Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 9041 - Karar Yıl 2007 / Esas No : 11575 - Esas Yıl 2006
MAHKEMESİ: İstanbul 7. İş MahkemesiTARİHİ: 23/05/2006NUMARASI: 419-396Davacı, yaşlılık aylığını iptal eden kurum işleminin iptali ile yeniden bağlanmasına karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi. Davacı, 15.04.2002 tarihinde yerine getirdiği askerlik borçlanmasının geçerli olduğunun, 01.05.2003 tarihinden itibaren yaşlılık aylığına hak kazandığının, aylığının iptal edilemeyeceğinin ve yersiz ödendiği gerekçesiyle tahsil edilen 4.492,00 YTL.’nin ve yoksun kaldığı aylıkların yasal faizleriyle davalı Kurumca ödenmesi gerektiğinin tesbitini istemiştir.Mahkeme, askerlik borçlanmasının süresinde yerine getirilmediği gerekçesiyle istemin reddine karar vermiştir.Dosyadaki bilgi ve belgelerden davacının 29.12.1980 tarihinden itibaren Bağ-Kur sigortalısı olduğu, 28.12.2001 tarihinde bir yıl sekiz aylık askerlik borçlanmasını yapmak için Kuruma başvurduğu, Kurumun 08.01.2002 tarihli yazı ile borç miktarı ve süresini bildirdiği, davacının 15.04.2002 tarihinde borçlanmayı ödediği ve 30.04.2003 tarihinde aylık talebinde bulunduğu, 01.05.2003 tarihinden itibaren bağlanan aylığın askerlik borçlanmasının süresinde ödenmediği gerekçesi ile 17.10.2003 tarihli yazıyla iptal edilerek aylıkların yasal faiziyle tahsil edildiği davacının 06.11.2003 tarihinde yeniden askerlik borçlanması yaparak 26.12.2003 tarihinde tekrar aylık talebinde bulunduğu ve 01.01.2004 tarihinden geçerli olarak aylık bağlandığı anlaşılmaktadır.Davacının, 28.12.2001 tarihli askerlik borçlanması talebini kabul eden Kurumun 08.01.2002 tarih ve 001384 tarihli yazı ile borç miktarının 01.01.2002 tarihinden itibaren üç ay içinde ödenmesi gerektiğini bildirdiği, yazının tebliğ tarihi belli olmadığı gibi 1479 sayılı Yasa’nın Ek 9. maddesinde belirtildiği şekilde yazının tebliği tarihinden itibaren üç aylık sürenin başlaması gerekirken 08.01.2002 tarihli yazının aynı gün tebliğ edildiği varsayılsa dahi ödeme başlangıcı 01.01.2002 tarihi gösterilerek sürenin kurumca haksız olarak kısaltıldığı, yazı tarihi olan 08.01.2002 tarihinden itibaren 6 günlük, yada tebliğ tarihinden itibaren daha kısa süredeki gecikmenin kabul edilebilir bir gecikme olduğunun mahkemece dikkate alınmadığı gibi, borçlanma ile ilgili kontrolü borçlanma sırasında veya en geç aylık talebi sırasında yapması gereken Kurumun, aylık bağladıktan çok sonra denetim yaparak aylığı iptalinin iyiniyet kuralları ile de bağdaşmadığı, öte yandan daha önce yürürlükte bulunan 2 yıllık borçlanma süresini 3 aya indiren düzenlemenin 04.10.2000 tarihinde yürürlüğe giren 619 sayılı K.H.K ile getirildiği ancak Anayasa Mahkemesince 26.10.2000 tarihinde iptal edildiği ve iptal hükmünün 08.08.2001 tarihinden itibaren yürürlüğe girdiği, 08.08.2001 tarihinden süreyi 6 ay olarak düzenleyen 4956 sayılı Yasa’nın yürürlüğe girdiği 02.08.2003 tarihine kadar yasada boşluk bulunduğu ve davacının borçlanmasının bu döneme rastladığı gözetilerek sigortalı lehine olan önceki düzenleme uygulanabileceği gibi uyuşmazlığın yargı önüne geldiği dönemde yürürlükte bulunan yasa hükmünün bu uygulanabileceği nazara alınarak borçlanmanın süresinde yerine getirildiğinin düşünülmemesi de doğru görülmemiştir.Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular göz ardı edilerek istemin reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde,davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 04.06.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.