MAHKEMESİ: Kırıkkale İş MahkemesiTARİHİ: 16/11/2006NUMARASI: 265-525Davacılar, murisinin iş kazası sonucu ölümünden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme bozmaya uyarak ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.Hükmün, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere, davacı çocuklar İsmail ve F. K.yararına hüküm altına alınan manevi tazminatların bozma dışı kalarak kesinleştikleri anlaşılmakla aynı konuda yeniden hüküm kurulmamasının bozma nedeni olmamasına ve özellikle tarafların temyizlerinin kapsamı ve temyiz nedenlerine göre tarafların aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,2-Dava nitelikçe 15.06.1997tarihinde trafik iş kazası sonucu ölen sigortalının “hak sahiplerinin” SSK Başkanlığı tarafından karşılanmayan zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.Mahkemece davacıların maddi tazminat istemlerinin reddine karar verilmiştir. Maddi zarar hesabının yeniden yapılmasına ilişkin bozma ilamına göre, Mahkemenin işlem yapması doğrudur. Ne var ki, sonuçta bozmadan önceki 06.06.2005 tarihli hesap raporuna dönülerek buna göre, hak sahiplerinin belirlenen tazminatlarından 25.01.2007 tarihine kadar geçerli peşin sermaye değerinin indirilmesi suretiyle davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle, bozmadan sonra işçi ücretlerinde artma olmuş ise, bu artışlarında hesapta göz önünde tutulması gereklidir. Gerçekten, hesap raporunun yeniden yapılması halinde, raporun düzenlendiği tarihte bilinen verilerin esas alınması gerekir. Önceki rapordaki ücret ve diğer unsurlar değiştiğinden, yeni ve bilinen dönemlerin esas alınması zorunludur. Ne var ki, ilk rapora ve hükme davacının itiraz etmemesi hallerinde, davalı yararına oluşan kazanılmış hakkın da korunması Hukuk Usul Sistemimiz gereğidir. Bu kazanılmış hakkın sınırı da; maddi zarar hesabı sonucu ve varsa sigorta tahsisleri peşin değerinin düşülmesinden sonra bulunan fark sonuçtur. İşte, bu fark veya bulunan sonuç, maddi tazminat yönünden kazanılmış hak sınırını oluşturur. Yoksa ilk hesap raporunun tüm donelerini kazanılmış hakkın kapsamı içinde düşünmek maddi zarar hesabına ilişkin kurallara ters düşer. Kaldı ki somut olayda bozmanın taraflar yararına yapılmış olmasına göre kazanılmış hakkın söz konusu olmadığı da ortadadır. Bu nedenle, bozmadan sonra işçi ücretlerinde artış olmuş ise, bu artışlarında hesapta göz önünde tutulması gereklidir. Gerçekten, hesap raporunun yeniden yapılması halinde, raporun düzenlendiği tarihte bilinen verilerin esas alınması gerekir. Önceki rapordaki ücret ve diğer unsurlar değiştiğinden, yeni ve bilinen dönemlerin esas alınması zorunludur. Mahkemenin, belirtilen bu maddi ve hukuksal olguları dikkate almadan davacı aleyhine daha az tazminata hükmetmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. Öte yandan Yargıtay ilamları ile ilgili olarak HUMK 455 ve devamı maddelerinden kaynaklanan başvuruların dairesince incelenmesi gerektiği açıktır. Mahkemenin yargısal görevinin sınırların aşarak Yargıtay ilamında iade edilmediğinden bahisle bozmadan önce davalı tarafça yatırılan temyiz harcının iadesine karar vermesi hatalıdır. Kaldı ki uyulan bozma ilamında temyiz harcının talepleri halinde taraflara iadesine karar verildiği de ortadadır.Mahkemece, belirtilen bu maddi ve hukuksal olguları dikkate almadan yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.O halde, tarafların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli,hüküm bozulmalıdır. SONUÇ:Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde taraflara iadesine, 05.06.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.