Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 8892 - Karar Yıl 2006 / Esas No : 9451 - Esas Yıl 2006





MAHKEMESİ: İstanbul 7. İş MahkemesiTARİHİ: 02/03/2006NUMARASI: 199-113Davacı, murisinin iş kazası sonucu ölümünden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.Hükmün, davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.Dava, davacıların yakınlarının iş kazası sonucu ölümü nedeniyle uğradıkları maddi ve manevi zararlarının giderilmesine istemine ilişkindir. Mahkemece ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.1-Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nda değişiklik yapan 5219 sayılı Yasa'nın 2.maddesi uyarınca 01.01.2006 tarihinden sonra, anılan Yasa'nın 427.maddesindeki kesinlik sınırı, 1.090 .-YTL.’ye çıkarılmış olup, inceleme konusu karar bu tarihten sonra verilmiş ve ’davacıların manevi tazminat taleplerine ilişkin kısmı kesinlik sınırının altında bulunmuş olmakla, söz konusu maddelere göre hüküm kesin nitelik taşıdığından 01.06.1990 tarih ve E: 1989/3, K: 1990/4 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararı da göz önünde tutularak, davacılar yararına hükmedilen manevi tazminat miktarları yönünden davalı İETT.İşletmeleri Genel Müdürlüğü'nün temyiz talebinin, kararın kesinlik sınırları içinde kalması nedeniyle reddine karar vermek gerekmiştir2-Davacılardan anne Ş. K.yararına hükmedilen maddi tazminata yönelik temyiz istemine gelince;Davacı anneye oğlu olan sigortalının geçirmiş olduğu iş kazası sonucu ölmüş olması nedeni ile 15.03.2003 tarihinden itibaren iş kazası sonucu ölüm aylığı bağlandığı ve 06.08.2003 tarihli Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 506 sayılı Yasa'nın 4958 sayılı Yasa ile değiştirilen 24. maddesi gereğince, davacının ayrıca eşinden de dul aylığı almakta olması nedeni ile ölen sigortalıdan dolayı iş kazası sigorta kolundan bağlanan ölüm aylığının 18.08.2003 tarihinden itibaren kesildiği dosya içeriğinden anlaşılmaktadır.4958 sayılı Yasa'nın 35. maddesi ile 506 sayılı Yasa'nın 24. maddesindeki “ geçimi sigortalı tarafından sağlandığı belgelenen” ibareleri değiştirilerek yerine” Sosyal güvenlik kuruluşlarına tabi çalışmayan veya 2022 sayılı Kanuna göre bağlanan aylık hariç olmak üzere bunlardan herne ad altında olursa olsun gelir veya aylık almayan” ibareleri getirtilmiştir. Somut olayda, hak sahibi anne yönünden 506 sayılı Yasa'nın 24. maddesinde değişiklik yapılmadan önceki şartlar dikkate alınarak bağlanan ölüm aylığının yaklaşık 5 ay sonra Yasa'da yapılan değişiklik gerekçe gösterilerek kurumca iptal edilmiş olmasının usulü müktesep hak ilkesine aykırı olduğu açıktır. Dava nitelikçe Sosyal Sigortalar Kurumu tarafından karşılanmayan zararın giderilmesi istemine ilişkindir. Bu nedenle haksız zenginleşmeyi ve mükerrer ödemeyi önlemek için kurum tarafından hak sahiplerine bağlanan gelirin peşin sermaye değerinin belirlenecek maddi tazminat miktarından düşürülmesi gerektiği Yargıtay’ın oturmuş ve yerleşmiş görüşlerindendir. Bu bakımdan davacı hak sahibine iptal edilen ölüm aylığının yeniden bağlanması için Sosyal Sigortalar Kurumuna başvurması ve giderek dava açması için önel verilmesi ve oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekmektedir. Başka bir anlatımla, hak sahibi tarafından Kurum aleyhine açılan davada, 506 Sayılı Yasanın 24.maddenin öngördüğü koşulların oluşmadığının saptanması durumunda; hak sahibine, gelir bağlanmayacağı giderek, hak sahibinin, 18.08.2003 tarihinden sonrası için destekten yoksun kalma tazminat isteme hakkına sahip olmayacağı açık-seçiktir. Bu nedenle davacı anneye kurumca iptal edilen ölüm aylığının yeniden bağlanması konusunda, dava açması için süre verilmesi açılan davanın sonucu beklenerek neticede hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve araştırma sonucu mahkemece yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O halde, davalıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılara iadesine, 25.09.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.