğu ücret tediye bordrolarından saptanacağı, işçinin imzasının bulunmadığı iş yeri ve sigorta kayıtlarının nazara alınamayacağı, işçinin imzasının bulunduğu ücret tediye bordrolarının bulunmaması durumunda işçinin yaşı, kıdemi, mesleki durumu dikkate alınarak, emsal işi yapan işçilerinaldığı ücret göz önünde tutularak belirlenmesi gerektiği, Dairemizin giderek Yargıtay'ın yerleşmiş görüşlerindendir. İnceleme konusu dosya kapsamından davacı kazalının inşaat kalıp işçisi olarak çalışırken kazalandığı anlaşılmaktadır. Bu durumda davacının kaza anında yaptığı işin niteliğine göre asgari ücret ile çalışmayacağı açık olup Mahkemece davacının alabileceği ücret yeterince araştırılmadan asgari ücrete göre yapılan hesap raporunun hükme esas alınması doğru görülmemiştir.Son olarak değinilmesi gereken diğer bir hususta manevi tazminatın belirlenmesi ve miktarına ilişkin olup gerek 818 sayılı Borçlar Kanununun 47 .maddesi, gerekse 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 56. maddesi hükmüne göre hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile sigortalı yakınlarına verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, davacının sürekli iş göremezlik oranı, işçinin yaşı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması, hükmedilecek tutarın manevi tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda olması gerektiği de söz götürmez ve yine 22.06.1966 gün 1966/7-7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde de açıklandığı üzere zarar görenin müterafik kusurunun varlığı halinde bu durumun manevi tazminatın takdirinde göz önünde bulundurulması gerekir. Halin böyle olması karşısında, tarafların sosyal ekonomik halleri, kusur durumları, iş kazası tarihi ile yaralanmanın niteliği gözetildiğinde davacı için hüküm altına alınan 5.000,00-TL miktarlı manevi tazminatın az olduğu da açıktır.Mahkemece yukarıda belirtilen bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.Yapılacak iş; öncelikle kusur raporları arasındaki çelişkinin giderilmesi noktasında yine iş güvenlik uzmanlarından oluşan bilirkişi heyetine dosyanın tevdi ile yeni bir kusur raporu almak, yine davacının yaş ve kıdemi de belirtilerek olay tarihinde alabileceği günlük net ücretini...,... İl Müdürlüğü ile ilgili meslek odalarından sorarak buralardan gelecek neticelere göre davacının durumuna en uygun ücreti belirleyerek maddi zararını yeniden hesaplatmak, yine davacı kazalı için daha uygun miktarda manevi tazminata karar vermekten ibarettir.O halde, davacı ile davalılardan ... Değer ve Yapım Mim. Rest. Ltd. Şti. vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 14.06.2016 günü oybirliğiyle karar verildi.