Mahkemesi : Çaycuma 1. Asliye Hukuk (İş) MahkemesiTarih : 10.4.2006 No : 350-78Davacı davalı işveren nezdinde Haziran 1994-18.11.1998 tarihleri arası çalıştığının tesbitine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.Davacı, davalının işyerinde kamyon şoförü olarak 1994/haziran ayından 18.11.1998 tarihine kadar çalıştığı halde davalı işverence gerçeğe aykırı biçimde muhtelif inşaat işyerlerinden bildirim yapıldığını ileri sürerek SSK’na kayıt ve tescil edilmeyen hizmetlerinin tesbitini istemiştir.Mahkemece davanın reddine karar verilmesi üzerine hüküm davacı tarafından temyiz edilmiş, Dairemizce verilen bozma kararında “Mahkemenin, öncelikle inşaat işyerlerinden yapılan bildirimler ile ilgili uyuşmazlığı çözmesi ve bu yönde olumlu bir sonuca ulaşılması halinde sürekli çalışma ile ilgili konuyu incelemesi gerektiği açıklanmış, tüm kayıtları celbi bu bilgilerin ne şekilde oluştuğu yönünde ilgililerden bilgi alınması , davacı ile ilgili tüm bilgilerin toplanması gerektiği” belirtilmiştir.Mahkemece, bozma ilamına uyulmuş ve davanın reddine karar verilmiş ise de, bozma ilamına uyulmasına rağmen bozma gerekleri tam olarak yerine getirilmemiştir. Bu yönden Y.H.G.K’nun 6.3.2002 gün ve 1/119-135 sayılı kararında da belirtildiği gibi, “....yerel mahkemenin, Yargıtay’ın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak doğar ve mahkemenin bozma kararı doğrultusunda işlem yapma ve hüküm verme yükümlülüğü oluşur. Bu ilke, Usul Kanunun dayandığı ona esaslardan olup Kamu düzeni ile ilgilidir. O halde Yargıtay’ın bozma kararına uymuş olan, mahkeme bu yönde işlem yapmak zorundadır....” Mahkemece, bozma sonrası bozma yönünde inşaat işyerlerinden bildirilen hizmetler ile ilgili olarak yapılan araştırmada davacının Kuruma bildirilen hizmetleri yönünden işveren olarak belirlenen kişilerden sadece A.T.dinlenmiş, sözü edilen tanık beyanında ”davalı işverene özel ev inşaatını yaptırdığını kimlerin işçi olarak çalıştığını bilmediğini” bildirmiştir .Dinlenen bu tanığın beyanı davalı şirketin yüklenicisi olduğu özel ev inşaatlarından davacının çalışmalarını Kuruma bildirilmesini sağladığı yönündedir. Davacının, 30.06.1992 tarihinden itibaren E sınıfı sürücü belgesinin bulunduğu da anlaşılmıştır.Bu durumda, davacının davalı işveren ile nizalı dönemde hizmet ilişkisinin varlığı ortaya çıkmış bulunmaktadır.Yapılacak iş; Bu tür hizmet tesbiti davalarının kamu düzeni ile ilgili olduğunu göz önünde tutarak, davanın niteliği gereği, soruşturmayı genişletmek, davalı adına 506 sayılı yasaya göre tescilli işyeri bulunup bulunmadığını araştırmak, işyeri mevcut ise bu işyerinde ve davacının hizmetlerinin bildirildiği inşaat işyerlerinde çalışan bordro tanıkları ile tesbit edilecek komşu işyerlerinde çalışan ve dönem bordrolarında ismi geçen tanıkları dinlemek bildirim dışı kalan gerçek ve fiili bir çalışma olup olmadığını belirlemek ve sonucuna göre karar vermekten ibarettir.Mahkemenin eksik araştırma ve inceleme ile bozma gereklerini tamamen yerine getirmeden yazılı şekilde hüküm kurması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 31.05.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.