MAHKEMESİ :İş MahkemesiDavacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.Hükmün taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.K A R A R1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillere ve kanuni gerektirici sebeplere göre davalıların tüm, davacının ise aşağıdaki bentlerin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazlarının reddine,2-Dava, iş kazası sonucu %11,30 oranında sürekli iş göremezliğe maruz kalan sigortalının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemlerine ilişkindir.Mahkemece, 22.384,99 TL maddi tazminat ile 10.000 TL manevi tazminatın 21/07/2007 olan kaza tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte, 2.740,64TL yol ve yemek masrafı tutarının da 02/05/2008 olan dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine,fazla talebin reddine karar verilmiştir. Anayasa’nın 141. maddesinde vurgulandığı ve 6100 sayılı HMK’nun 297. maddesinde de açıklandığı üzere, mahkeme kararları iddia, savunma ve tarafların anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların, ihtilaflı konular hakkındaki delillerin tartışılması, ret ve üstün tutulma sebepleri, sabit görülen vakıaların neler olduğu ve bunlardan çıkan sonuçlar ile hukuki sebepler gösterilerek gerekçeli biçimde yazılmalıdır. Öte yandan, mahkeme kararlarındaki gerekçelerin hüküm fıkralarına uygun olması gerekir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 06.03.1963 gün ve E:1963/4-99, K:1963/37 sayılı Kararı). Oysa somut olayda gerekçe ile hüküm fıkrasının birbirine aykırı olduğu, temyize konu kararın incelenmesinden açıkça anlaşılmaktadır. Şöyle ki; Mahkemece 04.12.2014 tarihli kararın gerekçe kısmında özetle "11.09.2014 tarihli ek hesap raporu da göz önünde bulundurularak davacının dava ve ıslah dilekçelerindeki talep miktarları ile birlikte davanın kısmen kabulüne" karar verildiği belirtilmiş ve bu gerekçeye göre davacı lehine 22.384,99 TL işgöremezlikten kaynaklanan maddi tazminat ile 2.740,64 TL yol ve yemek masrafından kaynaklanan maddi tazminata hükmedilmiştir. Mahkeme gerekçesinin dayandırıldığı 11.09.2014 tarihli ek hesap raporunda ise davacının sürekli işgöremezlikten kaynaklanan maddi zararı 26.106,89TL olarak belirlenmiş olunup davacı 25.04.2013 tarihli ıslah dilekçesi ile işgöremezlikten kaynaklanan bu maddi tazminat istemini 32.356,41 TL'ye artırmıştır. Hal böyle olunca Mahkemenin 04.12.2014 tarihli kararında belirttiği 11.09.2014 tarihli ek hesap raporu dikkate alınarak, davacının maddi tazminat istemleri bakımından dava ve ıslah dilekçelerindeki talep miktarları ile birlikte davanın kısmen kabulüne karar verildiğine ilişkin gerekçesinin hüküm fıkrası ile çeliştiği açıkça görülmekte, buna göre de gerekçe ile hüküm fıkrası arasındaki çelişkinin giderilerek gerçeğe ve hukuka uygun bir karar verilmesi gerekmektedir.Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı biçimde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazların kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA,temyiz harcının istek halinde temyiz edenlerden davacıya iadesine, aşağıda yazılı temyiz harcının temyiz eden davalılara yükletilmesine, 04.05.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.