MAHKEMESİ: Erzincan 1. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ: 27/12/2006NUMARASI: 2006/329-2006/666Davacı, ilk kesintisi tarihinden itibaren tarım Bağ-Kur sigortalısı sayılması gerektiğinin tesbitine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir. Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici nedenlere göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine.2- Dava, davacının 1.6.2002-30.11.2005 tarihleri arasında 2926 sayılı Yasa'ya tabi sigortalı olmadığının ve Kurumca tahakkuk ettirilen 4.950.00 YTL. prim borcu bulunmadığının tespiti istemine ilişkindir.Mahkemece istemin reddine karar verilmiştir.Dosyadaki kayıt ve belgelerden davacının 1.5.1995 tarihli bildirge üzerine Kurumca re'sen 2926 sayılı Yasa'ya tabi sigortalı olarak kayıt ve tescil edildiği, kooperatif kaydının 28.02.2003 tarihinde sonbulduğu, 21.08.2001-30.11.2005 tarihleri arasında ziraat odası kaydının bulunduğu 1.5.1995-30.11.2005 tarihleri arasında 2926 sayılı Yasa'ya tabi sigortalılık şartlarını taşıdığı ve 10.10.1998-28.5.2002 tarihleri arasında düzenli prim ödemelerinin bulunduğu 1.1.1989-31.12.1997 tarihleri arasında 2925 sayılı Yasa’ya tabi sigortalı olduğu ihtilaf konusu dönemde ise 1.6.2002-31.11.2005 tarihleri arasında 506 sayılı Yasa'ya tabi isteğe bağlı sigortalı olduğu anlaşılmaktadır.Sosyal güvenlik sistemimizde çifte sigortalılığa yer verilmemiş olması nedeniyle "çakışan sigortalılık" olarak adlandırılan, bir sigortalının aynı anda birden fazla sosyal güvenlik kurumuna tabi olması hali, zorunlu sigortalılıkların çakışması halinde yasalarda yer alan düzenlemelerle önceden başlayan sigortalılığa geçerlilik tanınarak isteğe bağlı sigortalılık ile zorunlu sigortalılığın çakışması halinde ise zorunlu sigortalılığa değer verilerek "çakışan sigortalılık" sorunu çözüme kavuşturulmalıdır.Somut olayda davacı 1.6.2002-30.11.2005 tarihleri arasında 2926 sayılı Yasa'ya tabi sigortalılık şartlarını taşıdığında zorunlu sigortalılığa değer verilerek, 1.6.2002-30.11.2005 tarihleri arasındaki 506 sayılı Yasa'ya tabi isteğe bağlı sigortalılığa değer vermek mümkün değilsede; 1479 sayılı Yasa’nın 22.2.2006 gün ve 5458 sayılı Yasa’nın 13.maddesi ile değişik 1.3.2006 tarihinde yürürlüğe giren Ek 19.maddesinde bu Kanun ve 2926 sayılı Kanuna göre kayıt ve tescili yapıldığı halde, 5 yıl ve daha fazla süreye ilişkin prim borcu bulunan sigortalıların bu sürelere ilişkin prim borçlarının Kurumca yapılacak bildirimde belirtilen süre içerisinde ödenmemesi halinde daha önce prim ödemesi bulunan sigortalının ödediği primlerin tam olarak karşıladığı ayın sonu itibariyle, prim ödenmesi bulunmayan sigortalının ise tescil tarihi itibariyle sigortalılığı durdurulur. Prim borcunun ait olduğu süreler sigortalılık süresi olarak değerlendirilmez ve bu sürelere ilişkin Kurum alacakları takip edilmeyerek, Kurum alacakları arasında yer verilmez. Ancak, sigortalı veya hak sahipleri daha sonra sigortalının en son bulunduğu basamağın başvuru tarihindeki değeri üzerinden hesaplanacak borç tutarlarını tebliğ tarihinden itibaren üç ay içinde ödedikleri takdirde bu süreler sigortalılık süresi olarak değerlendirilir. Bu madde kapsamına giren sigortalılar hakkında zaman aşımının kesilmesi ve zaman aşımının işlememesi ile ilgili olarak 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 103 üncü maddesinin 1.fıkrasının (6),(8) ve (10) numaralı bentleri hariç diğer hükümleri ile aynı Kanunun 104 üncü maddesi hükümlerinin uygulanacağı , yine 5458 sayılı Yasa’nın 14.maddesi ile eklenen ve 1.3.2006 tarihinde yürürlüğe giren Geçici 26.maddesine göre bu Kanun ve 2926 sayılı Kanuna göre kayıt ve tescili yapıldığı halde 31.3.2005 tarihi itibariyle beş yıl ve daha fazla süreye ilişkin prim borcu bulunan sigortalılar ve hak sahiplerinden bu sürelere ilişkin prim borçlarını yeniden yapılandırma talebinde bulunmayanlar veya yeniden yapılandırma talebinde bulundukları halde yapılandırma haklarını kaybedenler hakkında ek 19.madde hükmü uygulanacağı bildirilmiştir. Kanunların geriye yürümesi konusunda mevzuatımızda genel bir düzenleme bulunmamaktadır. İlke olarak her yasa yürürlüğe girdiği andan itibaren derhal hukuksal sonuçlarını doğurmaya başlar. Bunun doğal sonucu da yasaların yürürlüğe girmelerinden önceki olayları etkilemeyeceği, başka bir anlatımla geriye yürümeyeceklerdir. Ancak devam eden uyuşmazlıklarda, tamamlanmamış hukuki durumlara yeni yasa veya düzenleyici kural “derhal yürürlüğe girme” niteliği nedeniyle uygulanacak ve hukuki sonuçlarını doğuracaktır. Bu gibi durumlarda kanunların geriye yürümesi değil ani etkisi söz konusudur. Sosyal güvenlik hukukunun ilgi alanı kamusal olup otoritesi kamu düzenini ilgilendirmektedir. Bu nedenle sosyal güvenlik hukuku ile ilgili yasalar yürürlüğe girdiği andan itibaren derhal hukuksal sonuçlarını doğurur. Bu açıklamalar karşısında hüküm tarihinden önce yürürlüğe giren 1.3.2006 tarihinde yürürlüğe giren 1479 sayılı Yasanın değişik Ek 19.maddesi ile Geçici 26.maddesinin tamamlanmamış hukuki durumlara uygulanacağının kabulü gerekir. Yapılacak iş 01.05.1995-30.11.2005 tarihleri arasındaki 2926sayılı Yasa’ya tabi sigortalılık döneminde davacının 19.10.1998-28.5.2002 tarihleri arasında ödediği primlerin tam olarak karşıladığı ayın sonu itibariyle beş yıl ve daha fazla süreye ilişkin prim borcu bulunup bulunmadığını tesbit etmek, var ise talep nazara alınarak 1.6.2002 tarihi itibariyle sigortalılığı durdurmak, prim borcuna ait süreler sigortalılık süresi olarak değerlendirilmeyerek bu dönemdeki 506 sayılı Yasa'ya tabi isteğe bağlı sigortalılığa geçerlilik tanımak ve çıkacak sonuca göre davacının diğer istemleri ile ilgili bir karar vermektir.O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacının prim borcunun reddine ilişkin hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, 24.1.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.