Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 9363 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 19841 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :İş MahkemesiDavacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerle davalılardan S.S. Mutfakçılar San. Toplu İşyeri Yapı Koop. ( Eski Ünvanı: ...) hakkında açılan davanın reddine 207.679.25.TL. maddi ve manevi tazminatın yasal faiziyle birlikte diğer davalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkin hükmün süresi içinde temyizen incelenmesi davalılardan ... vekilince duruşmalı, .... San. Toplu İşyeri Yapı Koop. ( Eski Ünvanı: ...) vekilince de duruşmasız olarak talep edilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 29/04/2015 Çarşamba günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davalılardan ... vekili Avukat ..., Av. .... ile ... San. Toplu İşyeri Yapı Koop. ( Eski Ünvanı: ...) vekili Avukat ... ile karşı taraf vekili Avukat ... geldiler. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan Avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek aynı gün Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği konuşulup düşünüldü, ve aşağıdaki karar tesbit edildi. K A R A R 1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere, temyiz edenin sıfatına göre, davalı kooperatifin tüm, davalı ... Mad. İnş. San. Tic. AŞ’nin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine, 2-Dava 08.10.1999 tarihinde meydana gelen iş kazası sonucu % 25,00 oranında sürekli iş göremezliğe uğrayan sigortalının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece anahtar teslimi iş verdiği gibi kusuru da bulunmadığından, davalılardan ... Sanayi Toplu İşyeri Yapı Kooperatifine yönelik davanın reddine, maddi ve manevi tazminat istemlerinin kısmen kabulü ile davalılardan ... Mad. İnş. San. Tic. AŞ’den tahsiline karar verilmiş ve bu karar süresinde davalı taraf vekillerince temyiz edilmiştir. Davalı Kooperatife yönelik davanın ret nedenine ve maddi ve manevi tazminat davalarının birlikte açılmış bulunmasına göre, ret vekalet ücretinin tek ve maktu olarak takdiri isabetlidir. ... Davalı ..... İnş. San. Tic. AŞ’nin temyiz itirazlarına gelince: Davacının iş kazası sonucu % 25,00 oranında sürekli iş göremezliğe uğradığı olayda davacının % 20 davalı işverenin ise % 80 oranında kusurlu olduğu dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. Gerek mülga B.K'nun 47 ve gerekse yürürlükteki 6098 sayılı T.B.K’nun 56. maddesinde hakimin bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi zarar adı ile ödenmesine karar verebileceği öngörülmüştür. Hakimin olayın özelliklerini göz önünde tutarak manevi zarar adı ile zarar görene verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 26.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları tarafların sosyal ve ekonomik durumları paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu olayın ağırlığı davacının sürekli iş göremezlik oranı, işçinin yaşı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması, hükmedilecek tutarın manevi tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda olması gerektiği de söz götürmez. Bu ilkeler gözetildiğinde davacı yararına hüküm altına alınan 35.000,00-TL manevi tazminatın fazla olduğu açıkça belli olmaktadır. Maddi tazminat yönelik temyiz itirazlarına gelince: Davacının asgari ücretin 2,24 katı ile çalıştığının kabul edilerek tazminatın hesaplandığı hesap bilirkişi raporunun hükme esas alındığı görülmektedir. Gerçekten, tanık beyanları ile işverenin imzasını ve kaşesini taşımayan puantaj cetveline göre davacının olay tarihindeki ücretinin 7,00-TL olduğu görülmektedir. Hesaplama da bu ücret üzerinden yapılmış ise de varılan bu sonuç hatalı olmuştur. İş kazası sonucu sürekli iş göremezlik nedeniyle sigortalının maddi tazminatının hesaplanmasında, gerçek ücretin esas alınması koşuldur. Öte yandan, gerçek ücretin ise; işçinin kıdemi ve yaptığı işin özelliği ve niteliğine göre işçiye ödenmesi gereken ücret olduğu, işyeri veya sigorta kayıtlarına geçmiş ücret olmadığı Yargıtay’ın yerleşmiş görüşlerindendir. Somut olayda, davacı işçinin inşaat işinde düz işçi olarak çalıştığı, yapılan işin niteliği, işçinin olay tarihindeki yaşı ve iş deneyimi ile kusur bilirkişi raporundaki vasıflandırmalar dikkate alındığında vasıflı işçi olarak kabulünün mümkün bulunmadığı dosyadaki bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca davacının asgari ücretle çalıştığı hayatın olağan akışına uygun bulunduğu halde, tanık beyanları ile işverence itiraz edildiği gibi işverenin imza ve kaşesini taşımayan puantaj cetvelinden yola çıkılarak olay tarihinde kazalının asgari ücretin 2,24 katı ücretle çalıştığı kabul edilerek tazminatının hesaplandığı hesap bilirkişi raporunun hükme esas alınması usul ve yasaya aykırı olmuştur. Davalının zaman aşımını amaçlayan temyiz itirazlarına gelince: Davacının 08.10.1999 günü iş kazası geçirdiği, 21.04.2003 tarihinde ki kısmi dava konusu maddi tazminat istemini, Birleşen 07.10.2009 tarihli dava ile artırdığı ve birleşen dava ile ayrıca manevi tazminat isteminde de bulunduğu, kısmi davanın ve birleşen davanın zaman aşımı süresi içerisinde açıldığı, 03.01.2014 tarihli dilekçe ile maddi tazminat isteminin ıslah yoluyla artırılması üzerine, davalı tarafça süresinde zaman aşımı def’i inde bulunulduğu uyuşmazlık konusu değildir. Uyuşmazlık bu tür davalarda BK’nun 125. maddesi gereğince uygulanmakta olan 10 yıllık zaman aşımı süresinin hangi tarihte başlatılması gerektiği noktasında toplanmaktadır. Uygulama ve öğretide kabul edildiği üzere, zamanaşımı failin ve zararın öğrenildiği tarihten başlatılmalıdır. Zarar görenin zararı öğrenmesi demek, zararın varlığı, mahiyeti ve esaslı unsurları hakkında bir dava açma ve davanın gerekçelerini göstermeye elverişli bütün hal ve şartları öğrenmiş olması demektir. Vücut bütünlüğünün ihlalinden doğan zarar, ancak bakım ve tedavi sonucunda düzenlenen hekim raporuyla belirli bir açıklığa kavuşur. Bedensel zararın gelişim, gösterdiği durumlarda zamanaşımına başlangıç olarak hastalık seyrinin yani gelişimin tamamlandığı tarihin esas alınması gerekir. Somut olayda iş kazasından kaynaklı sol gözde kısmi görme kaybı nedeniyle davacının 10.04.2000 tarihinde sürekli iş göremezlik durumuna girdiği, davacıdaki bedensel zararın değişen ve gelişen bir durum olduğu iddia ve ispat edilmediği gibi, sürekli iş göremezlik durumuna girdiği tarihten sonrası için değişen ve gelişen durumdan söz edilemeyeceği ve en geç bu tarihte zararın öğrenildiği ortadadır. Her ne kadar Kurum tarafından düzenlenen sürekli iş göremezlik derecesi tespit kararında, Sürekli iş göremezlik oranının belirlenmesinde 04.08.2004 tarihli Hastane raporu dayanak olarak gösterilmekte ise de Kurumun gelir bağlaması ve sürekli iş göremezlik oranını belirlemesi için sigortalının başvurusunun aranması karşısında, bu başvuru sonrasında düzenlenen sağlık kurulu rapor tarihinin zaman aşımının başlangıcına esas alınması söz konusu olamaz. Aksinin kabulünün zaman aşımının başlangıcının belirlenmesini taraflardan birinin iradesine bırakılması sonucunu doğuracağı ortadadır. Davacı 03.01.2014 tarihli dilekçe ile davasının ıslah ederek maddi tazminata ilişkin istemini artırmıştır. Davacının ıslah dilekçesinde ileri sürdüğü, istemin sonucunun artırılması şeklinde olsa da, yeni bir dava niteliğindedir. O halde ıslah dilekçesiyle artırılan talep için yeni bir dava da ileri sürülmesi gereken tüm itiraz ve defilerin ileri sürülmesi mümkündür. Davalı tarafta süresi içerisinde zaman aşımı defini ileri sürmüştür. Bu duruma göre; Davacı tarafından 03.01.2014 tarihinde maddi tazminattın ıslahen artırılması üzerine, süresi içerisinde davalı tarafından ileri sürülen zamanaşımı def'inin kabul edilerek ıslahen artırılan miktara ilişkin maddi tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, ıslahen artırılan miktarı da kapsar biçimde maddi tazminat talebinin kabulüne karar verilmesi hatalı olmuştur. Mahkemece yukarıda açıklanan maddi ve hukuksal olgular dikkate alınmadan, yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. O halde, davalı ... Mad. İnş. San. Tic. AŞ vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul olunmalı ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenle BOZULMASINA, davalı yararına takdir edilen 1.100.00.TL. duruşma Avukatlık parasının karşı tarafa yükletilmesine, 29.04.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.