Mahkemesi : Karabük İş MahkemesiTarih : 28.7.2005No : 163-174 Davacılar murisinin iş kazası sonucu ölümünden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.Hükmün davacılar ile davalılardan P. Yol Yapı San. Tic. A.Ş. vekilli tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.1-Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nda değişiklik yapan 5219 sayılı yasanın 2. maddesi uyarınca 21.7.2004 tarihinden sonra, anılan yasanın 427. maddesindeki kesinlik sınırı, 1.000.-YTL .'ye çıkarılmış olup, inceleme konusu karar bu tarihten sonra verilmiş ve kesinlik sınırının altında bulunmuş olmakla, söz konusu maddelere göre hüküm kesin nitelik taşıdığından 1.6.1990 tarih ve E: 1989/3, K: 1990/4 sayılı Yargıtay İctihadı Birleştirme kararı da g??zönünde tutularak, davacının S., N., F., İ. ve E. D.ile davalı P.Yol. Yapı San. Tic. A.Ş vekilinin davacılar S., N., F., İ.ve E. D. 'a ilişkin hükme yönelik temyiz dilekçesinin, kararın kesinlik sınırları içinde kalması nedeniyle reddine karar vermek gerekmiştir. 2-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre, davacı K.D.'ın tüm, davalının davacı K. D. 'la ilişkin hükme yönelik diğer temyiz itirazlarının reddine.3-Dava, sigortalının iş kazası sonucu ölümü nedeniyle hak sahiplerinin maddi ve manevi zararının giderilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece istemin kısmen kabulüne karar verilerek davacı anne K.D. yararına 2000.-YTL, davacı kardeşler S., N., F., İ. ve E.D.yararına ayrı ayrı 750 YTL. manevi tazminata hükmedilmiştir.Davacıların, Karabük İş Mahkemesine 22.6.1993 tarihinde 1993/930 Esas sayılı dosya ile manevi tazminat davası açarak davacı anne K.D.için 30 YTL.,davacı kardeşler N., F.ve E. D.için ayrı ayrı 20 YTL., S. ve İ. D. için ayrı ayrı 5 YTL. manevi tazminat talep ettikleri ve anılan davanın HUMK’nun 409/6 maddesi gereği açılmamış sayılmasına karar verildiği ve kararın kesinleştiği uyuşmazlık konusu değildir. Uyuşmazlık manevi tazminatın bölünüp bölünmeyeceği noktasında toplanmaktadır.Gerçekten, hukuka aykırı bir eylem yüzünden çekilen elem ve üzüntüler, o tarihte duyulan ve duyulması gereken bir haldir. Başka bir anlatımla üzüntü ve acıyı zamana yaymak suretiyle, manevi tazminatın bölünmesi, bir kısmının dava konusu yapılması kalanın saklı tutulması olanağı yoktur. Niteliği itibariyle manevi tazminat bölünemez. Bir defada istenilmesi gerekir. Yargıtay H.G.K'nun 25.9.1996 gün ve 1996/21-397-637 karar ile 13.10.1999 gün ve 1999/21-684-818 sayılı kararı da bu doğrultudadır.Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın ve özellikle manevi tazminatın bölünmezliği ilkesi nazara alınmadan yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.O halde, davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edenlerden davalıya iadesine, aşağıda yazılı temyiz harcının davacıya yükletilmesine 28.9.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.