Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 8919 - Karar Yıl 2006 / Esas No : 7005 - Esas Yıl 2006





Mahkemesi : Mersin 2.İcra MahkemesiTarihi : 10.4.2006No : 354-199Yukarıda tarih ve numarası yazılı kararın temyizen tetkiki davacı (3.kişi) vekili tarafından istenmiş, mahkemece ilamında belirtildiği şekilde isteğin reddine karar vermiştir.Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildiUyuşmazlık 3. kişinin takip hukukuna dayalı istihkak davasına ilişkindir.Mahkemece haciz zaptının İİK'nun 103. davetiyesi yerine kaim olmak üzere şirket çalışanı H.U.'a verildiği ve bu tebligatın 17.3.2005 tarihinde yapılmış sayılacağı bu tarihten itibaren yasal 7 günlük süre içerisinde istihkak iddiasında bulunulmadığı gibi davada açılmadığından bahisle davanın süre yönünden reddine karar verilmiş ise de varılan sonuç doğru görülmemiştir. Haciz işlemi 17.3.2005 tarihinde borçlu ve davacı şirket temsilcisinin yokluğunda İİK'nun 97. maddesine göre yapılmıştır. Haczi yapan icra memuru tarafından hazır bulunan ve borçlu elamanı olduğu yazılan H.U. a haciz zabıt sureti İİK'nun 103 maddesi yerine kaim olmak üzere bırakılmıştır. Bu kişinin aynı zamanda davacı şirket çalışanı olduğu davacı vekilininde yazılı beyanından açıkça anlaşılmaktadır. Ne varki şirket çalışanı H.U.'a yapılan tebligat geçersizdir. Tüzel kişilere tebligatın ne şekilde yapılacağı 7201 sayılı Tebligat Kanununun 12. ve 13. maddeleri ile Tebligat Tüzüğünün 17. ve 18. maddelerinde açıkça gösterilmiş bulunmaktadır. Tebligat Kanununun 13. ve Tebligat Tüzüğünün 18. maddesi uyarınca tüzel kişiliği bulunan kurum ve kuruluşların öncelikle yetkili temsilcilerine, bunların tebliğ sırasında bulunmaması halinde bu yerin temsilcilerinden sonra gelen bir kimse veya evrak müdürü gibi özellikle tebliğ ve benzeri işlerde evrak almaya yetkili kılınan bir kişi varsa ona tebligat yapılır. Evrak almaya yetkili bir kişi varken o yerde çalışan herhangi birine tebligat yapılamaz. Ancak evrak müdürü veya yetkilisi de bulunmadığı takdirde tebliğ mazbatasında bu durum tesbit edilerek o yerdeki diğer memur veya çalışana tebliğat yapılabilir. 17.3.2005 tarihli haciz zaptı içeriğinden görevli icra memurunca bu yönde bir araştırma yapıldığına ilişkin bir bilgiye rastlanmamaktadır. Davacı şirkete usulüne uygun olarak tebliğ edilmeyen 103 varakasının bırakıldığı tarihten itibaren yasal sürenin işletilmesi doğru değildir.Davacı 3. kişi gıyabında yapılan hacizden dava tarihinde haberdar olduğunu belirtmiş davacının haczi daha önce öğrendiğine ilişkin dosyada herhangi bir bilgi ve belgeye rastlanmamıştır. Bu durumda davacı 3. kişinin hacizden 17.3.2005 tarihinde haberdar olduğunun kabulüne yasaca olanak bulunmamaktadır. Davanın süresinde açıldığının kabulü zorunlu olup davanın esasına girilerek taraflar iddia ve savunmaları doğrultusunda kanıtları toplanarak oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın süreden reddedilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir. O halde, davacı 3. kişinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 25.9.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.