Mahkemesi : Eskişehir İş MahkemesiTarih : 01.02.2006No : 86-36Davacı iş kazası sonucu malüliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.Hükmün davacı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan ve temyiz konusu hükme ilişkin dava, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438. maddesinde sayılı ve sınırlı olarak gösterilen hallerden hiçbirine uymadığından Yargıtay incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasına ilişkin isteğin reddine karar verildikten sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.1-Dava davacının iş kazası sonucu beden güç kaybına uğradığı iddiasına dayalı maddi ve manevi zararın giderilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece olayın iş kazası olmadığı gerekçesi ile istemin reddine karar verilmiştir. 506 sayılı Yasa’nın 27. ve müteakip maddelerinde işverenin iş kazasını engeç iki gün içinde Sosyal Sigortalar Kurumuna bildirilmekle yükümlü olduğu, haber verme kağıdındaki bildirilen olayın iş kazası sayılıp sayılmayacağı hakkında gerekirse Kurumca soruşturma yapılabileceği ve varılan sonucun en geç üç ay içinde ilgililere yazı ile bildirileceği, ilgililerce yetkili mahkemeye başvurularak kurum kararına itiraz olunabileceği, itiraz halinde Kurum kararının ancak mahkeme kararının kesinleşmesiyle kesin hale geleceği bildirilmiştir.Sosyal Sigortalar Kurumu tarafından karşılanmayan zararın ödetilmesine ilişkin davalarda (tazminat davaları) öncelikle haksız zenginleşmeyi ve mükerrer ödemeyi önlemek için Kurum tarafından sigortalıya bağlanan gelirin peşin sermaye değerinin tazminattan düşülmesi gerektiği Yargıtay’ın oturmuş ve yerleşmiş görüşlerindendir. Diğer yandan, sigortalıya bağlanacak gelir ve hükmedilecek tazminatın miktarını doğrudan etkilemesi nedeniyle, işçide oluşan meslekte güç kayıp oranının hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeksizin kesin olarak saptanması gerekir. 506 sayılı Yasanın 19. maddesinde geçici iş göremezlik hali sonunda Kuruma ait veya Kurumun sevk edeceği sağlık tesisleri sağlık kurulları tarafından verilecek raporlarda belirtilen arızalarına göre iş kazası sonucu meslekte kazanma gücünün en az %10 azalmış bulunduğu Kurumca tesbit edilen sigortalıya sürekli iş göremezlik geliri bağlanacağı, 31. maddesinde Kurumun, sigortalıya bağlanacak gelirleri yapılan inceleme ve soruşturmalar sonunda ve gerekli belgelerin tamamlandığı tarihten itibaren en geç üç ay içinde tesbit ederek ilgililere yazı ile bildireceği, ilgililerin bağlanan geliri bildiren yazıyı aldıktan sonra bir yıl içinde yetkili mahkemeye başvurarak Kurum kararına itirazda bulunabilecekleri, itirazın reddi hakkındaki mahkeme kararının kesinleşmesiyle Kurum kararının kesinleşmiş olacağı, 109. maddesinde de sigortalıların iş görmezlik hallerinin tesbitinde, Kurum Sağlık tesisleri sağlık kurullarınca verilecek raporlar da belirtilen hastalık ve arızaların esas tutulacağı, Kurumca verilen karara ilgililer tarafından itiraz edilmesi halinde durumun Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulunca karar bağlanacağı bildirilmiştir.Somut olayda iş kazası olduğu iddia olunan olayın Sosyal Sigortalar Kurumuna bildirilmediği ancak davalı Kurumca da davacıya mevcud arızası nedeniyle 506 sayılı Yasanın 52. ve müteakip maddeleri gereğince malullük sigortasından malullük aylığı bağlandığı yargılama sırasında mahkemece SSK Sağlık Dairesi Başkanlığına müzekkere yazılarak resen davacının maluliyet oranının belirlenmesi istendiği anılan Dairece SSK'nun iş kazasından haberdar olmadığı bu nedenle kurumu bağlamamak kaydı ile maluliyet oranının belirlenebileceği bildirilerek oranın belirlenmesi için davacı bazı tıbbi tetkiklerinin yapılarak gönderilmesinin istendiği, ancak istenen tetkiklerin ücretinin yüksek olması sebebiyle davacının bu gideri karşılamayacağını bildirmesi üzerine, mahkemece mevcud delillere göre inceleme yapılarak sonuçta davanın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır. Kurumca sigortalıya iş kazası sigorta kolundan gelir bağlanabilmesi için öncelikle zararlandırıcı olayın iş kazası niteliğinde olup olmadığının tesbiti ön sorunudur. İş kazasının tesbiti ile ilgili ihtilaf Sosyal Sigortalar Kurumunun hak alanını doğrudan ilgilendirmekte olup tazminat davasında kurum taraf değildir. Yapılacak iş; davacıya iş kazasını Sosyal Sigortalar Kurumuna ihbarda bulunmak, giderek olayın kurumca iş kazası olarak kabul edilmemesi halinde Sosyal Sigortalar Kurumu ve hak alanını etkileyeceğinden işveren aleyhine iş kazasının tesbiti davası açması için önel vermek, tesbit davasını bu dava için bekletici sorun yaparak sonucuna göre karar vermektir. Mahkemece açıklanan doğrultuda işlem yapılmaksızın Sosyal Sigortalar Kurumunun taraf olmadığı tazminat istemli bu davada olayın iş kazası olmadığının kabulüyle sonuca gidilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.2-Diğer yandan İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku ile ilgili düzenlemeler nitelikçe kamu düzeniyle ilgili olup kusur ve hesap raporlarının alınması gibi hususlar davanın niteliği göz önünde tutularak giderek gerçeğin saptanması yönünden tarafların istemlerine bakılmaksızın hakimin görevi gereği resen yerine getirmesi gereken hususlardır. bu nedenle somut olyada HUKMK'nun 415. maddesinin öngördüğü prosedür işletilmek suretiyle sonuca gidilmesi gerektiği açık seçiktir. Davacı maddi gücü olmadığı için SSK Sağlık Daire Başkanlığının istediği kontrolleri yaptıramayacağını açıkladığına göre kendiliğinden araştırma ilkesi gereğince giderleri ilerde haksız çıkarılacak taraftan alınmak şartıyla Devlet Hastanesinden ödenmesine karar vermek suretiyle sonuca ulaşmak gerekirken mahkemece bu lazimeye uyulmaksızın gerekli araştırma yapılmaksızın sonuca gidilmiş olması da kabul şekli bakımından hatalı olup bozma nedenidir. O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 03.10.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.