Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 9788 - Karar Yıl 2006 / Esas No : 12427 - Esas Yıl 2006





Mahkemesi: Boğazlıyan İcra MahkemesiTarih : 28.3.2006No: 61-33Yukarıda tarih ve numarası yazılı kararın temyizen tetkiki davacı (3.kişi) vekili tarafından istenmiş, mahkemece ilamında belirtildiği şekilde isteğin reddine karar verilmiştir. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.Uyuşmazlık 3.kişinin İİK.’nun 96 ve devamı maddelerine dayalı olarak açtığı istihkak davasına ilişkindir.Davacı dava konusu dorsenin kendisine ait olduğu iddiası ile konulan haczin kaldırılmasını istemektedir.Dosya içerisindeki bilgi ve belgelerden trafik sicilinde davacı şirket adına kayıtlı ...plaka sayılı dorsenin borçlu davalı şirkete ait 66 DS 600 plaka sayılı çekiciye plakasız vaziyette takılı iken davalı alacaklının yaptığı takip sonucu 28.10.2003 tarihinde fiilen haczedildiği, plakası takılı olmadığından ve ruhsatıda gösterilmediğinden trafik sicil kaydına haczin işlenmediği, hacizden sonra dava konusu dorsenin 09.12.2003 gününde davacı şirket tarafından dava dışı G. A.Ş. ne satılarak aynı gün tescilinin yapıldığı ve...plaka nosunu aldığı anlaşılmaktadır.Alıcı G. A.Ş.’nin açtığı ve B. Mahkemesinin 2004/2 Esas nolu dosyasında görülen davada, bu şirketin haciz tarihi itibariyle kayıt maliki olmaması sebebiyle davanın sıfat yokluğundan reddine karar verilmiş, davacı şirketin temyizi üzerine Dairemizce mahkeme kararı onanmak suretiyle kesinleşmiştir. Kesinleşen bu mahkeme kararı karşısında haciz tarihinde kayden malik olan davacı şirket (3.Kişi)’nin açtığı bu davada artık davacı şirketin aktif husumet ehliyetinin bulunduğunun kabulü gerekirken, mahkemece verilen haczin kaldırılmasına ilişkin 29.09.2004 tarihli karar Dairemizin 17.02.2005 tarihli kararı ile davacı şirketin dava açılmadan önce dorseyi 4.12.2003 tarihinde dava dışı G. A.Ş.'ne sattığından davanın sıfat yokluğundan reddedilmesi gerektiğinden bahisle maddi hata sonucu bozulmuş, davacı şirketin karar düzeltme istemi reddedilmiş ve mahkemece bozma kararına uyularak davanın reddine karar verilmiştir.Öncelikle belirtilmelidir ki; 9.5.1960 gün ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da açıkça vurgulandığı üzere, bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda mahkeme yönünden o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine bozma kararında açıklanan hukuki esaslar çerçevesinde hüküm kurmak yükümlülüğü doğar. Bu hukuki aşama “usulü kazanılmış hak” olarak adlandırılır. Bu hukuki kuralın istisnaları ise görevle ilgili yeni bir yasal düzenleme yapılması veya davada uygulanması imkanı olan yeni bir içtihadı birleştirme kararının çıkmış olması, geçmişe etkili yeni bir yasanın yürürlüğe girmesi, usulü kazanılmış hak gereğince uygulanması gereken yasa hükmünün Anayasa Mahkemesi tarafından iptali, maddi hataya dayalı bozma kararına uyulmasıdır. Yargıtay HGK.’nun 2004-21-298 E. 2004-252 K. 2003-11-277 E. 2003-295 K. 2006-15-275 E. 2006-366 K. 2001-2-430 E. 2001-432 K. 2006-4-519 E. 2006-527 K. nolu kararlarıda bu yöndedir. O halde mahkemece Dairemizin maddi hataya dayalı bozma kararına uyulmuş olmasının davalılar yararına usulü kazanılmış hak yaratmayacağının kabulü gerekir.Davacı (3.Kişi)’nin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve mahkemenin davanın sıfat yokluğu nedeniyle reddine ilişin kararı işin esası hakkında bir karar verilmek üzere bozulmalıdır.SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 10.10.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.