MAHKEMESİ: Aydın İş MahkemesiTARİHİ: 14/12/2005NUMARASI: 95-621Davacı, davacılardan işverene ait işyerinde 1992/Ocak tarihinden itibaren çalıştığının tesbitine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir. Hükmün davalılar vekileri tarafından temyiz edilmesi ve davalılardan H.Y. vekilincede duruşma talep edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi. tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan ve temyiz konusu hükme ilişkin dava, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438. maddesinde sayılı ve sınırlı olarak gösterilen hallerden hiçbirine uymadığından Yargıtay incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasına ilişkin isteğin reddine karar verildikten sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.Davacı, 9.1.1996 tarihinden itibaren davalı kuruma bildirilmeyen çalışmalarının tesbitini istemiş, Mahkemece davacının 31.1.1996 tarihinden 4.9.2003 tarihine kadar aralıksız çalıştığının tesbitine karar verilmiştir. Dosyadaki belgelerden, işyerinin 44 dairelik hususi bina inşaatı olarak 23.1.1991 tarihinde H.Y., A.T. ve S.G.ortaklığı adına 506 sayılı Yasa kapsamına alındığı, 26.1.1991 -31.1.1996 tarihleri arasında Yasa kapsamında bulunduğu, davacının bu işyerinden 10.7.1992 tarihinden 31.1.1996 tarihine kadar geçen çalışmalarının Kuruma bildirildiği, 1996/1 döneminden sonra işyerinden Kuruma bildirimde bulunulmadığı, davacının beyanları ve diğer deliller itibariyle davacının inşaatın devam ettiği 1996 yılına kadar işçi olarak, inşaatının bitimi olan 1996 yılından sonrada bekçi olarak çalıştığı kanaati hasıl olmaktadır.Mahkemece bina inşaatı 31.1.1996 tarihinde kapsamdan çıkarıldıktan sonra 44 dairelik binanın bu tarihden sonra ortaklık üzerinde mi devam ettiği, devir mi edildiği yoksa dairelerin satışı gerçekleşerek tapudan belirlenecek malikler üzerinde mi görüldüğü yada site yönetiminin mevcut olup olmadığı tesbit edilmeksizin başka bir değişle gerçek işveren belirlenmeksizin sonuca gidilmesi doğru görülmemiştir. Öte yandan Mahkemece bilirkişi raporu doğrultusunda tanık beyanları, 18.4.2002 tarihli Müfettiş raporu, davacının başka bir mahkemedeki beyanı ve teslimat paraları esas alarak karar verilmiş isede; tanıklar davacıyla birlikte 1996 yılından sonra çalışan ve kayıtlara geçmiş kişiler olmadığı gibi aynı çevrede başka işverenlerin çalıştırdığı ve bordrolarda kayıtlı kimselerin veya komşu sitelerin belgelerle belirlenmiş çalışanları (kapıcı-bekçi) veya sakinleri de değildir. SSK müfettişi raporunda ise yalnızca davacının beyanına o günkü fiili durum tesbit edilmiş olup , işverence belge ibraz edilmediğinden belgelere dayanmamakta, sonuç bölümünde; yargı yoluna gidilmesinin uygun görülmüş bulunması, malzeme teslim fişleri ise yardımcı delil nitelinde olup hüküm kurmaya tek başına yeterli bulunmaması, gerek davacının müfettiş raporunda taşeron olarak çalıştığını belirten beyanı, gerekse davacının oğlu Süleyman Akın'ın beyanları dikkate alınarak, davacının Bağ-Kur'da kaydının bulunup bulunmadığı, bu bağlamda mahkemece davacının vergi dairesinde, meslek odasında, ticaret sicilinde kayıtlı olup olmadığı araştırılması gerekirken bu hususunda dikkate alınmaması, ayrıca 1.11.1997-25.5.1998 tarihleri arasında işveren Z.Ö.'ın yanındaki çalışmalarının yeri ve niteliği belirlenerek aynı zamanda her iki işyerinde birden çalışmanın mümkün olup olmadığı araştırılarak sonucuna göre bu iki çalışmasından birinin dışlanmasının gerektiğinin düşünülmemeside isabetsiz olmuştur. Mahkemece, yukarıdaki olgular gözönünde bulundurularak yapılacak araştırma ve inceleme sonucunda karar vermek gerekirken eksik araştırma ve inceleme ile sonuca gidilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde, davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 2.10.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.