Mahkemesi : Tokat İş MahkemesiTarih : 27.4.2006No : 19-344Davacı kurum işleminin iptaliyle 1.11.2003 tarihinden itibaren SSK tarafından yaşlılık aylığı bağlanması gerekitiğinin tesbitine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme bozma üzerine ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.Hükmün davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.Dava, sonucu itibariyle 2925 sayılı yasa çevresinde yaşlılık aylığı bağlanması gerektiğinin tesbiti istemine ilişkindir. 2829 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumlarına Tabi Olarak Geçen Hizmetlerinin Birleştirilmesi Hakkındaki Kanunun 8.maddesi hükmüne göre; birleştirilmiş hizmet süreleri toplamı üzerinden ilgililere son 7 yıllık fiili hizmet süresi içinde fiili hizmet süresi fazla kurumca kendi mevzuatına göre aylık bağlanır. Bu bağlamda 2829 sayılı yasa kapsamında birleştirilecek süreler; anılan yasanın 2. maddesi hükmünde sıralanan kurumlarda (T.C.Emekli Sandığı Esnaf ve Sanatkarlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu ile Sosyal Sigortalar Kurumu ve 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun geçici 20. maddesine göre kurulan emekli sandıklarında) 5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanunu, 1479 sayılı Esnaf ve Sanatkar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu, 2925 sayılı Tarım İşçileri Sosyal Sigortalar Kanunu ve 2926 sayılı Tarımda kendi adına ve hesabına çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanunu hükümlerine göre kurumlarına emeklilik keseneği veya malüllük yaşlılık ölüm sigortaları primi ödenerek geçirilen sürelerdir. Somut olayda; davacı sigortalının yaşlılık aylığı talep tarihi (28.10.2003) itibariyle son 7 yıldaki fiili hizmet süresinin ; 60 günü 506 sayılı yasaya, kalanının 1202 günü 2925 sayılı yasaya, 1258 günü ise 1479 sayılı yasaya tabi olarak geçtiği dosya içeriğindeki bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır. Bu durumda; davacının son 7 yılda en fazla fiili sigortalılığı 2925 sayılı yasa kapsamında geçmemiştir. Davaya konu uyuşmazlığın çözümü için ; 2829 sayılı yasanın 8. maddesi hükmünün uygulanmasında 2925 sayılı Yasaya tabi olarak geçen sürelerle 506 sayılı Yasaya göre geçen sürelerin aynı tür hizmet olarak kabul edilip edilemeyeceğinin tartışılması gerekmektedir. Sosyal Güvenlik Sistemimizde kendilerine Sosyal Güvence sağlanan kişiler; müşterek özelliklerine göre biribirinden farklı statüde kabul edilerek ayrı ayrı Sosyal Güvenlik Yasalarına tabi tutulmuşlardır. Bu yönde; kamu kesiminde daimi kadrolarda çalışanlar T.C. Emekli Sandığı Yasasına, hizmet akdi ile çalışanlar 506 sayılı Yasaya, kendi nam ve hesabına bağımsız çalışanlar ise 1479 sayılı Bağ-Kur Yasasına tabi tutularak Sosyal Güvenliğe kavuşturulmuşlardır. Tarım Sektöründe çalışanlardan; kendi nam ve hesabına tarımsal faaliyette bulunanlar 2926 sayılı Yasa çerçevesinde Tarım Bağ-Kur sigortalısı; tarımda süreksiz hizmet akdi ile çalışanlar ise, 2925 sayılı Yasa kapsamında Tarım Sigortalısı sayılmışlardır. Belirtilen Sosyal Güvenlik Sistemleri; kendilerine özgü koşullar ve statüler kabul ederek birbirlerinden kesin sınırlarla ayrılmışlardır. Yine bu Sosyal Güvenlik Yasalarından bir kesiminde güvence altına alınan sosyal riskler ve kapsamları ile yararlanma koşulları bakımından benzerlikler olsa da biribirlerinin aynısı bulunmamaktadırlar. Nitekim kimi yasalarda da farklı sigortalılık esasları kabul edilmesine rağmen farklı Sosyal Güvenlik Yasalarının uygulanması aynı Sosyal Güvenlik Kuruluşuna bırakılmıştır. Bu bağlamda 506 sayılı yasaya tabi sigortalıların sosyal güvenlikleri ile 2925 sayılı yasaya tabi tarım sigortalıların sigorta işlemleri aynı kurumca (=Sosyal Sigortalar Kurumu Başkanlığınca) yerine getirilmekte, her iki yasa kapsamında sigortalılıkta hizmet akdine tabi olarak çalışma esas alınmakta ve yine 2925 sayılı yasanın 39. maddesinde, bu kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde 506 Sayılı Yasanın bazı maddelerine atıf yapılmakta ise de; bu durum; her iki yasaya tabi sigortalıların aralarındaki farklılığın kaldırıldığı anlamını taşımamaktadır. Zira 506 sayılı yasa ile 2925 sayılı yasada farklı sigortalılık esasları kabul edilmiş olup, her iki yasal sistemin aynı olduğundan söz edilemez. Nitekim 2925 sayılı yasanın 38. maddesi hükmünde bu durum açıkça belirlenerek; 2925 sayılı kanuna tabi olarak geçen hizmet süreleri ile 506 sayılı yasaya tabi olarak geçen hizmet sürelerinin 2829 sayılı yasa hükümlerine göre birleştirileceği yoruma yer bırakmayacak açıklıkta öngörülmüştür. Hal böyle olunca; 28.10.2003 günlü yaşlılık aylığı tahsis talep tarihi itibariyle davacı sigortalının 2829 sayılı yasanın 8. maddesi hükmü kapsamında son 7 yıldaki fiili hizmet süresinin 1260 günden fazlasının 2925 sayılı yasaya tabi olarak geçmemesi nedeniyle sigortalıya Sosyal Sigortalar Kurumunca 2925 sayılı yasaya göre aylık bağlanması mümkün değildir. Mahkemece açıklanan maddi ve hukuki esaslar gözetilmeksizin yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı biçimde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O halde davalıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 09.10.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.