MAHKEMESİ: Çorum İş MahkemesiTARİHİ: 13/10/2005NUMARASI: 323-405Davacı, 01.06.2005 tarihli borçlanma talebini reddeden kararın iptali ile borçlanma talebinin kabulüne karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillere, kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle davacının davalı Kurum’a borçlanma talebinde bulunduğu 27.05.2005 tarihinde 3201 sayılı Yasa’nın 3. maddesinde değişiklik yapan 4958 sayılı Yasa’nın 56. maddesinin yürürlükte bulunmasına göre davalı Kurum vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine. 2- Dava 15.03.1986-13.08.1992 tarihleri arasında Suudi Arabistan’da geçen çalışma süresinin 3201 sayılı Yasa uyarınca iki yıllık başvuru süresi aranmaksızın borçlanılabileceğinin tesbiti aksi yöndeki davalı Kurum işleminin iptali istemine ilişkindir.Mahkemece, davacının yurtdışında geçmiş olan çalışma sürelerinin 3201 sayılı Kanuna göre (4958 sayılı Yasa ile değişik şekline göre başvuru süresi kaldırılmış bulunduğundan) Türkiye’ye kesin dönüş tarihine bakılmaksızın borçlanabileceğinin tesbitine, aksi yöndeki Kurum işleminin iptaline karar verilmiştir.Davacı yurtdışı hizmet borçlanması talebini süre yönünden reddeden kurum işleminin iptaliyle birlikte dava konusu yurtdışında geçen süreleri borçlanabileceğinin tesbitini de istemiştir. İstek hem işlemin iptalini hem de borçlanma yapabileceğinin tesbitini içerdiğine göre dava konusu sürelerde davacının yurt dışında çalışıp çalışmadığının yöntemince araştırılması, çalışmış ise bu hususun hiçbir duraksamaya yer vermeyecek biçimde saptanması gerekir. Yapılan incelemede davacının yurtdışı çalışması ile ilgili olarak gerek Kurum’a gerekse mahkemeye ibraz ettiği T.C. Riyad Büyükelçiliği Çalışma ve Sosyal Güvenlik Müşavirliğince tanzim edilen belgede “ davacının müşavirliğe ibraz ettiği belgelerin incelenmesinden adı geçenin Suudi Arabistan’da 15.03.1986-13.08.1992 tarihlerinde Suudlu işveren nezdinde çalıştığının tesbit edildiği’nin yazıldığı ancak davacı tarafından ibraz edilen belgelerin ekte bulunmadığı gibi ne tür belgeler olduğunun da yazı içeriğinde belirtilmediği görülmektedir. HUMK'nun 296. maddesinde dış ülkede usulüne uygun yetkili memurları tarafından düzenlenen ve onaylanan resmi senetlerin o ülkede yürürlükte bulanan yasalara uygun ve o ülkedeki T.C. Başkonsolosluğu veya konsolosluk görevini yürüten T.C. Siyasi Memuru tarafından onaylanması halinde resmi senet hüküm ve kuvvetinde sayılacağı bu şekilde onaylanmamış senetlerin delil teşkil edip etmeyeceğinin mahkemece takdir olunacağı bildirilmiştir. Türkiye Cumhuriyeti 5.10.1961 tarihli Yabancı Resmi Belgelerin Tasdiki Mecburiyetinin Kaldırılması Hakkındaki Lahey Sözleşmesi’ni 3028 sayılı Kanun ile onaylamış ve bu sözleşme Türkiye’de yürürlüğe girmiştir. Ayrıca Türkiye Cumhuriyeti; “Bazı İşlem ve Belgelerin Tasdikten Muaf Tutulması” hakkındaki çok taraflı uluslararası sözleşmeyi de onaylamış ve 16.1.1987 tarihli resmi gazetede yayınlanmıştır. Ancak Sözleşme şartları oluşmadıkça belge davanın kabulüne yeterli delil olarak kabul edilemez. Söz konusu hizmet belgesini doğrulayan başkaca bir delil ve emare de dosya ekinde bulunmamaktadır. Sosyal Güvenlik Kanunlarının uygulanması ile ilgili uyuşmazlıklar kamu düzeni ile ilgili olduğundan Mahkemenin ibraz edilen belgenin yasal ve gerçeğe uygun olup olmadığının re’sen incelenip gözönünde bulundurması gerekir. Ancak; resmi nitelik kazandırılmış belgelere itibar edilerek sonuca gidilebilir.Mahkemece yapılacak iş;davacıya ibraz ettiği hizmet belgesini HUMK’nun 296. madde uygulaması gereğince T.C. yetkili Sosyal Güvenlik Kurumlarının karşılığı olan Suudi Arabistan yetkili sosyal güvenlik kurumlarından davacının çalıştığı günleri gösteren işyerine ait hizmet belgesi, işe giriş çıkış tarihleri, Suudi Arabistan iş karnesi, iş güvence karnesi, hizmet cetveli gibi bilgi ve belgeler elde edilip, bu bilgi ve belgelerin o yöredeki Türk Suudi Arabistan Elçiliğince veya Başkonsolosluğunca tercümesi yapılarak doğruluğu tastik ettirilip, resmi senet özelliğine kavuşturulduktan sonra eldeki yargılama dosyası içerisine getirtilmesinin sağlanması gerekmektedir. Mahkemece yukarıda belirtildiği şekilde davacının çalışma sürelerinin kuşku duyulmayacak biçimde saptanması halinde bu sürelerle sınırlı olmak üzere 3201 sayılı Kanunun 3. ve devamı maddeleri gereği borçlandırma hakkından yararlandırılması gerektiği düşünülmelidir. Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınmadan yanlış değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir. O halde, davalı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 02.10.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.