Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 9459 - Karar Yıl 2007 / Esas No : 9032 - Esas Yıl 2006
Mahkemesi : Ankara 5. İş MahkemesiTarih : 30.03.2006No :1042-116 Davacı, ölüm aylığını hak kazandıkları tarihten itibaren bağlanmasına aksina kurum işleminin iptaline karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.Hükmün, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici nedenlere göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine, 2-Davacı, davalı murisinin 02.03.2005 tarihinde ölümü dolayısıyla 10.03.2005 tarihinden itibaren Bağ-Kur'dan ölüm aylığı bağlanmasına karar verilmesini istemiştir.Mahkemece ilamında belirtildiği şekilde 5 yıllık prim ödeme şartı yerine getirilmediğinden davanın reddine karar verilmiştir. Davanın yasal dayanağı 1479 sayılı Yasa’nın 41/ (a) maddesidir. 1479 sayılı Kanunun 41. maddesinde öngörülen ölüm aylığından yararlanabilmek için 3 yıl prim ödeme şartı 4956 sayılı Yasayla değişik şekli ile 24.07.2003 tarihinden itibaren 5 yıl prim ödeme şartı getirilerek 02.08.2003 tarihinde yayımlanan 4956 sayılı Kanunun 21. maddesi ile 5 tam yıl sigortalılık şartı düzenlenmiştir. Ancak Anayasa mahkemesince 4956 sayılı Yasanın 57. maddesinin (b) bendinin, 1479 sayılı Yasa’nın 41. maddesinin birinci fıkrasının 4956 sayılı Yasa’nın 21. maddesi ile değiştirilen (a) bendinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar verilmiş, bu iptal hükmünün Resmi Gazetede 23.11.2004 yayımı tarihinden itibaren 6 ay sonra yürürlüğe gireceği açıkça vurgulanmıştır. Bir Kanunun ilgili maddesinin veya bir Kanun hükmünde Kararnamenin Anayasa Mahkemesince iptal edilmesi hallerinde, O Yasa’nın veya Kanun Hükmünde Kararnamenin yürürlükten kaldırıldığı veya değiştirildiği Yasa hükümleri uygulanabilir hale gelmez veya kendiliğinden yürürlüğe girmez, hukuki bir boşluk meydana gelir. Bu gibi hukuki boşluğun bulunduğu durumlarda; hakim bizzat yasa koyucu gibi davranarak olayı çözümlemek üzere MK. 1. maddesi hükmünce olaya uygulanacak kuralı bulmak ve uygulamakla yükümlüdür. (Y.İ.B.K. 18.11.1964 T.2/4 ) (Yargıtay Hukuk Genel Kurul 10.12.1987 gün 97/190665 E. 97/1018 K. Ve 29.01.2003 gün 2003/21-18 E 35 K. )Kural olarak Kanunlar yürürlükte olduğu dönemlerdeki uyuşmazlıklara ve görülmekte olan davalara uygulanır, değişiklik hükmünün Kanunların kabulünden önceki olaylara uygulanması Anayasaya ve kazanılmış haklara aykırıdır.Ne var ki, Yeni Kanunun yürürlük tarihinden önceki olaylara da uygulanacağı yönünde açık hüküm bulunması halinde henüz kesinleşmemiş uyuşmazlıklara da yeni Kanun uygulanmalıdır. Bu itibarla 1479 sayılı Yasa’nın 5 yıl şartını öngören 41. maddesinin Anayasa Mahkemesince 23.11.2004 tarihinde 6 ay sonra yürürlüğe gireceği şeklinde iptal kararı gereğince bu yürürlük tarihinden sonraki dönem için bir hukuki boşluk dönemi doğmuştur. Somut olayımızda davacı murisinin 02.03.2005 tarihinde öldüğü mahkeme hükmünün 30.03.2006 tarihi nazara alındığında “Kanunların lehe olan hükümlerinin uygulanırlığı” kuralına göre iptal hükmünün yürürlüğe girdiği tarihten sonra murisin ölüm tarihini kapsar şekilde bir yasal düzenleme yapılmadığı, bir boşluk dönemi oluştuğu açıklığı karşısında yukarıda açıklanan nedenlerle murisin ölüm tarihinde 4 yıl 14 günü olduğu ve “3 ” tam yıl primi ödeme günü gerçekleştiği anlaşıldığından davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, “5 tam yıl “ şartı gerçekleşmediğinden reddine karar verilmesi usule ve yasaya aykırı olup b0zma nedenidir. O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 11.06.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.