MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İş) MahkemesiDavacı, 03/04/2009-28/02/2011 tarihleri arasında çakışan sigortalıklarından 4/1-a kapsamındaki sigortalılığının geçerli olduğunun, bu tarihler arasındaki Tarım Bağ-Kur sigortalılığından dolayı borcun iptaline, tahsis tarihini takip eden aybaşından itibaren 4/1-a kapsamındaki emekliliğe hak kazandığının tespitine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi. K A R A RDava, davacının 03.04.2009-28.02.2011 tarihleri arasında 2926 sayılı Yasa (5510 sayılı Yasa 4/b maddesi) kapsamında sigortalı sayılmasına ilişkin Kurum işleminin iptali ve davacının bu dönemde prim borcunun olmadığının tespiti ile 01.02.2013 tarihi itibariyle aylık almaya hak kazandığının tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece, davacının kabulü ile, davacının 01.04.2009-28.02.2011 tarihleri arasında 2926 sayılı Yasa (5510 sayılı Yasa 4/b maddesi) kapsamında sigortalı olduğu günlerinin iptali ile bu dönemde 5510 sayılı Yasa 4/a maddesi kapsamında sigortalı olduğunun tespitine, iptal edilen döneme ilişkin borçlu olmadığının ve tahsis dilekçesinin verildiği 02.01.2013 tarihini takip eden aydan itibaren yaşlılık aylığı bağlanması gerektiğinin tespitine karar verilmiştir.Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacının 01.03.1999 tarihinde başlayan Tarım Bağ-Kur sigortalılığının 19.11.2012 tarihli muafiyet belgesinde yıllık gelirinin muafiyet kapsamı içerisinde olması nedeniyle 03.04.2009 tarihinde sona erdirildiği, daha sonra davacının yıllık gelirinin muafiyet sınırının üzerinde olduğunun anlaşıldığı ve bu terkin işlemenin iptal edildiği, terk tarihinin 28.02.2011 olarak yeniden düzenlendiği, davacıya prim borcu çıkarıldığı ve çakışan 4/a sigortalılığının iptal edildiği anlaşılmıştır.Somut olayda; davacının 2009 yılındaki gelirinin davacının muafiyet kapsamında kalıp kalmadığı konusunda aldırılan bilirkişi raporunda yapılan hesaplamada davacının sahip olduğu taşınmaz yüzölçümünün 2500 m2 olarak alınması karşısında; mahkemece bu ölçümün 3538 m2 olarak düşünülmesi, bu nedenle emsal dosyalara kıyasla davacının gelirinin muafiyet sınırının altında kalacağından bahisle davanın kabulüne karar verilmesi hatalı olmuştur. Yapılacak iş; öncelikle davacının 2009 yılında gelirine esas arazi miktarını net olarak belirlemek, miktarın bilirkişi raporunda esas alınandan farklı miktarda tespiti halinde, bu konunun teknik mesele olduğu düşünülerek bilirkişiden ek rapor almak ya da yeni bir bilirkişi raporu almaktan ibarettir.Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı şekilde hatalı değerlendirme sonucu hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde, davalı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 30.04.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.